Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler 78'inci Genel Kurulu'na hitap etti.
Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Avrupa'nın doğu sınırlarında yaşanan savaş, ekonomiden güvenliğe her alanda ciddi sorunlar ortaya çıkardı. Savaş ekonomiden güvenliğe her alanda ciddi sorunlara neden oldu.
Türkiye 6 Şubat 2022 sabahı yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Uluslararası yardımı ve desteği unutmamız mümkün değildir. 50 binden fazla insanını kaybettiği, milyonlarca insanı barındıran şehirlerin yerle yeksan olduğu bugünde ülkemize gösterilen dostluk bizler için önemli bir teselli kaynağıdır.
Birkaç gün önce de Libya ağır yıkımlara maruz kaldı. Türkiye olarak Libya'ya yardım için hemen harekete geçtik. 3 gemi ve 3 uçakla 657 personelin yanı sıra yüzlerce araçtan barınma sıhhi malzemeden oluşan yardımları bu ülkeye gönderdik. STK'larımız da kendi imkanlarıyla bu çalışmalara katılıyor. Libyalı kardeşlerimizi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Ülkemiz gibi şiddetli depremle sarsılan Faslı kardeşlerimize de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Hem Rus hem de Ukraynalı dostlarımızı masada tutmaya gayret ediyoruz. Savaşın sona ermesi için çabamızı artıracağız. Karadeniz girişimi ile Dünya piyasasına 33 milyon ton tahıl ürünü sevk edilmesini sağlayarak, küresel açlık krizi tehlikesinin önüne geçtik. Girişim 3 kez uzatıldı. Girişimin çıkmaza girmesi dünyayı yeni bir krizle karşı karşıya bıraktı. Bu insani köprü için temaslarımız sürüyor. Amacımız, çevremizdeki çatışmalar karşısında dünya barışına ve refahına en büyük katkıları sunmaktır. 13. yılına giren Suriye'deki trajedi bölgedeki insanların hayatını daha da zorlaştırıyor. Adil barışçıl ortaya koyan yegane ülke konumundayız. Kapsamlı kalıcı bir çözümle sona erdirilmesi giderek daha önemli hale geliyor. 14 milyon insanımızı etkileyen deprem, Suriye'de de kendisini göstermiştir. Böyle bir dönemde BM'nin sınır ötesi insani yardımı operasyonun kesintiye uğraması talihsiz bir gelişmedir.
Ortadoğu'ya kalıcı barışın gelebilmesi, ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti hayata geçirilmeden, İsrail'in de aradığı huzuru ve güveni bulabilmesi zordur.
Kadim medeniyetimizin köklerinin uzandığı ve aynı kültürü paylaştığımız Orta Asya ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendiriyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı’nın, bölgesel ve küresel düzeyde giderek daha etkin bir aktör haline dönüşmesinden memnuniyet duyuyoruz. Yarım asırdır zor günler yaşayan Afgan halkının, siyasi saiklerden bağımsız olarak, çok ciddi insani yardıma ve desteğe ihtiyacı var. Ülkedeki Geçici Hükümetin, toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde temsil edildiği kapsayıcı bir yönetime dönüşmesi; Afganistan’ın önünü açacak ve uluslararası alanda olumlu karşılık bulacaktır. Güney Asya’da bölgesel huzurun, istikrarın ve refahın önünü açacak bir diğer gelişme de, Keşmir’de ihtiyaç duyulan adil ve kalıcı barışın, Hindistan ve Pakistan arasında diyalog ve işbirliği yoluyla tesisi olacaktır. Türkiye olarak bu yönde atılacak adımlara desteğimizi sürdüreceğiz.
Çin’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyduğumuzu, her fırsatta altını çizerek ifade ediyoruz. Bununla birlikte, güçlü tarihi ve insani bağlarımızın olduğu Uygur Türkleri’nin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla ilgili hassasiyetimizi dile getirmeyi ve gündemde tutmayı sürdüreceğiz. Myanmar ve Bangladeş’te zor şartlarda yaşayan Rohinga Müslümanlarına ilk günden itibaren yardım elini uzatmış bir ülkeyiz. Yerlerinden edilmiş durumdaki Rohingaların anavatanlarına güvenli, gönüllü, onurlu ve kalıcı şekilde dönüşleri sağlanana kadar kendilerine olan desteğimiz devam edecek.
Gündemimizdeki bir önemi küresel sınama, enerji güvenliği konusudur. Türkiye, son 20 yıldır enerji alanında gerçekleştirdiği yatırımlar sayesinde, kendi enerji güvenliğini sağlama yönünde önemli mesafe kat etti. Çalışmalarımızı, enerjiyi bir çatışma unsuru olmaktan çıkarma ve kullanımını ortak fayda temelinde teşvik etme yönünde yoğunlaştırdık. Bu doğrultuda, Doğu Akdeniz’den Hazar Havzası’na, Karadeniz’den Balkanlar’a kadar geniş bir coğrafyada enerji alanında işbirliği ruhunu ve dayanışmayı ön plana çıkarmak için mücadele ediyoruz.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin hayata geçirilmesi için tüm ülkeleri güçlü irade sergilemeye davet ediyoruz. Kalkınma yardımları konusunda dünyanın en cömert ülkeleri arasında yer alan Türkiye’nin bu çağrıyı yapma hakkı olduğuna inanıyoruz. İklim değişikliğine bağlı küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat dereceyle sınırlı tutulabilmesi giderek zorlaşıyor. Bunun şartlarından biri, kalkınmakta olan ülkelerin çabalarının finansal ve teknolojik olarak desteklenmesidir.
“Gıda güvenliği” iklim değişikliğinden etkilenen alanların başında geliyor. Su ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik doğru politikalar ve yatırımlar geliştirip uygulamalıyız. Çocuklarımıza, bilinçsiz tüketimden doğan kirliliğe boğulmuş ve doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı miras bırakamayız. Bu anlayışla, daha yaşanabilir ve adil bir dünya vizyonuyla, Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde ülkemizde başlattığımız Sıfır Atık Hareketini, Birleşmiş Milletlerde 105 ülkenin ortak sunuculuğunda kabul edilen kararla, küresel boyuta taşıdık. Dün Türkevi’nde “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını” imzaladık.
Masum insanların maruz kaldığı nefret söylemi, kutuplaşma ve ayrımcılık, dünyanın dört bir köşesinde sızlatmadık vicdan bırakmıyor. Ne yazık ki pek çok ülkede popülist siyasetçiler, bu tehlikeli akımları teşvik ederek ateşle oynamayı sürdürüyor. Avrupa’da Kur’an-ı Kerim’e karşı düzenlenen menfur saldırılara, ifade özgürlüğü maskesi altında izin vererek eylemleri teşvik eden zihniyet, esasen kendi eliyle kendi geleceğini karartmaktadır. Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler, AGİT ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere, tüm platformlarda İslam düşmanlığıyla mücadeleye yönelik girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. Hangi inanca mensup olursa olsun, kutsallara saldırıyı kabullenmeyen tüm dostlarımızı da mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.
Ermenistan-Azerbaycan arasındaki son olumsuz gelişmeyi kesinlikle kınıyorum ve bölgedeki gelişmelerin süratle sona ermesini temenni ediyorum.
Bu sene 100’üncü yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti olarak, herkes için barış, refah, güvenlik yönünde, tüm insanlığın yararına adımlar atmayı sürdüreceğiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 78’inci toplantısında yapılacak çalışmaların, küresel işbirliği ve dayanışma ruhunu güçlendirmesini temenni ediyorum. Hepinizi bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.