Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine karşı ilk soruşturmayı açan, dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Üyesi Harun Kodalak, açtığı soruşturmanın darbe girişimi gecesinin en önemli kırılma noktalarından biri olduğunu söyledi. FETÖ’nün din kisvesi altında bir “cemaat” gibi yapılandığını aktaran Kodalak, “Türk devletini yok etme projesiydi” dedi.
Kodalak, 15 Temmuz günü 21.45 sıralarında kendisini oğlunun aradığını ve darbe girişiminden haberdar ettiğini belirtti. Darbe girişimine ilişkin soruşturma açmak istediğini ancak teknik olarak nasıl yapacağını düşündüğünü, zira olağan dışı bir durumun yaşandığını, bin yılda bir yaşanabilecek bir olayla karşılaştıklarını belirten Kodalak, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüşme yaptığını anlatarak, “Sayın bakanım ben soruşturma açmak istiyorum ne dersiniz’ dedim. ‘Aç, iyi olur.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Bozdağ ile görüşmesinden sonra dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan’ı aradığını belirten Kodalak, “Sayın müdürüm, ben şu an Ankara Başsavcısı Harun Kodalak olarak bu teşebbüse karşı soruşturma açtım. Malum bu bir hain darbe girişimidir, polis arkadaşlarımıza lütfen talimatımı iletin, bu darbe girişimine karşı soruşturma açtım. Yakalama ve gözaltı talimatlarımızı iletiyorum, lütfen siz iletin. Meşru müdafaa haklarını kullanabilirler.” dediğini anlattı.
Kodalak, 22.50 civarında açılan soruşturmaya ilişkin, “Bu çok önemli bir kırılma noktasıdır. Bu gerçekten o gecenin en önemli kırılma noktalarından biridir.” ifadelerini kullandı ve “O esnaya kadar darbe teşebbüsü başlamış. Yetkili bir makamdan darbeye karşı koyacak kolluk kuvvetlerine karşı verilmiş ilk talimattır. Bu anlamda ilk refleksidir. Ben Ankara Başsavcısıydım, yakalama, gözaltı kararı verme yetkisi bendeydi, benim yapmam lazımdı. Ben de o görevi, tarih önünde, milletin önünde yerine getirdim.” değerlendirmesinde bulundu.
Kodalak, soruşturma açılmasının çok büyük etkisi olduğunu, kolluk kuvvetlerine büyük bir moral ve yasal dayanak teşkil ettiğini dile getirdi. Darbeye karşı soruşturma açıldığının basın organlarına duyurulması için çaba sarf ettiğini belirten Kodalak, bunun ardından güvenlik gerekçesiyle evinden ayrıldığını, ayrılırken bir daha ailesini göremeyeceğini düşündüğünü söyledi. Daha sonra Balgat’ta bir eve geçerek darbeye karşı faaliyetlere devam ettiğini anlatan Kodalak, korumalarını Ankara Adliyesi’ne gönderdiğini, aksi bir duruma karşı adliyede tedbir aldırdığını belirtti. Kodalak, ilerleyen saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyondaki açıklamalarını gördüğünü, bunun o gecenin önemli kırılma noktalarından bir diğeri olduğunu ifade etti.
Dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun tarafından hazırlanan iddianamede, başta FETÖ elebaşı Fetullah Gülen olmak üzere örgütün tepe yöneticilerinden 72-73 ismin bulunduğunu bildiren Kodalak, “Büyük bir tarihi belgedir. İddianameden çok daha fazlasıdır. 15 Temmuz öncesi çatı iddianamesi tarihi bir belgedir. Yargı belgesinin ötesinde tarihe mal olmuş bir belgedir.” diye konuştu. Kodalak, 15 Temmuz’dan sonra, Türkiye’de FETÖ’ye karşı açılmış tüm FETÖ davalarında bu iddianamenin giriş kısmının aynen kullanıldığını bildirdi. Söz konusu davanın iddianamesinden örnek veren Kodalak, “Hava Kuvvetleri yapılanmasının, Türkiye Cumhuriyeti ordusu pilotlarının yüzde 95’i FETÖ’cüdür o dönemde. Biz bunu ispatladık. Bu; bilgi, belgelere dayalıdır. Bizde olduğu gibi onlarda da vardı. Dolayısıyla tabii ki bizim iddianamemizin, bu soruşturmamızın onların klasik darbe hevesini hızlandırdığına inanıyorum.” dedi.
Harun Kodalak, olay gecesi dikkatini çeken olaylardan birinin de yaşadığı lojmanda ikamet eden FETÖ mensuplarının darbe girişimi sırasında bahçede toplanmaları olduğunu ifade etti. Söz konusu kişilerin darbenin başarılı olması halinde gereğini yapmak için “hazır kıta” beklediğini anlatan Kodalak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayatta birbirlerine selam vermeyen, tedbir yapan insanlar o gece kadın, çoluk, çocuk bir arada bahçede toplanmışlar. Darbe henüz yeni başlamış, hazır kıta bekliyorlar. Darbe gerçekleşse gereğini yapacaklar. O manzarayı görünce aklımıza şey geldi, dedik ki hemen adliyeye bilgi işlem elemanı gönderelim, UYAP sistemini kapatalım. Çünkü bunlar bir şekilde başarılı olacak olursa ilk yapacakları iş UYAP sistemine müdahale edip oradan korsan yakalama kararları çıkarmak. Kim hakkında; devletin seçilmiş cumhurbaşkanı hakkında, devletin seçilmiş hükümeti hakkında.”