Erdoğan: Bu davanın sonunda mal, mülk, şan, şöhret bekleyen yanılır

Yeni Şafak
20:4530/12/2018, Pazar
G: 30/12/2018, Pazar
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

AK Parti İl Başkanlığı Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Allah'a, ülkeye ve millete hizmet davası işte böyle bir davadır. Bu davanın sonunda mal, mülk, şan, şöhret bekleyen veya bunların peşine düşen yanılır hem de nasıl yanılır. Siyaseti millete hizmet aracı olmaktan çıkartıp şahsi çıkarlarının vasıtası haline dönüştüren hem bu dünyasını hem öteki dünyasını bedbaht eder" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Teşkilat Toplantısı'na katıldı.

Dün gerçekleştirilen büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarına başarılar dileyen Erdoğan, "
Hala görevde olup da 31 Mart'ta görevi bayrağını devredecek arkadaşlarımıza İstanbul'a ve partimize yaptıkları katkılar için şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Görevlerine devam etmek üzere aday gösterdiğimiz veya ilk defa bu seçimde ilçelerinde aday olarak yarışa girecek arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.
" diye konuştu.

Erdoğan, AK Parti'nin kurulduğu günden bu güne kadar görev alanların birçoğuyla 1994'ten beri beraber olduklarını anımsatarak, "Bu süre içinde her kademede çeşitli dönemlerde bayrak değişimleri yaşandı. Kimi görev değişikliği, kimi emeklilik kimi vefat kimi yol ayrımı sebebiyle vedalaştığımız yol arkadaşlarımız oldu. Öncelikle ebediyete irtihal eden tüm arkadaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. AK Parti'yi AK Parti yapan değerlerimiz, inancımız, azmimiz, heyecanımız, fedakarlığımız, hizmetlerimiz hep dimdik ayakta kaldı. Türkiye'nin belediyelerde bakacak olursak neredeyse son çeyrek asırlık merkezi hükümette son 16 yıllık dönemine günahıyla sevabıyla hep birlikte imza attık." ifadelerini kullandı.


Bugünlere kolay gelmediklerinin altını çizen Erdoğan, yeri geldiğinde vesayetin kıskacında boğulmaya çalışıldıklarını söyledi.

Erdoğan, hep birlikte yekvücut olarak bu cendereden çıktılarını aktararak, şöyle devam etti:

"Yeri geldi sokaklarda kaos çıkartılarak, yeri geldi çukurlarla ülkemizin birliği tehdit edilerek, yeri geldi emniyet-yargı kumpasıyla, yeri geldi doğrudan darbe girişimiyle yıkılmak istendik. Milletimizle el ele gönül gönüle vererek hepsinin de üstesinden geldik. Yetmedi envai çeşit terör örgütünü sınırlarımız ötesinde üzerimize saldılar. 'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedik. Sözümüzde durduk, teröristleri inlerinde bastık ve imha ettik, imha ediyoruz. En son ekonomi silahını çektiler. Kuru, faizi, enflasyonu kurşun gibi üzerimize yağdırdılar. Ülkemizde 16 yıldır temin ettiğimiz güçlü altyapı ve hızlı bir şekilde aldığımız tedbirler sayesinde bunu da kontrol altına aldık. Bütün bu başarıları sizlerle kuruluşundan beri birlikte yol yürüdüğümüz, değerli dava ve kader arkadaşlarımla beraber başardık. Rabbim hepinizden razı olsun."

"Sen bir siyasetçi olarak grev denilen olayları ortadan kaldıracaksın"

Konuşmasının devamında Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in yaptığı açıklamalara da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çok ilgimi çekti. İnanıyorum ki sizin de ilginizi herhalde çekecektir. Halef selefiz ya. İstanbul'un benden önceki biliyorsunuz CHP'li belediye başkanı. Nurettin Sözen, yapılan eleştirilere Ümraniye çöplüğünün patlamasıyla ilgili gerçekten çok dikkati çekici bir değerlendirme yapıyor. Hakikaten üzüldüm. Hem profesör olacaksın, hem doktor olacaksın. Böyle bir açıklamayı böyle bir değerlendirmeyi nasıl yaparsın? 'Grevi olmayan bir toplumda yaşamaktansa çöp yığınlarıyla demokrasi içinde sendikası, toplu sözleşmesi olan bir düzende yaşamayı yeğlerim.' diyor. Hale bak. O zaman grevler varmış da çöp yığınları ondan varmış. Sayın Sözen, sen herhalde İstanbul'da yaşamıyordun.
Başka bir yerdeydin, yoksa uzayda mıydın? Ümraniye'de vahşi bir çöp depolama alanı var. Sen büyükşehir belediye başkanı olarak o vahşi çöp depolama alanına nasıl müsaade ettin? Nasıl fırsat verdin? Önce bunun hesabını ver.
Ama CHP çöp, çöp yığını, hava kirliliği, CHP bütün bunlarla beraber susuzluk demektir. Sayın Sözen yoksa İstanbul'un susuzluğunu da yine grevlere mi yıkacaksın? Yalova'dan tankerle su getiriyorsun. Tankerle getirdiğin su acaba Kuruçeşme'ye yeter mi? Sen nasıl hesap adamısın, nasıl profesörsün? İşte bunların aklı, mantığı bu. Ne oldu? Biz geldik. İstanbul'da çöp kaldı mı? Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı. Sen bir siyasetçi olarak grev denilen olayları ortadan kaldıracaksın. Hak vermediğin için grev oldu. Şimdi grevler yok. Eğer grev olmuyorsa demek ki işçinin hakkını veriyorsun, hukukunu gözetiyorsun. Böylece de grevler minimize oluyor. Asgari oluyor. Grevsiz bir toplum meydana geliyor. İzmir'de İZBAN'da grev var. Hadi buyur neden çözmüyorsunuz? CHP, mantığında grev var. Onunla övünüyor ya. Onunla yaşamak kendisi için gurur. Tamam da... O insanlar için çile. CHP, çiledir. Ama biz halkımıza bu çileyi çektirtmedik. Biz halkımıza bu zulmü yaptırtmadık. Susuzluğu, hava kirliliğini, çöpü yaşatmadık."

Erdoğan, yolsuzluğun, yasakların ve yokluğun kendi dönemlerinde olmadığına vurgu yaparak, halkı bunlardan kurtardıklarını anlattı.

AK Parti olarak bugüne kadar 14 milletvekili, belediye başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı seçimine ve halk oylamasına katıldıklarını anımsatan Erdoğan, istisnasız hepsinden birinci çıktıklarını söyledi.

Erdoğan, seçimlerin kendileri için milletin karşısında yapılanların hesabının verildiği, yapacaklarının teyidinin alındığı imtihan olduğunu belirterek, şimdi yeni bir imtihan arifesinde olduklarını dile getirdi.


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ı aday gösterdiklerini anımsatan Erdoğan, "Neden? İstanbul öyle büyük bir şehir ki İstanbul'a da bu noktadan ancak böyle güçlü bir belediye başkan adayı yakışır. Binali Yıldırım kardeşimizi aday gösterdik." dedi.

"Biz, gelene 'hayır' demeyiz"

Erdoğan, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ı, CHP'de ise böyle bir ufkun olmadığını, ilçe belediye başkanını aday gösterdiğini anlattı.

CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun kendisinden randevu istediğini belirten Erdoğan, "Ben de arkadaşlara 'hemen randevuyu verin' dedim. Buyursun, gelsin, kapımız açık. Kapımızı asla kapalı tutmayız. Her ne kadar genel başkanları böyle bir şeye çok sıcak bakmıyorsa da kendilerinin bu talebine özel kalemime talimatı verdim, 'buyursun gelsin, çayımızı, kahvemizi içsin' dedim. Niye? Bizim karakterimizde bu var da onun için. Biz hoşgörü sahibiyiz. Biz, gelene 'hayır' demeyiz. Açar, konuşuruz, dertleşiriz." diye konuştu.

Belediye başkan adaylarını dün açıkladıklarını hatırlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

  • "
    Fakat burada şu anda 700'ü aşkın kardeşimiz var. Ana kademe var, kadın kollarımız var, gençlik kollarımız var, belediye başkanlarımız var, belediye başkan adaylarımız var. Burada yemek masasında sohbetlerimizi yapacağız. Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söylemedi. 'Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir'. Kim bu Molla Kasım? Millet. Şimdi millet 31 Mart'ta sigaya çekecek. Biz de hazırlığımızı ona göre yaptık, yapıyoruz. Eser olarak ortaya ne koyduk? Büyükşehir olarak, ilçeler olarak ne yapacağız? Bunları halkımıza anlatacağız. Diyoruz ya işte karşımızda tevazu, samimiyet, gayret, önce millet, önce memleket. Gurur bize yakışmaz, kibir bize yakışmaz. Gurur, Allah'a aittir. Tevazu, kula aittir. Toprak gibi olacağız. Kim ki eğer bundan uzaksa, bizden uzaktır. Buna çok dikkat edeceğiz. Her işin, attığımız her adımın, söylediğimiz her sözün, ortaya koyduğumuz her icraatın bir gün gelip milletimizin irfan terazisinde tartılacağının şuuru içinde çalışıyoruz, çalıştık.
    "

"Hepsi siyasetten tasfiye oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geriye dönüp baktıklarında millet ile irtibatı ne kadar sıkı tuttularsa, o derece başarılı olduklarını belirterek, "Bizden önceki partilerin yanlışı, kerameti kendilerinde vehmedip, milletten uzaklaşmaları hatta millete tepeden bakmaya başlamalarıydı. Kendilerini millete değil, içerideki ve dışarıdaki bir takım güçlere karşı sorumlu hissedenlerin hepsi de siyasetten tasfiye oldu, köşelerine çekildi. Sadece millete, milli iradeye ram olan biz ayakta kaldık. Hep ifade ettiğimiz gibi biz milletimize hakim olmaya değil, hadim olmaya çalıştıkça kazandık. Efendi olmayacağız, hizmetkar olacağız." değerlendirmesini yaptı.


Millete hizmetkar olmayı şereflerin en büyüğü olarak gördükçe başarılarının arttığını vurgulayan Erdoğan, "Seçim kaybeden, oyu düşen, halkla arasındaki iletişimi bozulan her arkadaşımız dönüp, kendini sorgulamalı. Nerede yanlış yaptım? Suçu başkalarına atmak, hele hele millete atmak, sadece züğürt tesellisidir. Şahsen biz bugüne kadar seçimlerde beklediğimiz seviyede destek alamadığımızda hep döndük, kendimizi sorguladık. Eksiklerimizi tespit edip, kendi usulümüze göre tamamladık ve böylece hep dimdik ayakta kaldık. " diye konuştu.

Erdoğan, geçmişte partide bir metal yorgunluğundan bahsettiğini anımsatarak, şöyle konuştu:

"İşte bu metal yorgunluğunun işaretini, 7 Haziran seçimlerinde de almıştık. Hemen gerekenleri yaptık ve partimizi, önce 1 Kasım'daki ardından 16 Nisan'daki ve 24 Haziran'daki neticelere elhamdülillah ulaştırdık, kavuşturduk. Türk siyasi hayatının en uzun süre iktidarda kalma vasfımızı işte bu samimi yaklaşımımıza borçluyuz. 2019 seçimleri öncesinde de her ilçede, her ilde, her teşkilatımızda, her belediyemizde aynısını yapacağız. Kendimizi milletimizin terazisine çekecek, eksiğimizi, fazlamızı görüp ona göre yola devam edeceğiz. AK Parti'nin siyaset anlayışı da siyaset yolu da budur. Aksini düşünenin de aksi yönde davrananın da bu kutlu çatı altında yeri yoktur. Siyaseti vesayetin, darbecilerin, elitlerin elinden kurtarıp, halka hizmet vasıtası haline getirmek için çok çalıştık, çok mücadele ettik. Bunca emeğin, bunca fedakarlığın neticesi olan AK Parti'nin geldiği yeri tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yoktur, haddine de değildir. Madem ki biz Türkiyeyiz, madem ki biz milletin bizatihi kendisiyiz, madem ki biz kalbini bize yöneltmiş milyonlarca kardeşimizin umuduyuz, öyleyse bu vasfımıza uygun şekilde davranmalı, çalışmalı, hizmet etmeliyiz."

"Güçlü bir meclis listesini ortaya koymamız lazım"

Bugün karşısında böyle bir kadro gördüğünü dile getiren Erdoğan, tüm ilçelere, salondaki herkesi belediye başkan adayı olarak göndermenin mümkün olmadığını, 39 belediye başkan adayı tespiti ile bu yola çıktıklarını, elediklerini, seçtiklerini ve kararı verdiklerini söyledi.

  • Daha önce belediye başkanlığı yapan adayların olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu dönem bir nöbet değişikliği ile başka arkadaşlarımızın şu anda adaylığa getirildiği ilçelerimiz var. Fakat, yerel seçimler sadece belediye başkan seçimi değildir. Bir de bunun yanında büyükşehirlerde belediye meclis üyelikleri de var. Bu belediye meclis üyeliklerinde de sık eleyeceğiz, sık dokuyacağız, buralarda da gerek kariyeriyle, kalifikasyonuyla, gerekse de hem ana kademeden hem kadın kollarından hem de gençlik kollarından bu zincirin içinde görev alması gereken arkadaşlarımız olacak. Meclis üyeliklerinde de hassasiyetimizi tam göstermek suretiyle, güçlü bir meclis listesini ortaya koymamız lazım. Demografik yapıya varıncaya kadar bu tespitleri yapmamız lazım." diye konuştu.

Meclis listesi hazırlanırken ana kademe, kadın kolları ve gençlik kollarının hepsinin temsil edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, hatta engellilerin de listede yerini alması, bu şekilde güçlü bir meclis listesinin oluşturulması gerektiğini belirtti.

Erdoğan, halkın baktığın zaman "Şu listeye bak, güçlü bir liste. Bu liste ile burada hizmet olur" demesi gerektiğine işaret ederek, "Ayrıca, halkımızın bazı hassasiyetleri var. 'Bu benim memleketlim'. Öyleyse o da orada kendini görmeli. Buna da dikkat etmeliyiz. Çünkü İstanbul kozmopolit. 81 vilayetin adeta rengini gördüğü veya gösterdiği bir ildir. Böyle bir ilde bu hassasiyetlere de dikkat edeceğiz. Bu hassasiyetlerle meclis listemizi hazırlayacağız. 'Burada da hanımlar fazla oldu' deme hakkımız yok. Bu toplumun yüzde 51'i bayan. Buna bir defa dikkat edeceğiz. Öyleyse bu hassasiyet içinde listelerimizi hazırlayacağız." ifadelerini kullandı.

"30'dan aldık gençlerin seçilme hakkını 18'e indirdik"

Erdoğan, "Biz ne yaptık? 30'dan aldık gençlerin seçilme hakkını 18'e indirdik. Bunu yapan biz olduğumuza göre onlara şimdi biz adeta yerel parlamentoların içinde de yerini vermemiz lazım. Verelim ki gelecekte inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisine de bu tecrübeyle hazırlanmış olsunlar." diye konuştu.

Seçim gecesi zaferlerini milletle paylaşarak, üstlendikleri misyonu daha ileriye taşımak için yeni bir heyecanla, yeni bir şevkle daha çok çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, "Şunu unutmayın, demokrasi tabanda, yani yerelde başlar. Yerelde eğer demokrasiyi güçlü tutarsak Ankara'yı da güçlü tutarız. Buna çok dikkat edeceğiz. Bu hassasiyetimizi asla unutmayacağız." ifadelerini kullandı.

"Merkel, tebrik bildirdi"

İstanbul'un sadece ekonomisiyle, ticaretiyle, kültürüyle, sanatıyla, sporuyla değil insanıyla ve onunla mana bulan siyasetiyle de Türkiye'nin en renkli, en zengin, en kapsayıcı ve en büyük şehri olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"
Bu şehrin mahalli idareler yönetimine sahip olmak demek sadece sıradan bir belediye başkanlığına sahip olmak demek değildir. Hepimiz de biliyoruz ki İstanbul bunun çok ötesinde bir anlama sahiptir. Bugün Sayın Merkel ile bir görüşmem vardı. Tabii Sayın Binali Bey'i ilan ettiğimizi o da duymuş ve 'İstanbul'a da Binali Yıldırım Bey'i aday olarak koymuşsunuz' dedi. Tebriğini bildirdi. Evet, yani olay, burası İstanbul. İstanbul'a seçilecek olan ismin ne kadar önemli olduğunu anlatmak için bunu ifade ediyorum. İstanbul, sıradan bir şehir değil. Şimdi inşallah biz bu seçimde 39 ilçemizde gümbür gümbür gelmemiz lazım.
"

"Bu şehirde belediyeyi devraldığımızda ilkokula başlayan çocuklar şimdi 30 yaşında"

İstanbul'da belediye yönetimini devraldıkları dönemi hatırlatan Erdoğan, "İstanbul'u öylesine harap, öylesine perişan, öylesine ihmal edilmiş şekilde devralmıştık ki yaptığımız her hizmeti gösterme, her yatırımı anlatma imkanı bulduk ama az önce söylediği gibi Beylikdüzü adayımız o zaman 10 yaşındaydı. Nereden nereye?" diye konuştu.

"Bu şehirde bizim belediyeyi devraldığımızda ilkokula başlayan çocuklar şimdi 30 yaşına bastılar. Dolayısıyla eski İstanbul'u ve o dönemin sıkıntılarını hatırlayan insanların sayısı giderek azalıyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:

"
Sayın Sözen gibi görüyorsunuz işte nasıl hatırlıyor. Bu durum bize siyasetimizi ve İstanbul halkıyla kurduğumuz diyaloğun parametrelerini değiştirmemiz gerektiğini söylüyor. Dünya değişirken, Türkiye değişirken, İstanbul değişirken bizim yerimizde saymamız işin tabiatına aykırıdır. Özellikle 18-35 yaş arasındaki kuşağa kendimizi daha iyi anlatabilecek yöntemler geliştirmek birinci önceliğimiz olmalıdır.
"

"O çöp yığınlarını anlatmamız lazım"

Bu konuda gençlere sorumluluk düştüğünü aktaran Erdoğan, "Genç arkadaşlara bütün bunları anlatmanız lazım. O çöp yığınlarını anlatmanız lazım. O havayı soluyamadığımız günleri anlatmamız lazım. Gazeteler maske dağıtıyordu, maske. Bunları anlatmanız lazım. Susuzluğu anlatmanız lazım. Herhalde ekranlarda da bunları zaman zaman izliyorsunuz. Eski Türkiye'yi bizzat yaşamamış olanlara anlatmayı bunları devam edeceğiz ama biz öyle bir Türkiye'den geldik ki yaşamadan bilinmesi mümkün değildi. Biz onu yaşadık. Bunun için yeni nesillere eski Türkiye'yi anlatmak yanında asıl onlara nasıl bir gelecek inşa ettiğimizi de göstermeliyiz." değerlendirmesini yaptı.

Bilginin, birikimin, tecrübenin, ekip ruhunun önemini asla unutmadan yeni nesillerin beklentilerine cevap verebilecek yeni bir siyaset dili ve tarzı geliştirmeleri gerektiğini, İstanbul'un siyasetlerinin yeni açılımı için ideal olduğunu aktaran Erdoğan, "Burada başarırsak her yerde başarırız." dedi.

Büyükşehir ve ilçe adaylarının kampanyalarının odağında bu kesimin olması gerektiğini aktaran Erdoğan, "31 Mart seçimleri bu bakımdan önemli bir fırsattır. Ben sizlere güveniyorum. İnşallah ülkemizin geçmişi gibi geleceğine de damga vuracağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.

"Şan, şöhret bekleyen yanılır"

Her AK Partili'nin aynı zamanda büyük ve güçlü Türkiye davasının, hesapsız, kitapsız, kayıtsız, şartsız bir neferi olduğunu kaydeden Erdoğan, "
Bu öyle bir davalıdır ki onu anlatmak için tarih boyunca nice fikir adamı, nice şair, nice devlet adamı kafa yormuş, çile çekmiş, eser ortaya koymuştur. Üstad Necip Fazıl'in o güzel Sakarya şiirini hepimiz ezbere biliriz değil mi? İnşallah gençlerimiz de merhum Necip Fazıl'ın, Mehmet Akif'in, Arif Nihat Asya'nın, Abdurrahim Karakoç'un, halen yaşayan büyük fikir ve sanat insanlarımızın şiirlerini, yazılarını ezbere biliyorlardır. Şayet onlara bu ruhu, bu heyecanı veremezsek geleceğimize güvenle bakamayız.
" diye konuştu.

Necip Fazıl Kısakürek'in, "İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal./Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,/Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;/Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan." dizelerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Allah'a, ülkeye ve millete hizmet davası işte böyle bir davadır. Bu davanın sonunda mal, mülk, şan, şöhret bekleyen veya bunların peşine düşen yanılır hem de nasıl yanılır. Siyaseti millete hizmet aracı olmaktan çıkartıp şahsi çıkarlarının vasıtası haline dönüştüren hem bu dünyasını hem öteki dünyasını bedbaht eder. Genel Başkanlıktan, belde başkanlığına, milletvekilliğinden belediye başkanlığına kadar tüm makamlara bu anlayışla talip olan ve hizmet veren her arkadaşım inanıyorum ki milletin takdirini, Rabbimizin de rızasını kazanma şerefine nail olmuştur."

Milletin "Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz" diye tarif ettiği tiplerin var olduğunu hatırlatan Erdoğan, her yerde olduğu gibi siyasette de en tehlikeli kişilerin bunlar olduğunu, kendilerinin bir görevlerinin de ülkeyi ve milleti "Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz" diye tarif edilen zihniyetin mensuplarından korumak olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

  • "Bu beklentiye cevap verebilmek için kendimize her alanda en ideal ölçülerle donatmalı, sürekli geliştirmeliyiz. Bizim gözümüzde her AK Partili işte böyledir. Seçim sürecinde milletimizi, birikimimiz, çalışkanlığımız, müktesebatımız ve diğer vasıflarımızın yanı sıra değerlerimizle de etkilemeliyiz. Kendi değerlerini yaşamayan insan mutlaka bir başka değer silsilesini hayatına aktarıyor demektir. Sadece sözle değil özde yerli ve milli olduğumuzda milletimizin bizi daha büyük bir hüsnükabulle kucakladığını göreceğiz. İnşallah bu tür vesileler bizlere böyle bir fayda da sağlayacaktır."

Seçimlerde AK Parti'yi ve Cumhur İttifakı'nı temsil edeceklere başarılar dileyen Erdoğan, konuşmasını, "Hizmet yarışında bayrağı devredecek arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Burada gönül kayması, gönül kırıklığı diye birşeyi asla düşünmüyorum. Çünkü siz değerli arkadaşlarım görevi ilk devraldığınız gün hangi heyecandaysanız bugün de yine görevi devrederken aynı heyecanda ve bundan sonraki süreç içerisinde de aynı şekilde koşmaya devam edeceğinize, desteğinizi vermeye devam edeceğinize inanıyorum. Sizlere sevgilerimi saygılarımı sunuyorum." diye tamamladı.





#AK Parti
#Recep Tayyip Erdoğan
#İstanbul