Ticaret Bakanlığı, Gezi davası ile 15 Temmuz darbe girişimi ve casusluk davalarının sanığı Osman Kavala’nın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Anadolu Kültür A.Ş.’deki skandallarla ilgili harekete geçti. Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı incelemeyle, statüsü “şirket” olan ve “ekonomik amaç için kurulan” Anadolu Kültür A.Ş.’nin, gelirinin büyük kısmını yurtiçi ve yurtdışından yapılan fon, bağış ve hibelerden sağlayıp dernek ve vakıf gibi faaliyette bulunduğu, yani ekonomik amaçlı değil, sosyal amaçlı faaliyet yürüttüğü tespit edildi.
Bunun üzerine bakanlık 17 Ağustos 2020 tarihinde Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 210’uncu maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde şirketin feshine karar verilmesi talebiyle dava açtı. TTK-210/3’te; “Kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabileceği” belirtiliyor.
Dava dilekçesinde, şirketin, yurtiçi ve yurtdışındaki kurum/kuruluş ve kişiler tarafından, “fon, bağış ve hibe” işlem açıklamalarıyla fonlandığına dikkat çekildi. Hukuk sisteminde, dernek ve vakıfların yasal düzenlemelere uymak kaydıyla yurtdışındaki kişi ve kuruluşlardan sosyal amaçlı fon-yardım alabildiği belirtildi. Ayrıca dilekçede, Türk hukuk sisteminde ekonomik amaç gütmeyen bir anonim şirketinin kurulamayacağı, sosyal amaçlı faaliyet gösteremeyeceğinin tartışmasız olduğu vurgulandı.
Dilekçede, şöyle denildi: “Ancak Anadolu Kültür A.Ş.’nin vakıf ve/veya dernek gibi faaliyet göstermesine karşın yasal statüsünü şirket olarak oluşturduğu için, faaliyette bulunduğu alanlarla ilgili olarak yurtdışından aldığı fonlara ilişkin olarak ilgili birimlere bildirimde bulunma yükümlülüğü içine girmemekte, bu durum ise dernek veya vakıf gibi faaliyette bulunan Anadolu Kültür A.Ş.’nin faaliyetlerinin, ilgili takip ve denetim mekanizmalarından geçmemesine yol açmaktadır. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, ekonomik amaçlı değil sosyal amaçlı faaliyet gösterdiği tespit edildiğinden, şirketin feshine karar verilmesi gerekmektedir.”
Bakanlık müfettişlerince hazırlanan raporlar dava dosyasına girdi. Bu raporlara göre, Anadolu Kültür A.Ş.’ye, 2011-2019 yılları arasında yurtiçi ve yurtdışından 23 milyon 90 bin 179 lira fon/bağış/hibe olarak para transferi gerçekleştirildi ve şirket söz konusu parayı ‘gelir’ olarak kaydetti. Yine dava dosyasında Anadolu Kültür A.Ş.’ye gönderilen paralarla ilgili ayrıntılar da yer aldı. Buna göre, Anadolu Kültür A.Ş. hesaplarına, yurtdışındaki kuruluşlardan 8 milyon 799 bin 545 TL swift işlemi gerçekleştirildi.
Anadolu Kültür A.Ş.’nin 2011-2019 yılları arasında finansal tablolarında ve muhasebe kayıtlarında yer alan gelirlerinin yüzde 71 ile yüzde 95’inin yurtiçi ve yurtdışından yapılan para transferlerinden kaynaklandığı belirtildi. Şirketin ticari olarak değerlendirilebilecek faaliyetlerden elde ettiği gelirin, toplam gelirine oranı ise yüzde 4 ile yüzde 29 aralığında. Şirket sadece 2014 ve 2015 yıllarında kâr etti. Buna karşın, fonlarla gerçekleştirilen bağış ve burslar haricinde toplam 158 bin 519 TL bağış ve burs amaçlı para transferi gerçekleştirildi. Bu da Anadolu Kültür A.Ş.’nin dernek veya vakıf gibi faaliyette bulunduğu, diğer bir ifade ile ekonomik amaçlı değil, sosyal amaçlı faaliyet yürüttüğünü ortaya koydu.
Osman Kavala’nın yöneticisi olduğu Anadolu Kültür A.Ş. ile yine Kavala’nın ortağı olduğu Çatı Pazarlama A.Ş. arasındaki mal ve hizmet satış işlemlerinde de uyumsuzluk tespit edildi. Anadolu Kültür A.Ş.’nin 2015’te Çatı A.Ş.’ye 5.9 milyon TL mal ve hizmet satışının olduğu, ancak söz konusu şirketlerin gelir tablolarına bu işlemlerin yansıtılmadığı belirlendi. Öte yandan Plato Danışmanlık Ticaret Anonim Şirketi tarafından da Anadolu Kültür A.Ş.’ye toplamda 4 milyon 63 bin 456 TL gönderildiği ortaya çıkarıldı.
Kavala’nın para transferleri için kullandığı dolambaçlı yöntemler, akıllara ‘Havala’ sistemini getirdi. ‘Havala’, suç örgütleri ile terör örgütlerinin finans sağlamak için başvurduğu yeraltı bankacılık sistemi olarak biliniyor. Sisteme göre, para trafiği küresel finans sistemi dışında ‘güvenilir aracılar’ üzerinden sağlanıyor.