İzmir'de, önceki duruşmada 5'i muvazzaf asker 10 tutuklu sanığın tahliye edilmesiyle 357 sanığın tamamının tutuksuz yargılandığı ''gizli bilgi ve belge bulundurma'' davasında, sanıkların hazırlanan ikinci iddianame doğrultusunda ifadelerinin alınmasına devam edildi.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasının öğleden sonraki oturumunda, asker ve emekli asker sanıklar, Timuçin Şenkol, Tamer Sazak, Ferhat Işıldak, Tolga Uygun, Barış Karasu, Mehmet Taş, Andaç Keskin ve Macit Erensoy'un savunmaları alındı.
Sanıklardan Erensoy, slayt sunum eşliğinde yaptığı savunmada, "iddianamede sözde örgütün, pandora adlı veri tabanında kendi adıyla açılmış ve bugüne kadar şifreli olduğu gerekçesiyle içeriğine ulaşılamadığı belirtilen klasör nedeniyle yer aldığını" ifade etti.
"Pandora" adı verilen veri tabanı incelendiğinde verilerin yüzde 47'sinin aynı günde düzenlendiğini tespit ettiklerini belirten Erensoy, bu tespitin farklı isimler altında kaydedilmiş verilerin aslında aynı el tarafından üretildiğinin kanıtı olduğunu ileri sürdü.
Erensoy, 4 deniz subayı hakkında yaptığı iddia edilen fişlemelerde yer alan isimlerin çok yakın arkadaşları olduğunu ve fişlemedeki bilgilerin kendisince yapılmadığı gibi tümüyle uydurma olduğunu dile getirdi.
Yine iddianamede 5 kişiyle yaptığı belirtilen telefon görüşme tespitlerinin ise tümünün yakın silah arkadaşları olduğunu ve o isimlerle telefonla görüşmesinin doğal kabul edilmesi gerektiğini belirten Erensoy, soruşturmanın tümüyle bir komplonun eseri olduğunu iddia etti.
Soruşturmayı yürüten savcılığın, devletin gizli bilgi ve belgelerinin ele geçirilerek 8 ülke ile bir terör örgütüne pazarlanmaya çalışıldığı iddia olunan bir konuda, MİT ile çalışmak yerine İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü (KOM) ile çalışmayı tercih etmesi üzerinde düşünülmesi gerektiğini savunan Erensoy, dönemin İzmir Emniyeti KOM Şube Müdürü Mustafa Çil'in 1992 yılında Ankara Emniyet Müdürlüğünce Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderilen "Fethullah Gülen'in talebeleri" adlı yazıda yer aldığını söyledi.
Erensoy, karalık odaklarca hazırlanan "pandora" ile Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile kimi sivil bürokratların hedef alındığını iddia etti.
Sanıklardan Barış Karasu ise evinde yapılan aramada ele geçirilen tek materyal olan CD'de yer alan 8 belgenin tamamının İkmal ve Maliye Okulu'ndan mezuniyetlerinde tüm öğrenciler gibi kendisine de verilen doküman olduğunu söyledi.
İddianamede hakkında yapılan bir fişlemede yer verilen "Alevi olduğu ve para harcamamak için ev tutmayıp birlikte kaldığı" yönündeki bilgilerin kendisiyle ilgisinin olmadığını ifade eden Karasu, sahip olduğu inanç dışında bu bilgilere 1. Ordu Komutanlığı emrinde çalıştığı dönemde ulaştırma birliğinde görevli adaşı başka bir üsteğmene uyduğunu ve onun da kendisine gelerek, "Komutanım, ben bana geleceklerini sanıyordum, hazırlanmıştım. Size geldiler" dediğini anlattı.
Karasu, halen Hakkari'de görev yaptığını bildiği ancak soy ismini bilmediği Barış Üsteğmen'in de bilgisi dahilinde bunları anlattığını ifade ederek, kendisinin yanlışlıkla iddianamede yer almış olabileceğini savundu.
Duruşmada dinlenen sanıkların tümü suçlamaları kabul etmeyerek, beraatlerini talep etti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verdi.
TMK 10'uncu maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 79'u tutuklu 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.
İddianamede adı geçen 831 mağdurdan arasında devlet memuru, asker ve MİT mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından "fişlendiği" iddia edilmişti. Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmış, bu mahkemece görülen son duruşmada 5'i asker 10 tutuklunun da tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.