Bedeninde cinayeti destekleyen herhangi bir bulgu tespit edilemeyen İkranur’un iç organlarından alınan parçalara, çoklu organ incelemesine yapılacak. Trabzon Adli Tıp Kurumu'ndaki incelemenin ardından parçalar, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla İkranur Tirsi'nin ölümünü araştırmak üzere görevlendirilen özel ekip ise çalışmalarına devam ediyor. Soruşturmada kızın dereye düşerek öldüğü ya da öldürüldükten sonra dereye atılmış olabileceği ihtimalleri titizlikle araştırılıyor. Bu kapsamda köyde aralarında aile bireylerinin de yer aldığı 20 kişinin DNA örneği alındı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen DNA örnekleri inceleniyor.
Kızının öğretmen olma hayali olduğunu söyleyen Nazlı Tirsi, “Hayali vardı anaokulu öğretmenini çok seviyordu onun gibi öğretmen olmak istiyordu hatta İstanbul'da okuduğu için anne gidelim arkadaşlarımı çok özledim diyordu. Selçuk kardeşini soruyor, Tura İkranur'un yanında olduğu için biliyor ama o da konuşamadığı için gördüğünü söyleyemiyor. Selçuk sorduğunda ‘öldü’ diyemiyoruz ‘uyuyor’ diyoruz. ‘Ne zaman uyanacak, ne zaman gelecek’ diye soruyor. En küçük kız kardeşini çok severdi o bile resimlerini öpüyor. Devletimizden yardım istiyorum bir an önce bulunsun, sesimiz duyulsun bu tür katilleri de idam etsinler yaşatmasınlar” diye konuştu.
Kıyafet ve eşyalarına sarılarak torunun hasretini gidermeye çalışan babaanne Nihal Tirsi de, olayın aydınlatılmasını istediklerini ifade etti. Her gün torunun kabrini ziyaret ederek gözyaşı döken babaanne Tirsi, “Çocuğumuzun katilinin bulunmasını istiyorum başka hiç bir şey istemiyorum. Allah devletimizden razı olsun, her zaman yanımızda oldu. Çocuğumun katilini bulsak başka bir şey de istemem. Çocuğum geri gelmeyecek ama az da olsa içim soğuyacak. Niye olduğunu neden olduğunu düşmanımın kim olduğunu öğrenmek istiyorum. Böyle her an tehlikedeyim geride kalan çocukları da tek bırakamıyorum. İstanbul'daki rapor geldi mi her şey ortaya çıkacak. Bu bir cinayettir kendi gitseydi bulurduk” şeklinde konuştu.
Torununun yaşasaydı 2’nci sınıfa gideceğini kaydeden Nihal Tirsi, “Çocuk alındı ve götürüldü çoluk çocuk yapsaydı bir ipucu olurdu eline yüzüne bulaştırırdı. Planlanmış programlanmış bir cinayet ama kim yaptı niye yaptı bunu bilemiyorum. Böyle patlayacak gibiyim eve giremiyorum çocuğa sahip çıkamadık, canlı bulamadık katili de bulamıyoruz. Elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz. Okul açılıyor bu sene ikiye gidecekti dersleri iyiydi. Benim ismimi yazıyordu kâğıda babaanne bak seni çizdim diyordu. Gözleri hep gülerdi. Daha dayanamıyorum koca kadınım gelecek diye hep bekliyorum. Saat üçte dörtte uyanıp dış kapıyı açıyorum belki çıkar gelir diye ümit ediyorum. Hep peşimden gelirdi Paşa'da onun köpeğiydi. Öldükten sonra iki hafta mezarının başında yattı. Kedilerde vardı onları da çok severdi onlarda hep geldi buraya bir çok kez rasgeldim. Hayvanları çok severdi biz bağlardık o çözerdi ‘babaanne azıcık gezsin günahtır’ derdi. Evde kendi yemezdi alır onlara götürürdü” ifadelerinde bulundu.