2011 seçimlerinden sonra sahneye koyulan şike tezgahının FETÖ’nün hükümeti hedef alan ilk kumpası olduğu mahkemede tescillendi. ‘Futbolda şike kumpası’ davasının gerekçeli kararında, kumpas 17/25 Aralık ve 7 Şubat krizine benzetilerek “Hedefleri kulüpler üzerinden kaos çıkarmak ve devleti/hükumeti işlevsiz hale getirmekti” denildi. Kararda, şike kumpasıyla milyonlarca taraftarı bulunan kulüplerin karşı karşıya getirilerek sokağa dökülmelerinin hedeflendiği, oluşacak kaos ortamından da dönemin hükümetini sorumlu tutarak yıpratma amacının güdüldüğü anlatıldı. FETÖ’nün Fenerbahçe’nin taraftar kitlesinden ve finansal gelirlerinden faydalanmayı amaçladığı da belirtildi.
2011 yılındaki genel seçimlerden hemen sonra sahneye konulan şike tezgahının Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hükümeti hedef alan ilk kumpası olduğunu mahkeme tescilledi. FETÖ’nün en büyük kumpaslarından olan ‘Futbolda şike kumpası’ davasının gerekçeli kararını açıklayan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, kumpası 17/25 Aralık ve 7 Şubat krizine benzeterek
“Hedefleri kulüpler üzerinden kaos çıkarmak ve devleti/hükumeti işlevsiz hale getirmekti”
vurgusu yaptı.
Gerekçeli kararda spor kamuoyunu ve milyonlarca taraftarı bulunan camiaları karşı karşıya getirmek ve kaos ortamından faydalanmak isteyen FETÖ’nün, özellikle emniyet ve yargı içerisindeki elemanları vasıtasıyla harekete geçirdiği kumpas organizasyonu ile tek bir hamle ile birden fazla çıkar sağlamayı amaç edindiği belirtildi.
FETÖ’nün her dönemde yaptığı gibi kumpas organizasyonunu emniyet ve yargı ayağındaki elemanları ile legal bir görünüme kavuşturup sahibi olduğu basın yayın organları ile topluma empoze etmeye çalışarak kulüplerin milyonlarca taraftarını karşı karşıya getirip kaotik bir ortam yaratarak taraftarları sokağa dökmeyi amaç edindiği de gerekçeli kararda yer aldı.
Örgütün bu yolla toplumsal kutuplaşma ve huzursuzluk ortamı oluşturarak devleti ve hükumeti bu kaotik ortamdan sorumlu göstermeyi amaçladığı, böylelikle Fenerbahçe kulübünün yönetimini ele geçirmeye çalışarak sahibi olduğu taraftar kitlesinden ve finansal gelirden nemalanmaya çalışmayı hedeflediği de kararda anlatıldı.
FETÖ’nün genel hareket tarzının devlet içerisindeki kadrolara sinsice yapılanmasının yanı sıra toplumsal kaostan beslenmesi olduğu ifade dilen kararda, daha önce 17/25 Aralık ve 7 Şubat MİT Kumpası yargılamalarında olduğu gibi kumpasların ana temasının toplumu, hedefindeki algıya yönelterek kaos çıkarmak ve böylelikle devleti ve hükumeti yıpratmaya ve işlevsiz hale getirmeye çalışmak olduğu aktarıldı.
MANKURT HAYATA ADANMIŞLAR
FETÖ’nün toplumun sinir uçlarına yerleşmiş bir virüs gibi toplumun duyarlılık göstereceği konuları istismar etmeyi bir yöntem olarak kullandığını belirtildiği gerekçeli kararda örgütün kimi zaman çevreci eylemleri, kimi zaman etnik kimlikleri, kimi zaman da kadın cinayetlerini herhangi bir ideoloji kalıbı gözetmeksizin istismar edip provoke eden ve bundan her anlamda devleti ve hükumeti sorumlu tutarak yıpratmaya çalıştığı da vurgulandı. FETÖ’nün sadece yurt içinde değil yurt dışında da kara propaganda yaptığının belirtildiği kararda
“Maneviyatları modifiye edilmiş, milli duygularından ve benliklerinden arındırılmış mankurt bir hayata adanmış örgüt üyelerinin bu örgüte adanmışlığı ile tıpkı 17/25 Aralık ve 7 Şubat MİT kumpasında olduğu gibi Fenerbahçe Spor Kulübüne ve dolayısıyla Türk futbol camiasına kumpası tamamıyla örgütün çıkar amaç ve hedeflerinin bir ürünüdür”
denildi.
Dava sonunda gazeteci
Hidayet Karaca, dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, yardımcısı Ahmet Kalender, polis müdürleri Mutlu Ekizoğlu ve İbrahim Emre’nin
de aralarında olduğu 48 sanığa 5 yıl 1 ay ile bin 971 yıl arasında değişen hapis cezası verildi.
Para kaynağı olarak gördü
2 bin 899 sayfalık gerekçeli kararda futbolun sadece bir spor dalı olmaktan öte sponsorluklar, yayın gelirleri, reklam ve isim hakları ile birlikte tek başına küresel bir endüstri haline geldiği belirtilerek ekonomik yönden sürekli olarak bir arayış içinde olan FETÖ’nün uzun yıllardır futbol üzerinde durduğu ve yapılanma çabasına girdiği anlatıldı.
FETÖ’nün futbol içerisinde 1990’lı yıllardan itibaren eleman ve üye devşirdiği, ilerleyen süreçte üyesi olan sporcular ve spor adamları sayesinde ‘himmet’ geliri sağladığı kararda belirtildi. Örgütün futbol endüstrisi içindeki yapıya ait organizasyonlarla gelir kaynağını artırdığı ve milyonların severek takip ettiği sporcu yüzleri ile kendisini sempatik gösterme çabası ile hareket ettiği de karara yazıldı.
Kararda, FETÖ’nün teknik adam ve oyuncu transferine kadar nüfuz ettiği de anlatıldı. Örgütün bilerek soruşturmanın yönünü futbol federasyonu ve Fenerbahçe’ye çevirdiği de vurgulandı.
Türk sporunda derin yara açtı
Gerekçeli kararda,
“FETÖ sadece eli kanlı bir silahlı örgüt değil, itibar ve maneviyat suikastçisi bir zihniyettir. İş bu yargılamaya konu dosyamızda usulsüz ve sahteciliğe konu edilen eylem ve belgeler ile kurmaya çalıştığı kumpasla sadece Fenerbahçe Spor kulübü ve dosya mağdurlarının değil Türk Futbolunun ve Türk milletinin de itibarına, saygınlığına saldırmış ve derin yaralar açmıştır”
değerlendirilmesinde bulunuldu.
#MİT
#Gezi
#15 Temmuz
#Şike Kumpası
#Fenerbahçe
#FETÖ