“Korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye, Akdeniz’de de Ege’de de, Karadeniz’de de hakkı olanı alacaktır. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Muhataplarımızı kendilerine çekidüzen vermeye, mahvolmalarına yol açacak yanlışlardan uzak durmaya davet ediyoruz.”
Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervinin millete uzun zamandır ihtiyacı olan morali ve kaynağı sağladığını ifade eden Erdoğan, “Bu doğal kaynaktan elde edilecek gelir 83 milyon vatandaşımızın her birinin hayat kalitesinin yükseltilmesinde, ülkemizin hedeflerine daha hızlı ulaşmasında kullanılacaktır. İnşallah yeni müjdelerle bu başarıyı çok daha ilerilere taşıyacağız. Malazgirt’te başlayan büyük yürüyüşümüzün bu önemli durağı ufkumuzu derinleştirmiş, umudumuzu güçlendirmiş, azmimizi bilemiştir. Rabbimiz’in önümüze açtığı bu hayırlı yolun bereketiyle artık geleceğimize daha güvenle bakıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu topraklarda bin yıldır karşılaştıkları bütün badirelerden Malazgirt ruhuyla kurtulduklarını belirterek, Kosova’da da Niğbolu’da da Haçova’da da aynı ruhla mücadele ettiklerini anlattı. “Çanakkale’yi geçilmez yapan da bu ruhtu, İstiklal Harbi’nde yedi düvele karşı bu ruhla galip geldik, 15 Temmuz destanını da işte bu ruhla yazdık” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Atalarımızın Anadolu’ya ektiği sevgi, muhabbet, kardeşlik ve dayanışma ruhu öylesine kök saldı, öylesine büyüdü ki bin yıldır bu hukuku bozmaya çalışanların hiçbirisi emeline ulaşamadı. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi çirkin kumpasa yönelirlerse yönelsinler her defasında milyonları karşılarında tek yürek olarak buldular. Çünkü biz bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahibiyiz. Bu toprakların altında biz varız, üstünde de biz varız. Bu toprakların üstünde ne varsa altında yatanların eseridir. Bin yıldır bu topraklarda kök salan kardeşlik, muhabbet ve dayanışma hukuku, tüm kışkırtmalara ve karanlık oyunlara rağmen sökülemedi, bundan böyle de sökülemeyecektir. Türkiye’ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır. Siyasette, ekonomide, askeri alanda elde ettiğimiz her yeni başarı, geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağlıyor.”
Erdoğan, Malazgirt Milli Parklar miting alanını, zaferin anlamına ve önemine yakışır bir yer haline dönüştürdüklerini anlattı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, milli parkın bitişiğindeki alana Sultan Alparslan’ın 442 metreye 275 metre çapında büyük bir silüetini kazıdığını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geleceğe bıraktığımız her eseri bu topraklara vurduğumuz kutlu birer mühür olarak görüyoruz. Hep söylediğim gibi bizim siyasetimiz eser siyasetidir, hizmet siyasetidir. Tüm hayatlarını istismarla, riyakarlıkla, yalanla geçirmiş olanlar eser ve hizmet siyasetinin manasını elbette bilemez. Milletin sevinciyle sevinmeyi, üzüntüsüyle üzülmeyi dahi beceremeyenlerin gönüllerinin bağlı olduğu mecralar açıkça ortadadır. Bu coğrafya hem bizim hem insanlık için kutlu bir coğrafyadır. Ecdadımız bu toprakları bize gece gündüz mücadele ederek, gerektiğinde kanını ve canını feda ederek vatan olarak bırakmıştır. Biz de ecdadımızın izinden gidiyoruz.”
Malazgirt Zaferi’nin 949. yıl dönümü etkinliklerine katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Tatvan ilçesinde partililerle bir araya geldi. Bahçeli’ye, Erdemir tarafından filografi sanatıyla işlenmiş Türk Bayrağı tablosu, Bitlis Otelciler ve Turizmciler Derneği Başkanı Battal Taşar tarafından da plaket takdim edildi. Bahçeli, burada partililerle bir süre görüştü.
Malazgirt Ovası’ndan başlayıp, Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen ecdadın fethettikleri bu toprakları vatan edindiğini ifade eden Erdoğan, “Bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek, yağmalamak değildir. Fethetmek, Allah’ın emrettiği adaleti o beldede hakim kılmaktır. Eğer ele geçirdiğiniz bir yerde adaleti tesis edemediyseniz, zulme engel olamadıysanız orayı fethettik diyemezsiniz. Her zaman söylediğimiz gibi asıl olan gönüllerin fethedilmesidir. Milletimiz fethettiği beldelerde evvela zulmü ortadan kaldırmıştır, adaleti tesis etmiştir. Bunun için bizim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir” değerlendirmesinde bulundu.