Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Cumhurbaşkanlığının 2022 yılı bütçesi görüşmelerinde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde milletin iradesini daima her şeyin üzerinde tutarak 84 milyon vatandaşın ihtiyacını, beklentilerini ve geleceğini düşünerek hareket ettiklerinin altını çizen Oktay, adımları millet için en iyi sonuçları alacak şekilde attıklarını ifade etti.
Oktay, salgının olumsuz etkileri ve dünya navlun ve taşımacılık piyasasında yaşanan sorunlara rağmen Türkiye ekonomisinin, son dönemlerde ihracat gelirlerinde rekor seviyeleri yakaladığını ve yıllıklandırılmış olarak ihracatını 210 milyar doların üzerine çıkarmayı başardığını ifade etti.
İhracatın ithalatı karşılama oranının ekim ayında yüzde 93,41'e, ocak-ekim döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre 7,2 puan artarak yüzde 84,3'e yükseldiğini aktaran Oktay, 2021 yılının ocak-eylül dönemindeki cari işlemler açığının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58,5 oranında azalarak 11,7 milyar dolar seviyesinde gerilediğini kaydetti.
Türk ekonomisinin "sadece yüksek cari açık vererek büyüme sağlayabilme sarmalı"nı kırma noktasında önemli bir ivme kazandığına işaret eden Oktay, "Bir diğer önemli gösterge olan istihdam rakamları göz önüne alındığında, ekonomimizin salgının etkilerini büyük ölçüde telafi ettiğini görüyoruz. Eylül ayı itibarıyla ilk defa işgücü sayımız 33 milyonu, istihdamımız ise 29 milyonu aşmıştır." dedi.
Türkiye'nin salgın şartlarında bu başarıları sağlarken bütçe disiplini konusunda azami özenle hareket ettiğini vurgulayan Oktay şunları kaydetti:
Oktay, son dönemde Merkez Bankasının faiz indirimi ile yeni bir ekonomik modele geçildiği, bu nedenle bütçe başta olmak üzere Orta Vadeli Program hedeflerinin "çöp olduğunun" iddia edildiğini hatırlatarak dünyanın hiçbir ülkesinde para politikası araçlarının tek yönlü kullanılmadığını söyledi.
"Biraz etrafımıza baktığımızda şunu net olarak görebiliriz. Şu an sadece Türkiye değil, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülke negatif reel faiz uygulamaktadır." diyen Oktay, ABD'nin eksi 5,6, Polonya'nın eksi 5,2, Almanya'nın eksi 4,3, Macaristan'ın eksi 4,1, İngiltere'nin eksi 3,9, İtalya'nın eksi 2,9, Brezilya'nın eksi 2,6, Fransa'nın eksi 2,6, Güney Kore'nin eksi 2,4 ve Rusya'nın eksi 0,6 oranlarında negatif reel politika faizi uyguladığına dikkati çekti.
Burada amacın, üretim, yatırım ve ihracatın canlı tutulması, istihdamın artırılması, firma ve hane halklarına likidite sağlanması olduğuna işaret eden Oktay şunları kaydetti:
Oktay, dalgalı kur rejimi ile piyasadaki ekonomik temellere dayanmayan fiyat hareketlerinin bir süre sonra piyasa açısından rasyonel bir noktada dengeye ulaşacağını söyledi.
"Bütün bu gelişmelere rağmen ekonomik büyümede sağladığımız başarı ve mali disiplindeki kararlı duruşumuz sayesinde 2021 yılı bütçemizde yüzde 4,3'lük bir bütçe açığı öngörmüşken yılı yüzde 3,5'in altında bir bütçe açığıyla kapatacağız." ifadesini kullanan Oktay, gelecek dönemde de mali disiplin ve büyüme hedeflerinden asla vazgeçmeyerek olası riskleri etkin ve dinamik bir şekilde yöneteceklerinin altını çizdi.
Meclise sundukları bütçenin arkasında olduklarını vurgulayan Oktay, "5018 Sayılı Kanun ve Bütçe Kanunu'nun Hükûmetimize verdiği yetki çerçevesinde, yıl içerisinde harcamalarda ve gelir tarafında meydana gelebilecek artış ve azalışları, bütçe dengesini gözeterek yönetebileceğimiz hususunda herhangi bir tereddüt taşımıyoruz. Allah'ın izniyle 2022 bütçesi de milletimizin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacaktır." diye konuştu.
Tüm pozitif makro göstergelere rağmen, döviz kurlarında son dönemde yaşanan hareketlenmeyi tek bir parametre ile açıklama kolaylığına gidilmemesi gerektiğini belirten Oktay şunları kaydetti:
"Biz dahil birçok ülke doların tüm dünyada değer kazanmasından etkilenmektedir. ABD geçtiğimiz dönemde tahvil alım programını azaltacağını açıklamış ve bu durum dolar endeksinin yükselmesine sebebiyet vermiştir. Avro/dolar paritesi son dönemde 1,12 seviyesine kadar gerilemiştir. Nitekim politika faizinin yüksek olduğu dönemlerde de kurlarda hareketlenmeler olmuştur. Hatta politika faizini artıran bazı ülkelerin faiz artırım kararından sonra da kurlarda yükselmeler yaşanabilmektedir. Ayrıca, birçok önemli ekonomide politika faizinin enflasyonun altında olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Ülkemizde kurlarda yaşanan artışlar, dolar endeksinin dünyada artıyor olması, spekülatif hareketler ve döviz talebini artıran etmenlerle daha belirgin hale gelmektedir. Cumhurbaşkanımız liderliğinde 19 yıldır enflasyon-kur-faiz üçlemesini içine alan topyekûn bir bağımsızlık mücadelesi veriyoruz."
Türkiye prangalarını birer birer kırdıkça, maruz kaldığı ekonomik saldırıların sayısının arttığına dikkati çeken Fuat Oktay, Türkiye durmadan gelişirken, Gezi olayları, çukur eylemleri, 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi ve 2018'de yaşanılan manipülatif kur saldırısı gibi nice planlı senaryonun uygulanmak istendiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Suriye ve Irak'ta yaşanan insani kriz başta olmak üzere, sınırların yanı başında kurulan tuzakları yerli-milli savunma sanayi ürünleri ve sarsılmaz iradeyle birer birer bozdukça, Türkiye'yi durdurmak için ekonomi kartının oynandığını vurgulayarak şunları kaydetti: