Faiz arttı dolar yükseldi enflasyon azdı: Üretim düştü sanayi duruyor

Cabir Turğut
Cabir Turğut
04:0026/05/2025, Pazartesi
G: 26/05/2025, Pazartesi
Yeni Şafak
Yüksek faiz binlerce işletmenin kapısına kilit vurmasına, emek yoğun sektörlerde de işten çıkarmalara yol açtı.
Yüksek faiz binlerce işletmenin kapısına kilit vurmasına, emek yoğun sektörlerde de işten çıkarmalara yol açtı.

Ekonomi politikasında iki yıl önce yaşanan keskin makas değişimi, Türkiye'yi yüksek faiz sarmalına çekti. İş dünyasının bir numaralı sorunu haline gelen yüksek faiz yükü ve finansman sıkıntısı nedeniyle üretim düştü, sanayide çarklar durma noktasına geldi.

Türkiye; Haziran 2023’ten önce yaşanan Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı, 6 Şubat depremleri ve iki ayrı seçime rağmen düşük faiz sayesinde üretimini, istihdamını ve ihracatını artırarak büyümeye devam etti. Yaşanan onca olumsuz hadise karşısında tökezlemeyen Türkiye, son 24 aydır yüksek faizle boğuşuyor. Ekonominin önündeki tek engel olarak görülen yüksek faize dayalı Ortodoks para politikası, enflasyonla mücadelede istenilen sonucu vermek bir yana ülkeye ağır yük bindirdi. Mayıs 2024’te yüzde 75,45 ile zirveyi gören enflasyon kemer sıkma politikaları uygulandığı halde ancak yüzde 37,86’ya düşürülebildi. Yüksek faiz binlerce işletmenin kapısına kilit vurmasına,

emek yoğun sektörlerde de işten çıkarmalara yol açtı.

İFLASLAR KATLANDI

2025’in Ocak-Nisan döneminde konkordato talepleri 2024 ile kıyaslanmayacak derecede arttı. İflas başvurusunda bulunan şirket sayısı 2024’ün tamamında 1.723 olurken, 2025’in ilk 4 ayındaki rakam şimdiden 782’ye çıktı. Aynı dönemde iflas kararı verilen şirket sayısı yüzde 51,4 artışla 53’e ulaştı. Geçen yılın tamamında ise 132 şirket resmi olarak iflas duyurmuştu.

BANKALAR KÂRDA ÜRETİCİ ZARARDA

Yatırımların iyice yavaşladığı böyle bir dönemde sanayici, tüccar, esnaf, çiftçi ve girişimci bankaların kapısından içeri adım atmakta zorlanıyor. Kredi alabilen de kazandıklarını faizcilere kaptırıyor. İlk çeyrek bilançolarına bakıldığında tablo çok net anlaşılıyor. En yüksek kâr açıklayanların bankalar, zarar edenlerin ise üreten, ihracat yapan ve istihdama katkıda bulunan firmalar olduğu görülüyor.

BORSADAKİ ŞİRKETLER DE ZORDA

İlk çeyrek bilançolarını duyuran Borsa İstanbul’a kote 552 şirketin 282’i zarar açıkladı. Halka açık olan kurumsal şirketlerin yarıya yakınının zarar etmesi, yüzde 46 seviyesinde tutulan faizlerin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Enerji, petro kimya, beyaz eşya, demir çelik sektörlerinde bulunan büyük şirketlerin yükselen zarar grafiği dikkat çekiyor. Öyle ki net kâr toplamları yüzde 47 azalışla 97 milyar liraya inen şirketler ilk çeyrekte reel olarak büyüme performansı bile sergileyemedi.

FAİZ ARTTI TABLO TERSİNE DÖNDÜ

Faizlerin yüzde 8,5 seviyesine düşürüldüğü Mayıs 2023 seçimlerinden önceki süreçte enflasyon yüzde 38 seviyesinde bulunuyordu. Dolar kuru 20 lira civarındaydı. Ekonomi 2022’de yüzde 5,5 ve 2023’te yüzde 4,5 oranında büyüdü. Finansmana erişimin kolay olması dolayısıyla firmalar üretimini sürdürdü, ihracatını ve istihdamını da güçlendirdi. Mayıs 2023 seçimlerinin ardından enflasyonla mücadele için para politikalarında yapılan makas değişikliği ise, makroekonomik göstergeleri zayıflattı. Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkarmasıyla birlikte enflasyon Mayıs 2024’te yüzde 75,45 ile zirve yaptı. 2024’ü yüzde 44,4 enflasyonla kapatsak da bu oran, başlangıçta konulan hedeflerin çok üzerinde gerçekleşti. Türkiye’nin yeniden yüksek faiz döngüsüne sokulduğu tarihlerde Merkez Bankası’nın 2024 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 36 olarak belirlenmişti.

EKONOMİK BÜYÜME ZAYIFLADI

Yüksek faize rağmen hedefin halen tutturulamadığı enflasyon etkisiyle orta ve dar gelir gruplarının alım gücü azaldı. Dolar kurunun değeri 2 yılda yüzde 87 oranında artarak 40 lira eşiğine geldi. Ülkenin büyüme hızı 2024’te yavaşlayarak yüzde 3,2 ile potansiyelinin altında kaldı. Yeni yatırım yapmak zorlaştı. Bazı firmalar üretimini yurt dışına kaydırdı. Vatandaşın ve şirketlerin krediye ulaşması imkânsıza yakın bir hal aldı. İşletme kredilerinin yıllık maliyeti uzun bir süredir yüzde 60’ın üzerinde seyrediyor. Özellikle sanayiciyi zor durumda bırakan yüksek faiz maliyeti, üretimi de sınırlıyor.

KAYNAKLAR YATIRIMA DEĞİL FAİZCİYE GİDİYOR

Faizlerin yükselmesiyle birlikte rantiyecilerin de hesapları kabardı. Bankacılık sektörünün mevduatı iki katına çıktı. Buna karşın toplanan paraların krediye dönüşme oranı zayıfladı. 2 Haziran 2023 itibarıyla bankacılık sektörünün mevduatı 10 trilyon 421 milyar lira iken, aynı tarihlerde kullandırılan toplam krediler ise 9 trilyon 261 milyar lira tutarındaydı. Bugün ise 21 trilyon 926 milyar liralık mevduata karşın, kullandırılan kredi miktarı 18 trilyon 444 lira seviyesinde bulunuyor. Rasyo oranının 89’dan 84’e düştüğünü ortaya koyan tablo; kaynakların yatırım, üretim ve istihdamda değil, faizde değerlendirildiğini gösteriyor.

İMALATTA KAN KAYBI SÜRÜYOR

En stratejik sektör olan ve parasal sıkılaştırma ön­lemleri ile özellikle faizlerin yüksek düzeyinden en fazla olumsuz etkilenen imalat sa­nayiinde ise güven erozyonu aynı hızla devam ediyor. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranı Haziran 2024'ten beri yüzde 76 seviyesinin altında seyrediyor. Mayıs 2025’te 0,5 puan ile sınırlı bir artış göstererek yüzde 75,1 oranında gelen veri imalatta kan kaybının sürdüğüne işaret ediyor.

SANAYİCİNİN, VATANDAŞIN VE HAZİNE'NİN FAİZ YÜKÜ ARTTI

Paraya ihtiyacı olan şirketler, kârlarının büyük bir kısmını faize ödüyor. 2024’te yalnızca kamunun iç ve dış borç için ödediği faiz tutarı 1 trilyon lirayı aştı. 2025’in Ocak-Nisan döneminde de bütçeden borçlara ödenen faiz gideri 260,7 milyar liraya dayandı. Uzmanlar, nisan ayı bütçe giderlerinin yüzde 23’ünün ve vergi gelirlerinin yüzde 33’ünün borç faiz giderlerine ayrıldığını, 2008 küresel krizindeki düzeye geri dönüldüğünü belirtiyor. Kamunun 2025 yılının tamamında da iç ve dış borçları sebebiyle 2 trilyon liraya yakın faiz ödemesi yapması öngörülüyor.

MERKEZ'İN KORKTUĞU BAŞINA GELDİ

Türkiye’de artık sınırlı üretim sebebiyle arz bolluğu oluşmuyor. Üretim yetersizliği enflasyonu aşağı çekmeyi de zorlaştırıyor. Merkez Bankası yönetiminin daha önce dikkat çektiği durum resmen yaşanıyor. Yüksek faiz enflasyonu düşürmek bir yana ekonomiye zarar vermeye başladı.


#Ekonomi
#faiz
#Ortodoks pılitiça