Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan, konuşmasında, dün Cumhuriyet'in kuruluşunun 96. yıl dönümünü coşkuyla kutladıklarını anımsattı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, İstiklal Harbi'nin tüm kahramanlarını, ilk günden bugüne kadar TBMM'de görev yapan tüm milletvekillerini, ülkeye hizmet eden herkesi tazimle yad eden Erdoğan, vatanın bekası için canlarını feda eden aziz şehitlere Allah'tan rahmet diledi.
Erdoğan, halen sınırların içinde ve dışında ülkenin güvenliği, milletin geleceği için fedakarca görev yapan güvenlik güçlerine ve diğer kamu personeline şükranlarını sundu.
Binlerce yıllık tarih yolculuğundaki son devletleri olan Cumhuriyeti yaşatmak ve daha ileriye taşımak için gayret gösteren, emek veren, ter döken herkese teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 6 yıldır ardı ardına yaşadıkları saldırılar nedeniyle kimi alanlardaki rakamların gerçekleşmesi sonraki yıllara kaysa da 2023 hedeflerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını bildirdi. Erdoğan, "Evlatlarımıza bırakacağımız en büyük mirasın, onlara 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir ülke teslim etmek olduğuna inanıyorum." dedi.
Türkiye'nin, önündeki psikolojik ve fiziki bariyerleri yıktığını vurgulayan Erdoğan, bugün artık karşılarında kendine güvenen, tarihinden güç alan, milleti ve devletiyle aynı ideallere kenetlenmiş bir ülke olduğunu söyledi.
Erdoğan, dün adeta yok sayılan, sadece kendisine bahşedilen sınırlar içinde hareket eden bir ülke görünümünden bugün küresel düzeyde oyun kuran bir devlet haline geldiklerine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "3-5 milyar dolarlık manipülasyonlarla ekonomimizin çökertildiği, 3-5 kontra hamleyle siyasetimizin dize getirildiği, 3-5 terör eylemiyle ülkemizin hizaya sokulduğu günler hamdolsun geride kaldı. Artık her alanda kendi iradesini ortaya koyabilen, gerektiğinde 7 düvele meydan okuyabilen bir Türkiye var" diye konuştu.
Türkiye'nin, 360 derece görüş açısına sahip bir ülke haline geldiğini dile getiren Erdoğan, bu noktaya milletle birlikte verdikleri 17 yıllık mücadelenin sonucunda ulaşabildiklerini söyledi.
Erdoğan, siyasette ve yönetimde millete rağmen değil, milletle birlikte hareket etmeyi prensip edinen bir anlayışın hakim olması halinde Türkiye'nin neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterdiklerini anlattı.
"İnşallah hep birlikte çok daha fazlasını da başaracağız." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
Erdoğan, en karanlık gecenin bile bir sabahı olduğu gerçeğini asla unutmadıklarını belirterek, bu hakikatin en çarpıcı örneğinin 15 Temmuz gecesi yaşandığını söyledi.
15 Temmuz gecesi, 16 saatin sonunda darbecilere gereken dersin verildiğini ifade eden Erdoğan, "FETÖ'cü teröristler uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, silahlarıyla gecenin karanlığında üzerimize geldiğinde milletimizle birlikte direndik ve sabahın ilk ışıklarıyla beraber zaferle buluştuk. Nasıl oldu bu? O tankların altına kendini atan milletimizle oldu, o tankların üzerine çıkan milletimizle oldu, silahların karşısında adeta ölüme meydan okurcasına yürüyen kardeşlerimizle oldu. Bütün bunlarla beraber Rabbim de zaferi lütfetti." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin her meselesinde bu anlayışla, bu kararlılıkla, bu cesaretle hareket ettiklerinin altını çizdi.
"Türkiye'yi Suriye gibi, Irak gibi, Libya gibi yapabileceklerini sananlara cevabımızı inlerine girerek, güvendikleri dağları başlarına yıkarak verdik." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu büyük mücadelenin başarısı için önce AK Parti olarak kendilerinin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlendirmeleri gerektiğini söyleyen Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak ortaya koydukları performansın, parlamento içinde de kendini gösterdiğini vurguladı. Erdoğan, temennilerinin bunun daha ileri safhalara aynı şekilde yürümesi olduğunu dile getirdi.
"Milletimizle birlikte bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız." ifadesini kullanan Erdoğan, Türkiye'nin en büyük gücünün, bunu başarması olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kendi içimizde birliğimizi, beraberliğimizi sağlam tuttuğumuzda sahada ve masada sözümüzü dinletebiliyoruz. Ekonomimizin de savunma sanayimizin de ticaretimizin de ihracatımızın da başarısı buna bağlıdır. Siyasi tercihi, kökeni, inancı, meşrebi ne olursa olsun büyük ve güçlü Türkiye mücadelemizde bize destek veren milletimizin her bir ferdine, dünyanın dört bir yanındaki dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum." dedi.
Yaşanan dönemin ehemmiyetinin, iç siyasetteki gaflet ve dalalet ürünü kimi sataşmalardan, iftiralardan, hezeyanlardan uzak durmaya mecbur bıraktığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
Millete sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmenin gayretinde, Türkiye'yi hayalleri ve hedefleriyle kucaklaştırmanın derdinde olduklarını belirten Recep Tayyip Erdoğan, her bir arkadaşının da bulunduğu yerde işini en güzel, en verimli, en samimi şekilde yürüterek bu mücadeleye destek olacağını kaydetti.
Erdoğan, AK Parti Meclis Grubundan, komisyon ve Genel Kurul gündemindeki kanun çalışmalarının en küçük boşluğa ve hataya yer vermeyecek şekilde hassasiyetle yürütülmesi ricasında bulundu.
"Buraya bir parantez açıyorum" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
Grup başkanımızın, başkan vekillerimizin müsadesi olmadan, yurt dışında bazı görevlendirmeler olmadan, arkadaşlarımızın salı, çarşamba, perşembe, fevkalade bir şey olmadıktan sonra üç gün şu Meclisteki çalışmalarda sürekli bulunmamız lazım. Bulunacağız ki işin hakkını verelim. Şimdi bir bütçe dönemine giriyoruz. Bu dönemde sürekli olarak malum komisyon çalışmaları var, vesaire. Ondan sonra parlamentoda takvimler olacak. Tüm bunlarda eğer iktidar partisi olarak, Cumhur İttifakı olarak yerimizi almazsak, bunun izahı olmaz. Bunu, harfiyen yerine getirmemiz lazım."
Türkiye'nin sadece 81 vilayetten ve artık 82 milyona ulaşmış olan vatandaşlarından ibaret bir ülke olmadığını ifade eden Erdoğan, "Geçmişte, yıllarca bizi kendi içimize hapsederek ve kendi içimizde kavga ettirerek hem medeniyet hem tarih misyonumuzdan uzak tuttular. AK Parti'nin Türkiye'ye belki de en büyük hizmeti işte bu kısır döngüyü kırmış olmasıdır" dedi.
"Yeni Zelanda'da cami basıp katliam yapan alçağın silahına kazıdığı sembollere baktığımızda ise tam tersi bir zihniyet karşımıza çıkıyor. Bu anlayışın yücelttiği isimlerin neredeyse tamamı, dönemlerinin katilleri olduğu halde zalimler tarafından sembolleştirilmiş kişilerdir. Halbuki bizim ecdadımız asırlarca idaresi ve nüfusu altında kalan milyonlarca kilometrekarelik coğrafyayı 'tüm mazlumlar ona sığınır' anlayışıyla yönetmiştir. İspanya'daki Yahudilerden Rusya'daki muhaliflere, Kafkasya ve Balkanlar'daki masumlardan Afrika'daki gariplere kadar herkes başı dara düştüğünde buraya sığınmıştır.
Senegal, Gore Adası, oradan on binlerce köle, ayaklarında, boyunlarında zincirlerle Amerika'ya kadırgalarla taşınmışlardır. Şimdi bunun hesabını acaba Amerika tarihe nasıl verecek? Asıl sorumlu olan bunlar. Ama böyle bir hesap verildi mi? O adadaki hücreleri gördüğümüzde 'insanlık bunu da yaşamış' dedik.
İstiklal Harbimizi verirken bu coğrafyanın tamamından maddi ve manevi destek aldık. Bugün Osmanlı coğrafyasının neresine giderseniz gidin 'Türk' dendiğinde insanların gözlerinde bir sevgi, saygı, muhabbet ışıltısı görürsünüz. Hatta bu coğrafyaların elimizden çıktığı dönemlerde milletimize husumet besleyenler dahi şimdi bizi muhabbet dolu bir şekilde karşılıyor. Bu büyük coğrafyada 'Türk' bir kavmin değil, bir medeniyetin adıdır.
İşte bugün bu büyük medeniyeti yeniden ayağı kaldırmanın, yeniden özlemle beklenen hale getirmenin çabası içerisindeyiz. Dün olduğu gibi bugün de kalbimizi ve imkanlarımızı rengine diline inancına fikrine zikrine bakmadan tüm mazlumlara açıyoruz. Peki karşı cenahta durum nedir? Barış Pınarı Harekatımızla bir kez daha gördük ki karşımızdakiler bir iki asır önce ne hissediyorlarsa, şimdi de onu hissediyor, ne yapıyorlarsa onu yapıyorlar. Görünüşte ne kadar medeni, ne kadar zengin, ne kadar gelişmiş olursa olsun içlerindeki kini, nefreti ve ilkelliği her fırsatta ortaya koyuyorlar, değişen bir şey yok."
Erdoğan, Avrupa ülkelerinin terör örgütlerine karşı ortaya koyduğu tutumu eleştirdi.
Barış Pınarı Harekatı başladığından beri yurt dışında özellikle de Avrupa'da terör örgütü mensupları tarafından Türkiye aleyhine 700'ye yakın eylemin gerçekleştiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunların çoğu bizimle NATO'da beraberler. Çoğu müzakereci olduğumuz Avrupa Birliği'nde muhatabımız ama bütün bunlara rağmen eylemler bu ülkelerin polislerinin nezaretinde düzenleniyor. Bir ses var mı? Yok. Bu eylemlerin 79'u doğrudan bayrağımıza, misyonlarımıza camilerimize, derneklerimize veya vatandaşlarımıza yönelik şiddet içeriyor" diye konuştu.
Erdoğan, gerçekleştiren saldırılarda 36 kişinin yaralandığını belirterek, "Bu saldırılarda ülkemize veya insanlarımıza ait birçok bina, araç ve iş yeri zarar gördü. Üstelik terör örgütü yandaşları, bu saldırılarını Avrupa devletlerinin siyasi ve fiili himayesinde gerçekleştirdi. Terör örgütü yandaşları, vatandaşlarımızı hedef alırken o ülkelerin emniyet güçleri masumları korumak yerine ellerini kollarını tutarak, karış tarafın daha rahat hareket etmesini sağlıyor. Türkiye lehine en küçük söze ve davranışa izin vermeyenler, kendi ülkelerinde terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK sembollerinin sokaklarda dolaştırılması için her türlü kolaylığı gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa başta olmak üzere terör örgütlerini destekleyen ülkelere seslenen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Erdoğan, Türkiye'nin içeride ve dışarıda her türlü terör ve teröristin üstesinden geleceğini belirterek, "Çünkü bu coğrafyada bin yıldır kesintisiz bir mücadelenin içindeyiz. Ama bunlar başaramaz, bunlarda bunu yapacak yürek de cesaret de irade de yok. Bunlar sadece sömürmeyi bilir. Siz sadece sivilleri acımasızca katletmeyi bilirsiniz, siz sadece çıkarınız için herkesi ve her şeyi kullanmayı bilirsiniz" diye konuştu.
"Bugüne kadar Suriye'ye, Irak'a ve Kuzey Afrika'ya hapsettiğinizi sandığınız o terör balonları bir gün mutlaka patlayacaktır" ifadesini kullanan Erdoğan, "İşte o zaman buradan saçılacak pislikler her tarafınıza şiddet olarak, kan olarak, acı ve kaos olarak bulaşacak. Ülkelerinizde himaye ettiğiniz, destek verdiğiniz, temsilcilerini en üst düzeyde ağırladığınız teröristlerin ellerinde nice masumların kanı var. Onları kucaklayarak siz de aynı insanlık suçuna ortak oluyorsunuz" dedi.
Bazı ülkelerin milli güvenliklerine tehdit olarak gördükleri teröristleri her nerede olurlarsa olsun bulup ortadan kaldırdığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Erdoğan, yurt dışında yaşayan vatandaşlara da seslenerek Türkiye tüm gücü ve imkanları ile daima onların yanında olacağını, uğradıkları haksızlıklar konusunda her türlü girişimde bulunacaklarını ve mutlaka hesap soracaklarını söyledi.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlara çağrıda bulunan Erdoğan, sivil toplum, siyaset ve ekonomik güç yoluyla bulundukları ülkelerin karar mekanizmalarında etkin olmalarını istedi. Erdoğan, şunları kaydetti:
Artık aramızdaki küçük farklılıklardan kaynaklanan ayrılıklara, çekişmelere, husumetlere bir son vermenin vakti gelmiştir. Türkiye'nin burada yürüttüğü beka mücadelesinin en önemli ayaklarından birini de yurt dışındaki vatandaşlarımızın oluşturduğunu görmeli, kabul etmeli ve gereğini yerine getirmeliyiz. Özellikle Avrupalı ve ABD'li Türklere yakışan budur. Dış temsilciliklerimiz ve resmi kurumlarımız vasıtasıyla bu konuda yapılacak tüm girişimlere elbette destek vereceğiz ama asıl olan vatandaşlarımızın kendi inisiyatifleriyle bu başarıyı sağlamalarıdır. İnşallah o günlerin de yakın olduğuna inanıyorum."
Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşması sırasında asker selamı vererek, Mehmetçiğe desteğini yineledi.
Erdoğan, terörle mücadele ve Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönüşleri konusunda atılan adımlara, 9 Ekim'de başlatılan Barış Pınarı Harekatı'yla yenisini eklediklerini belirtti.
"Harekatın asla bir sürpriz olmadığını" dile getiren Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'yla Suriye topraklarını güvenli hale getirmeye başladığımız günden beri bu bölgeyi de teröristlerden temizleyeceğimizi söylüyoruz. Bu aslında bir bölgeyi terörden temizleme harekatıdır. Zira o kuşak 44 kilometre. Irak sınırından Cerablus'a kadar olan o kuşak bizim için her an bir tehdit, bir taciz kuşağıydı. Burası terörle adeta bezenmiş, oradan sürekli olarak da sınır illerimize taciz atışlarının yapıldığı bir yerdi" dedi.
"Burayı temizleyin, temizlemediğiniz takdirde gereğini yaparız." dediklerini ve gereğini yaptıklarını söyleyen Erdoğan, "Buna rağmen harekata başladığımızda hem bölgede etkinlik gösteren güçler hem de genel olarak dünya kamuoyunda bir şaşkınlık hali belirdi. Çünkü onlar bu kadar kısa sürede bir netice alacağımıza ihtimal vermiyordu." diye konuştu.
Türkiye'nin söylediğini yapacak güce, iradeye, kararlılığa ve imkana sahip bir ülke olduğunun halen yeterince kabul edilemediğinin anlaşıldığını ifade eden Erdoğan, "Biz kimin ne dediğine değil, kendimizin neye ihtiyacı olduğuna bakıyoruz. Sınırlarımızı teröristlerden arındırmak ve ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlamak için bu harekata ihtiyacımız vardı ve yaptık." ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda görüştüğü 20'ye yakın dünya liderine plan ve projelerini anlattığını, "Buyurun, haydi siz de buraya destek verin." dediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hepsi çok güzel bakıyorlar ama desteğe gelince maalesef hiçbirinden ses yok. Çünkü bunlar mağdur ve mazlumun yanında değiller, asla böyle bir adım atma niyetleri de yok. Bunlar sadece öldürmeyi bilirler, sadece silah satmayı bilirler. 'Gelelim de burada bir destek verelim.' Böyle bir şeyin içinde yoklar. Bunu sadece burada yapmadılar. Bunu daha önce ilk attığımız adımlarda Irak'ta da yaptılar, burada da yaptılar. Bizim tabii ki B planımız da var, C planımız da var. İnşallah vakti saati gelince onu da yapacağız. 'Petrol' dediğin zaman hemen dalarlar, petrole yürürler. Bunda hiç geri durmazlar. Çünkü bunlar için petrolün bir damlası, binlerce insanın kanına bedel. Böyle bir yapının içindeler."
Kahraman Mehmetçiğin ve Suriye Milli Ordusu'nun neredeyse birkaç saat içinde harekat sınırı olan 30 kilometrelik derinliğe indiğini hatırlatan Erdoğan, "Şu anda Barış Pınarı Harekatı bölgesinde 4 bin 219 kilometrekare alan içindeki 558 yerleşim birimini, 900'ün üzerinde teröristi etkisiz hale getirerek temizlemiş durumdayız." dedi.
Tel Abyad ve Resulayn arasının kontrol altında bulunduğunu ancak bunun yeterli olmadığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
İdlib'te de benzer şeylerin yaşandığını dile getiren Erdoğan, "İdlib yaklaşık 4 milyon civarında insanın yaşadığı bir yer. Buradan 300-400 bin insan sınırlarımıza doğru yürüdüler. Bu insanlar, sınırlarımızdan herhalde içeri girdiği zaman bu 4 milyonun üzerine çıkacaktı ama biz buna rağmen gerekli müdahaleyi yerinde yaptık ve orada bunun önünü kesmiş olduk. Şimdi kontrolü devam ettiriyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, "İstiyoruz ki bir an önce Tel Abyad ve Resulayn'ı bir halledelim. Ondan sonra diğer bölgeleri ki şimdi Rusya'yla birlikte devriye çalışmasına başlayacağız. Bu devriye çalışmasıyla sınırımızdan güneye doğru 7 kilometrelik derinlikte devriye çalışmasını sürdüreceğiz. Daha sonra gereğini görüşmeler yoluyla devam ettireceğiz." dedi.
Kısa sürede elde edilen bu başarının, sahada ve uluslararası alanda adeta bir panik halinin ortaya çıkmasına yol açtığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Suriye Milli Ordusu) Onlara 'terörist' diyorlar; kim, ABD. Ya bunlar bu toprakların sahipleri, topraklarını savunuyorlar. Bunlara nasıl terörist dersiniz?" diye konuştu.
"Terör örgütü mensuplarının 30 kilometrelik alanın dışına çıkartılamadığını görürsek veya her nereden olursa olsun saldırılar sürerse kendi harekatımızı gerçekleştirme hakkımızı saklı tutuyoruz." şeklinde konuşan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu tür mücadeleler uzun solukludur. Bazen bize, '30 kilometrenin ötesindeki teröristler ne olacak?' diye soruyorlar. Diğerlerine ne olacaksa onlara da aynısı olacak. Son teröriste kadar tamamı temizlenecek. Gerektiğinde sahada gerektiğinde masada oyunu değiştirecek hamleler yaparak hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz."