Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Buradaki konuşmasına, Kumluca ve Finike'deki sel felaketinde zarar görenlere geçmiş olsun dileyerek başlayan Erdoğan, devletin tüm kurumlarıyla çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.
Erdoğan, Allah'tan Türkiye'yi ve insanları her türlü afetten, kazadan, beladan muhafaza etmesini diledi.
Son Kabine Toplantısının ertesi günü turizmcilerle bir araya gelerek Türkiye'ye yaptıkları katkılardan dolayı sektör mensuplarına teşekkür ettiklerini anımsatan Erdoğan, Ağrı-Hamur-Tutak-Patnos yolunun açılışına canlı bağlantıyla katıldıklarını kaydetti.
Aralık ayının ilk gününde Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şehir ziyaretlerinin 3 Aralık'taki durağı Şanlıurfa'da, sokaklardan meydana kadar her yerde milletle coşkulu ve samimi bir şekilde kucaklaşıp, hasret giderdiklerini söyledi.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Kurulu'nda işverenlerle dünden bugüne ve yarına Türkiye ekonomisini değerlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, cuma günü TRT World Forum toplantısında iletişimden siyasete, dünyada olup bitenlerle ilgili görüşleri katılımcılarla paylaştıklarını ifade etti.
Türkiye'yi ziyaret eden Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile kapsamlı ikili ve heyetler arası görüşmeler yaptıklarını belirten Erdoğan, cumartesi günü gittikleri Samsun'da vatandaşlarla bir araya gelip, toplu açılış yaptıklarını kaydetti.
Erdoğan, bu sabah İstanbul'da katıldıkları Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğinde, Türkiye'nin düşünen, tasarlayan, üreten gücünü bir kez daha görme imkanı bulduklarını aktardı.
Riyaset ettikleri çok sayıda toplantı, yaptıkları kabuller, çeşitli liderlerle gerçekleştirdikleri telefon görüşmeleri ile Türkiye'ye ve millete hizmetle dolu iki haftayı geride bıraktıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu hafta da yurt içinde ve yurt dışında planladığımız çok sayıda programla ülkemize eser kazandırmayı, milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz." dedi.
"Tabii Cumhuriyetimizin 100'üncü yılının sevincini yaşamak, öyle sadece lafla, sözle, şiirle, şarkıyla olmaz. Bizim için Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı demek, istiklalimize ve istikbalimize yakışır eser ve hizmetlerle milletimizin karşısına çıkmak demektir." ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetleri, sadece Cumhuriyetimizin ikinci asrına hazırlık altyapısı olarak görüyoruz. Asıl büyük atılımlarımızı Türkiye Yüzyılı başlığı altında 2023'ten başlayarak önümüzdeki yıllar içinde gerçekleştireceğiz. Savunma sanayi başta olmak üzere, enerjiden tarıma çok sayıda projemizi, milletimizin ve devletimizin emrine sunma tarihi olarak 2023'ü belirlememizin gerisinde işte böyle bir saik var. Dünyanın siyasi ve ekonomik olarak tarihi bir dönüşümün içine girdiği bir dönemde, Türkiye Yüzyılı Vizyonu çok daha hayati önem kazanmıştır. Tabii bunun için önce kendi içimizde mutlaka hayata geçirmemiz gereken hususlar bulunuyor. Birincisi, Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında vaktimizi ve enerjimizi boşa tüketen, ortak geçmişimize haksızlık mahiyetindeki tartışmaları artık geride bırakmalıyız. Sürekli aynı şeyleri yaparak, her seferinde farklı sonuçlar ummak, sağlıklı bir zihnin hayata ve siyasete bakış tarzı olamaz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetim sistemi tartışmalarından, Türkiye'yi bugüne getiren ve geleceğe taşıyacak olan büyük projelere yaklaşıma kadar, bu sağlıksız bakış açısının örneklerini hala görmenin kendilerini üzdüğünü dile getirdi.
Yokluk ve yoksulluk içinde kurulan Cumhuriyetin meşruiyet kaygısının da kendi ayakları üzerinde durma sorununun da kalmadığının altını çizen Erdoğan, "Bunun için yakın tarihte olup bitenlere dair kişisel görüşlerimiz ne olursa olsun, artık hep birlikte ortak geleceğimize odaklanmalı, vaktimizi ve enerjimizi bu doğrultuda seferber etmeliyiz." dedi.
"Gönül sultanının 'Yüzde ısrar etme, doksan da olur, insan dediğin noksan da olur' tavsiyesine uygun şekilde yaşananları olduğu gibi kabul edip, önümüze bakmamız gereken bir döneme girdik." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarihimizi bir kavga, ayrışma, öfke alanı olmaktan çıkartıp, Türkiye Yüzyılına umutla, heyecanla, kararlılıkla bakabildiğimiz ölçüde bu aziz millete sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirebiliriz. Coğrafyamızda Selçuklu'dan Osmanlı'ya ve oradan Cumhuriyete uzanan kadim tarihimizin bize bıraktığı mirasın üzerinde inşa edeceğimiz Türkiye Yüzyılı ile evlatlarımızı, nesillerin özlemi olan güvenlik ve refah seviyesine çıkarmak istiyoruz. Bu mücadeleyi de ancak 85 milyon hep birlikte yürüterek, kalbi ve gözü bize dönük olan tüm dostlarımızla, kardeşlerimizle, mazlumlarla, tüm insanlıkla el ele vererek, başarıya ulaştırabileceğimize inanıyoruz. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı için hayal ettiğimiz hedeflere ulaşabilmemizin olmazsa olmaz şartı, milli iradenin üstünlüğü ilkesini herkesin kabul etmesi ve buna uygun şekilde davranmasıdır. Vatan toprakları üzerindeki varlığımızı, her devirde farklı görünümler ile karşımıza çıkan sömürgeci emperyalist güçlere karşı verdiğimiz cansiperane mücadeleye borçluyuz. Bugün de ülkemizin ve milletimizin üzerinde karanlık hesaplar yapan emperyalist yapılara karşı aynı mücadeleyi tek vücut, tek yürek olarak vermek mecburiyetindeyiz."
Yaşanan onca badireye rağmen hala milli iradenin gücü yerine, emperyalistlerin inayetine bel bağlamanın, tarihten ders almamak olduğunun altını çizen Erdoğan, milletin, vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, ekonomik tetikçilere karşı verdikleri mücadelede yanlarında yer alarak hem milli iradenin gücünü ispatladığını hem de ne istediğini açıkça gösterdiğini söyledi.
"Siyaseti halka dayanarak yapmak yerine, küresel vesayet araçlarının ülkemizdeki temsilciliğine soyunarak yürütmeye kalkmak, bir asırlık Cumhuriyet tecrübesinden nasiplenmemek demektir." ifadesini kullanan Erdoğan, demokrasinin de kalkınmanın da yerli ve milli bir anlayışla ilerletilmesi gerektiğine işaret etti.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendiği konuşmasında, Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan, başörtüsü özgürlüğünü teminat altına almayı ve aile kurumunu güçlendirmeyi amaçlayan anayasa değişikliği teklifinin, Türkiye'nin sorunlarını milli iradenin gücüyle çözme kararlığının son örneği olduğunu belirtti.
"Demokrasi, hak ve özgürlükler gibi kavramları samimiyetle savunan herkesi bu teklifi desteklemeye çağırıyoruz." diyen Erdoğan, böylece Türkiye'nin, vesayet döneminin en can acıtıcı tartışma konusunu gündeminden çıkararak geleceğine daha güvenle bakabileceği iklime gireceğini vurguladı.
Türkiye Yüzyılı'na girilirken üzerinde önemle durulması gereken bir konunun da milli meselelerde birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde hareket edilmesinin başarılması olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
Türkiye ile ilgili değerlendirme yaparken küresel krizlerin ve fırsatların ortaya çıkardığı fotoğrafı ihmal etmediklerinin altını çizen Erdoğan, küresel sağlık krizini küresel güvenlik krizinin izlediğini, bunlarla bağlantılı siyasi, ekonomik, sosyal sarsıntıların derinden hissedildiği bir dönemde doğru tespitler ve doğru hamlelerle yol yürünmesi gerektiğini dile getirdi.
Erdoğan, sağlık ve güvenliğin yanı sıra enerjiden gıdaya insanlığın temel ihtiyaçlarıyla ilgili sorunların giderek arttığını, Türkiye'yi bu genel gidişten ayrıştıracak çalışmalara ağırlık verdiklerini anlattı.
Hükümetleri döneminde kurdukları altyapının hayati öneminin, her krizde biraz daha iyi anlaşıldığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Hiç şüphesiz bu süreçte bizim de ciddi bedeller ödememize yol açan sıkıntılarımız oldu. Bu sorun bir dönem sınırlarımıza dayanan, şehirlerimizi tehdit eden terör saldırılarıydı. Kararlılık ve cesaretle uygulamaya koyduğumuz yeni güvenlik stratejimizle, terör örgütleriyle mücadelemizi, tehditleri kaynağında yok ederek yürütmeye başlayarak bu sorunun üstesinden önemli ölçüde geldik. Son dönemde verdiği ağır kayıplara rağmen sadırlarını yeniden artırmaya çalışan terör örgütünü bu şekilde hareket etmeye yönelten sebepleri biliyoruz. İnşallah sınırlarımızdaki güvenlik hattını tamamlayarak bu sinsi ve çirkin hesapları bir kez daha bozacağız."
Küresel krizlerin tetiklediği bir diğer sorunun enflasyon ve hayat pahalılığı olduğuna işaret eden Erdoğan, bu sorunun da iç ve dış sebeplerinin bulunduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Emtia fiyatlarındaki yükselişin en belirgin faktörü olan dış sebeplerin istikrara kavuşmasının biraz vakit alacağı anlaşılıyor. İçeride ise kimi panikten, kimi art niyetten kaynaklanan kurdaki ve maliyetlerdeki artışla izah edilemeyen fahiş fiyat artışlarına maruz kaldığımız bir gerçektir. Sevindirici olan ise tüm bu tablo içerisinde Türkiye'nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye dayanan ekonomi programını uygulamayı sürdürmesidir. Bugün açıklanan ekim ayı işsizlik rakamları istihdamdaki artışın devam ettiğini göstermektedir. İstihdamın 31,2 milyonu bulduğu, ihracatın 250 milyar doları geçtiği, onca badireye rağmen döviz rezervlerimizin arttığı dönemde asıl zor olanı başarırken daha kolay konularda kendi ayağımıza kurşun sıkamayız. Buradan hem vatandaşlarımıza, üreticilerimize, perakendecilerimize, gayrimenkul ve araç sahiplerine, menkul kıymet ticareti yapanlara seslenmek istiyorum, ülkenize güvenin, ülkenize sahip çıkın, ülkenize destek verin. Kısa vadeli endişeleriniz ve kazanç kaygılarınızla ülkenizin geleceğine zarar verecek her türlü tasarruftan uzak durun. Elbette herkes alın terinin karşılığı olarak kazanacak, elbette herkesin varlığı gayretinin neticesi olarak değerlenecek ama ülkenin ve milletin kaybettiği bir ortamda bireylerin kazancı gibi gözüken hesaplar bir aldatmacadan ibarettir."
"Ürettiği, sattığı, maliki olduğu malı veya hizmeti akıl ve vicdan sınırlarının ötesinde ekonomik işleyişe zarar verecek şekilde fiyatlandıranlar aslında kendilerine de kaybettirdiklerini unutmamalıdır." ifadesini kullanan Erdoğan, bu yaklaşımı enflasyonun düşüşe geçtiği bir dönemde sergileyenlerin kendi bindikleri gemiyi kendi elleriyle deldiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Ülkemizin bunca fedakarlıkla eşiğine getirdiğimiz Türkiye Yüzyılı Vizyonunu, bir avuç muhterisin kazanç hırsına kurban etmeyeceğiz. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum, biz hiç kimsenin işine, gücüne, alışına, satışına, kazancına, karına karşı değiliz. Karşı olduğumuz tek şey sadece ekonomik kuralların değil, akıl ve vicdan sınırlarının da dışına taşan niyetler ve eylemlerdir. Piyasa denilen ve hukuki kurallarla birlikte insani reflekslerle de çalıştığına inandığım mekanizmanın vatandaşlarımızın sabrını daha fazla zorlamayacağına inanıyorum."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendiği konuşmasında, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yatırımcıyı teşvik etmeye, istihdamı desteklemeye, üreticinin ve ihracatçının yanında yer almaya devam edeceklerini belirtti.
"Unutmayın en pahalı malın olmayan mal, en pahalı hizmetin erişilemeyen hizmet olduğu gerçeğini asla aklımızdan çıkarmadan girişimcilerimize omuz vereceğiz" açıklamasında bulunan Erdoğan, "Yeter ki ülkenin çıkarına, hükümetin programına, vatandaşın hakkına göz dikenlere fırsat verilmesin. Yeter ki kısır hesaplar uğruna Türkiye'nin tökezlemesini bekleyenlerin değirmenlerine su taşınmasın. Diğer tüm sıkıntıların, sorunların üstesinden gelecek imkana da güce de dirayete birikime de hamdolsun sahibiz." ifadesini kullandı.
Konuşmasında, "Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda haklı şekilde tepkiye yol açan bir kızımızın erken yaşta evliliği ile öncesinde ve sonrasında yaşanan acılar hususundaki görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Son hadisede de aynı hissiyatla hareket ettiklerini, aynı tutumu ortaya koyduklarını, ilk günden itibaren aynı kararlılıkla davrandıklarını vurgulayan Erdoğan, ancak bu konudaki tartışmalarda gördükleri bir riyakarlıktan duydukları rahatsızlığı da ifade etmek istediğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mağdurun ilk başvurusundan itibaren tüm kurumlarda meseleyi zaten sahiplendiklerine işaret ederek, şöyle konuştu:
Erdoğan, enerjinin her alanında son 20 yılda çok önemli gelişmeler kaydettiklerini anımsatarak, 2020'de uzun zamandır hasretle beklenen müjdeyi, Fatih sondaj gemisinin Tuna-1 kuyusunda yaptığı keşifle verdiklerini ifade etti.
Ardından gelen yeni keşiflerle birlikte bugün 540 milyar metreküplük bir rezerve ulaşıldığını belirten Erdoğan, bölgedeki yeni keşiflerle ilgili gelişmeleri, çalışmalar nihayete erdiğinde kamuoyuyla paylaşmayı sürdüreceklerini söyledi.
"Şu anda bütün dikkatimizi, yerli gazımızı Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizle buluşturmaya hasretmiş durumdayız" ifadesini kullanan Erdoğan, günlük 10 milyon metreküp gaz üretimine başlanacağını ve bunun 40 milyon metreküpe kadar çıkartılacağını bildirdi.
Karadeniz'de Fatih, Yavuz ve Kanuni ile birlikte 51 geminin faaliyet gösterdiğini aktaran Erdoğan, ayrıca karada ve denizde 8 bin kişinin kesintisiz çalıştığını anlattı.
Denizin 2 bin 200 metre altına 170 kilometrelik boru yerleştirme işlemini tamamladıklarını dile getiren Erdoğan, ilk keşfini yaptıkları Tuna-1 kuyusundan itibaren 15 arama, tespit ve üretim kuyusunun sondajını bitirdiklerini hatırlattı.
Gazı karada işleyecek Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi'nin yüzde 85'ini tamamladıklarını, Batı Karadeniz Gaz Ölçüm İstasyonu ile gazı ulusal şebekeye bağlayacak 36 kilometrelik boru hattının inşasını bitirdiklerini ve testlere başladıklarını belirten Erdoğan, sadece Karadeniz gazıyla yetinmediklerini, boru hatlarını, gaz depolama tesislerini de geliştirdiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 7 uluslararası petrol ve doğal gaz boru hattına, ikisi kara, ikisi deniz 4 LNG tesisine, 2 yer altı doğal gaz depolama tesisine sahip olunduğunu dile getirdi.
Yer altı doğal gaz depolama tesislerinin kapasitesinin yaklaşık 6 milyar metreküpe ulaştığını bildiren Erdoğan, "Bunu 10 milyar metreküpe çıkartacağız." açıklamasında bulundu.
Üniversite öğrencilerine de müjdeleri olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
2022-2023 döneminde yurt ücretlerine zam yapmayarak öğrencilerin geçen yılki fiyatlarla barınabilmelerini sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, "Yine yurtlarımızda kalan öğrencilerimize verdiğimiz beslenme yardımını da aylık 750 liradan 1800 liraya çıkardık. Hamdolsun bu yıl 850 bin kişiyle yurtlarımızda rekor barınma sayısına ulaştık." ifadelerini kullandı.
Gençlik ve Spor Bakanlığından kredi veya burs alan 1 milyon 424 bin öğrenciye 2023 yılında ödenecek rakamı da açıklayan Erdoğan, şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, genişletme fazıyla 4,6 milyar metreküp hacme ulaşan Silivri Yeraltı Doğal Gaz Depolama Tesisi'nin açılışını cuma günü gerçekleştireceklerini bildirdi.
Erdoğan, doğal gaz fiyatlarının serbest piyasada oluştuğu organize toptan doğal gaz piyasasını 4 yıldır başarıyla işlettiklerini bildirerek, Saros'ta inşası süren, gemilerle gelen doğal gazın ulusal şebekeye aktarılmasını sağlayan tesisisin açılışını da yakında yapacaklarını duyurdu.
Doğal gazdaki gelişmelerin yanı sıra karada da petrol arama faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını belirten Erdoğan, daha önce "petrol yok" diye beton dökülen kuyulardan da terör nedeniyle terk edilmek zorunda kalınan bölgelerden de petrol üretimine başlandığını aktardı. Türkiye Petrollerinin 5 yıl önce yaklaşık 40 bin varil olan günlük üretiminin bugün 65 bin varile çıktığını bildiren Erdoğan, özel sektör de dahil edildiğinde rakamın yaklaşık 80 bin varili bulduğunu söyledi.
Daha fazla sismik araştırma, daha fazla sondaj ve verimliliği artırıcı yöntemlerle Cumhuriyetin 100. yılında günlük üretimi 100 bin varile çıkartmayı hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Salgın döneminde pek çok petrol ve doğal gaz şirketi havlu atarken, Türkiye Petrolleri arama ve üretim faaliyetlerine hız verdi. Sadece 2021'deki 34 yeni keşifle mevcut rezervimize 71 milyon varil daha ekledik. Bu yıl 95'i arama ve 55'i üretim olmak üzere 150 kuyuda sondaj programı yaptık. Diyarbakır'daki Mermer-1, Hançerli-5 ve Demirkuyu-1 kuyularımızda 3 yıl önce 22,5 milyon varil rezerv petrol keşfetmiştik. Adana'da Çukurova sahasında 8 milyon varillik yeni bir rezerv keşfettik. 5 kuyuda günlük 1500 varillik üretime başladık. Yeni açılacak kuyularla buradaki üretimimizi peyderpey artıracağız.
Terörden temizlenen Gabar Dağı'nda mayın temizliği çalışmalarında şehit olan Jandarmamız Esma Çevik'in adını verdiğimiz bölgede 150 milyon net petrol rezervine sahip yeni bir saha keşfettik. Dünyada 2022'de karada yapılan en büyük 10 keşiften biri olan bu sahadaki rezervin değeri günümüz fiyatlarıyla yaklaşık 12 milyar dolara denk geliyor. Petrol kalitesi oldukça yüksek olan bu bölgedeki 4 kuyuda günlük 5 bin varillik üretim yapıyoruz. Kuyu sayımızı süratle artırarak buradaki petrol üretimimizi çok daha üst seviyelere taşıyacağız."
Erdoğan, Türkiye'nin petrol arama ve sondajcılığının son yıllarda hızlı artış göstermesinin en önemli nedenlerinden birinin de alandaki teknoloji yerlileştirme faaliyetleri olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Son 3 yılda hayata geçirdiğimiz 113 yerlileştirme projesi sayesinde 123 milyon lira tasarruf ettik. Daha önemlisi yerli petrol ve doğal gaz ekipmanları üreten endüstrimizin üretim ve teknoloji kapasitesinin gelişimine önemli katkılar sağladık. İleri teknoloji sualtı robotu, yerli sondaj kulesi, milli yazılım platformu ve daha pek çok ekipman artık Türk malı imzasını taşıyor. Enerji sepetimizi nükleer güç santralinden güneş ve rüzgara kadar tüm imkanlarla genişleterek kendi kendimize yeterliliğimizi en üst seviyeye çıkarmakta kararlıyız. Kurulu enerji gücümüzü 3 kat artışla 100 megavatın üzerine çıkartarak bunun yüzde 54'ünü de yenilenebilir kaynaklara dayandırarak kendi kendimize yetmek yolunda önemli bir mesafe katettik. Bu tablodaki her bir puanlık artışın 600 milyon dolara tekabül ettiğine dikkatlerinizi çekmek isterim."
Türkiye'nin, küresel krizlerin dünyada bozuk olan sosyal adaletsizliği büyüttüğü bir dönemde her alanda olduğu gibi sosyal adalette de diğer ülkelerden ayrıştığını kaydeden Erdoğan, gelişmelerin sosyal yardımları sadece en temel ihtiyaçlara ulaşamayan vatandaşlarla sınırlı olmaktan çıkartıp daha kapsayıcı yaklaşımla yeniden ele almaya yönelttiğini söyledi.
Erdoğan, sosyal yardım politikalarının yoksulluk sınırının altına düşenleri kollama yanında günün gerçeklerine uygun şekilde insanların hayat standartlarını daha yüksek seviyede tutmayı amaçladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz ve sürekli geliştirdiğimiz son sosyal yardım projemiz Türkiye Aile Destek Programı'dır. Türkiye Aile Destek Programı kapsamına giren 2,8 milyon hanemize temmuz ve kasım ayları döneminde toplam 9,2 milyar lira nakdi kaynak aktardık. Bu ay aynı proje dahilinde 3 milyon haneye 3,8 milyar lira daha nakdi kaynak aktarımı yapacağız. Eskiden beri devam eden engelli ve yaşlı aylıklarının ödemelerini de titizlikle sürdürüyoruz. Kasım ayında 1,3 milyon yaşlı ve engellimize 2,1 milyar lira ödedik, aralık ayında da aynı miktar ödemeyi gerçekleştireceğiz. Yine kasım ayında 9,4 milyon ihtiyaç sahibi vatandaşımızın 2,9 milyar lira tutarındaki genel sağlık sigortasını ödeyerek ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesini sağladık.
Doğal gaz tüketim desteği için kasım ayında 386 milyon lira ödeme yaptık. Türkiye çapındaki 1000'in üzerinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfımıza ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza aktarılmak üzere her ay gönderilen payı 224 milyon liradan 450 milyon liraya çıkardık. Böylece sadece kasım ayında sosyal yardım programları üzerinden vatandaşlarımıza aktardığımız kaynak 10,2 milyar lirayı bulmuştur. Aralık ayında da 10,3 milyar liralık bir kaynakla vatandaşlarımızı desteklemeyi sürdüreceğiz. Kasım ve aralık aylarındaki tutarı 20,5 milyar liraya ulaşan bu sosyal destek ödemeleri yeni yılla birlikte katlanarak artacaktır. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız ile belirli konularda desteğe ihtiyaç duyan insanlarımızı çekinmeden valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız üzerinden ilgili kurumlarımızla irtibata geçmeye davet ediyorum."
Erdoğan, detayları Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanacak bu program için 1,5 milyar liralık bütçe ayırdıklarını bildirdi.