
Gazze'de yaşananların hukuki, siyasi ve etik boyutlarını araştırmak üzere kurulan Gazze Mahkemesi'nin ilk halka açık oturumu Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da gerçekleştiriliyor. Londra Queen Mary Üniversitesinde hukuk ve küreselleşme alanında çalışan Gazze Mahkemesi girişimi üyesi Prof. Dr. Penny Green, "Batı'daki çoğu ülke sessiz kaldı, aslında sessiz de kalmadılar, İsrail'e çok yüksek sesle destek verdiler. Soykırıma karşı çıkan, Filistin'in özgürlüğünü savunan bizlere saldırdılar." dedi.
Terör devleti İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların hukuki, siyasi ve etik yönlerini araştırmak üzere kurulan Gazze Mahkemesinin (Gaza Tribunal) ilk halka açık oturumu olan Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'daki toplantılarda akademisyen, entelektüel, insan hakları savunucuları ile medya ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Gazzelilere karşı işlenen soykırım suçunu dünyaya duyuruyor.

"İsrail'in işlediği suçları açığa çıkarmak için buradayız"
Gazze Mahkemesi girişimi üyelerinden Prof. Dr. Green, Gazze'de soykırımın yok edici aşamasına tanıklık ettiklerini söyledi.
Vicdan sahibi insanların mahkeme girişimi kapsamında toplandığını aktaran Green, şöyle devam etti:
- "Tanıklık etmek, İsrail'in işlediği suçları açığa çıkarmak için buradayız. Bu bağlamda tarihi kayıt, miras bırakmak bizim için son derece önemli. Bu yüzden buraya birçok uzman tanık, akademisyen, gazeteci getirdik; bu soykırımı gözlemleyen, yazan, düşünen insanlar. Burada aynı zamanda birçok Filistinli de bulunuyor ve bu insanlar soykırımın doğasını doğrudan anlatabiliyor. Amacımız, bu soykırımın biçimini ve yapısını kalıcı olarak kayda geçirmek. Aynı zamanda burada sivil toplumun gücünü de gösteriyoruz çünkü bu bir halk mahkemesi."
ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin İsrail'i işlediği soykırım konusunda desteklediğini dile getiren Green, kendilerinin bu gerçeği isimlendirmek için de çalıştıklarını kaydetti.
- Değişimi başlatmak için sivil toplumun açabileceği bir yol olduğunu belirten Green, "İsrail'e karşı yürütülen boykot, yatırımların geri çekilmesi, en etkili araçlardan biridir. Eğer bu kampanya daha geniş kesimlere yayılırsa sadece İsrail'e değil, Batılı hükümetlerimize de ekonomik baskı kurulabilir. Bu hükümetler İsrail'i desteklemekten vazgeçmeli ve bu soykırıma fon sağlamamalı." diye konuştu.
Gazze Mahkemesi girişiminin Filistinlilere karşı işlenen savaş suçlarını durdurmasını umduklarını söyleyen Green, girişimin yasal süreçlere somut bir sonuç vermesini istediklerini dile getirdi.

ABD'nin istediği takdirde soykırımı bitirebileceğini belirten Green, şu değerlendirmelerde bulundu:
Green, bazı Batı ülkelerinin Filistin'i, Gazze'yi savunanları polis şiddeti ve devlet baskısıyla susturmak istediğini kaydederek, "Yani sessiz değillerdi, İsrail'i, bombardımanı, aç bırakmayı, kuşatmayı yüksek sesle savundular. Milyonlarca sıradan insan Filistinlileri savunmak için yürürken, hükümetleri İsrail ve Amerika'nın saldırılarını destekliyor. Bence bölünmüş bir dünyadayız ve Filistin meselesi insanlığın geleceği için turnusol görevi görüyor." ifadesini kullandı.
"İnsanlık bugün bu halk mahkemesine ihtiyaç duyuyor"
Gazze Mahkemesi Projesi Koordinatörü ve İstanbul Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Köroğlu ise ilk halka açık oturumları gerçekleştirdiklerini ve ilk yargılamaların yapıldığını belirtti.

Süreci üç kurula ayırdıklarını kaydeden Köroğlu, "Bunlar mahkemenin genel işleyişine göre uluslararası hukuk, siyaset ve etik, tarihsel açıdan Gazze'de yaşanan soykırımı inceliyorlar." dedi.
Köroğlu, Gazze'de İsrail'in soykırımına şahitlik etmiş tanıkları bulunduğunu, bunların bazılarının gizli tanık sıfatıyla konuşacağını dile getirerek, şunları ifade etti:
İnsanlığın bugün bu halk mahkemesine ihtiyaç duyduğunu belirten Köroğlu, şunları söyledi:
- "Ekim ayında nihayet İstanbul oturumundan sonra çıkan deklarasyonlarla birlikte aslında insanlık şunu bilecek: 'Kimse buna kayıtsız kalmadı.' Entelektüeller, farklı bölgelerden, farklı ülkelerden, farklı arka planlara sahip insanlar bu meseleyi ele aldı, inceledi, konuştu ve belki 50-100 yıl sonra referans edilebilecek bir metin ortaya koyarlar. Nihayetinde herkes bir şey yapmaya çalışıyor; bunu ortaya koymaya, işte oradaki haksız insan hakları ihlallerini, savaş suçlarını incelemeye çalışıyor."
Köroğlu, Gazze konusunda Batı devletlerinin sessizliğinden şikayet edildiğini ancak Gazze Mahkemesi sürecinde konuşmacıların, katkı sunanların çoğunun Batı'dan olduğunu dile getirerek, "Onlar kendi devletlerinin duruşundan bağımsız bir duruş sergiliyorlar." dedi.

Gazze Mahkemesi sürecindeki herkesin insani amaçlarla bir araya geldiğini aktaran Köroğlu, süreç içerisinde zorluklar da yaşadıklarını, cesur insanların sayesinde bir şeyler yapabildiklerini belirtti.
Sürece destek verenlerin toplumsal hiyerarşilere karşı duruş geliştirdiğini, tehdit aldığını kaydeden Köroğlu, "Gazze Mahkemesi böyle bir şey, cesaretli insanların bir araya gelip, 'Biz hiçbir şeyden çekinmiyoruz, başımıza ne gelirse gelsin, biz buna tanıklık ediyoruz. Biz 50, 100 yıl sonra torunlarımızın, çocuklarımızın, 'Siz ne yaptınız? Hani tamam devletler, uluslararası mahkemeler bir şey yapmadı ama sen hocaydın baba, anneanne, dede, sen de mi bir şey yapamadın?' demelerini istemiyoruz. Bu insanlar ise bunu yapıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Uluslararası hukukun mezarı haline gelen yer: Gazze"
Mahkeme üyelerinden olan ve uluslararası hukuk alanında çalışan avukat Mehmet Karlı ise Avrupa'da son soykırım suçunun Bosna Hersek'te işlenmesi dolayısıyla Saraybosna'nın toplantıya ev sahipliği için anlamlı yer olduğunu söyledi.

Karlı, Gazze Mahkemesi girişiminin İsrail'in suçlarının görmezden gelinmesi nedeniyle başlatıldığını belirterek, şunları kaydetti:
Karlı, uluslararası hukukun tek bir otoritesinin bulunmadığına işaret ederek, bazı devletlerin Gazze konusunda açık soykırım ve katliam yaşanırken yükümlülüklerini yerine getirmedikleri zaman bunun halkların, akademisyenlerin, aydınların, düşünenlerin, yazarların üzerine düştüğünü dile getirdi.