
Kendilerini ‘köpek annesi’ olarak tanımlayan bir grup köpek sahibi, köpeklerin çocuklardan daha sadık olduklarını ve anne olmak istemediklerini söylüyor. Uzmanlar, evcil hayvanlarla kurulan bağın insan ilişkilerinin yerine geçmemesi gerektiğini söyleyerek "Hayvanların bir çocuk olmadığı kabul edilmeli" diye konuştu.
Kendilerini ‘köpek ya da pati annesi’ olarak tanımlayan bir grup köpek sahibi yaptıkları paylaşımlarla köpeklerin çocuklardan daha sadık olduklarını ve anne olmak istemediklerini Kendilerini “köpek ya da pati annesi” olarak tanımlayan bir grup köpek sahibi yaptıkları paylaşımlarla köpeklerin çocuklardan daha sadık olduklarını ve anne olmak istemediklerini söyleyerek propaganda yapıyor. Köpeklerini oynaması için çocuk parklarına götürenler, ultrason üzerine köpek fotoğrafı koyanlar, köpeğini tatile götürenler ve alışverişe çıkaranlar bunları sosyal medya hesaplarında paylaşarak çocukları köpeklerle eşit tutuyor. Yeni Şafak’a konuşan Uzman Klinik Psikolog Şeyma Karaali Ardahan, “Son yıllarda, “çocuk yerine hayvan sahiplenme” söylemi yaygınlaşmış ve bazı bireyler için çocuk sahibi olmak gereksiz bir yük gibi sunulmuştur. Ancak, bu tür söylemler bireylerin travma temelli kaçınmalarını besleyebilir ve sağlıklı seçimler yapmalarını engelleyebilir.” ifadelerini kullandı.
BAĞLANMA TRAVMALARI OLABİLİR
Evcil hayvan sahiplenmenin, bir çok kişiye büyük bir duygusal destek sağlayacağı gibi psikolojik açıdan faydalı olabileceğini ifade eden Ardahan, “Ancak, bazı bireyler için bu bağ, insan ilişkilerinden kaçış mekanizmasına dönüşebilir ve annelikle karıştırılabilir. Özellikle ebeveynlerine yönelik bağlanma travmaları olan kişiler, hayvanları koşulsuz sevgi sunan bir “çocuk” gibi görebilir ve insan ilişkilerinden uzaklaşabilir. Özellikle geçmişte ihmal veya duygusal yoksunluk yaşamış bireyler, hayvanlarıyla aşırı duygusal bağ kurarak, insanlarla ilişkilerini sınırlayabilirler. Hayvanın bir çocuk gibi görülmesi, bireyin bağlanma problemlerini çözmek yerine, onları maskelenmesine neden olabilir” şeklinde konuştu.
HAYVANLARIN ÇOCUK OLMADIĞI KABUL EDİLMELİ
Son yıllarda, “çocuk yerine hayvan sahiplenme” söylemi yaygınlaştığını ve bazı bireyler için çocuk sahibi olmanın gereksiz bir yük gibi sunulduğunu aktaran Ardahan, “Ancak, bu tür söylemler bireylerin travma temelli kaçınmalarını besleyebilir ve sağlıklı seçimler yapmalarını engelleyebilir. Evcil hayvanlarla kurulan bağ, insan ilişkilerinin yerine geçmemeli, insan hayatında destekleyici ve kıymetli bir unsur olmalıdır. İnsanlarla bağ kurmak ; bir çok farklı sebepten dolayı zor olabilsede kendini keşfetme yolculuğunda psikolojik sağlığın temel taşlarından biridir. Sağlıklı bir denge için hayvanların bir çocuk olmadığı kabul edilmeli, bireyin bağlanma geçmişi sorgulanmalı ve “çocuk yerine evcil hayvalar sahiplenilmeli “ gibi toplumsal söylemler yerine bireysel istekler ve ihtiyaçlar ön planda tutulmalıdır” diye konuştu.
İNSANI SEVMEYEN BAŞKA BİR CANLIYI SEVEMEZ
“Çocuğum olacağına kedim-köpeğim olsun” gibi söylemlerin bireyin ilişkide bağ kurma biçimi, kişilik yapısı, psikolojik dünyası, değer yargıları ve yaşam şekli hakkında önemli ipuçları verdiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Zehra Binici Tekin, “Derin ve sağlıklı bağlar kuramayan, çocukluk yıllarında gerekli sevgiyi görmeyen, koşulsuz sevme ve sevilme arayışında olan, sevgiyle yeterince beslenemeyen, güvenli bağlanma ve güvenli ayrılma süreçlerini tamamlayamayan, ebeveyni ile ilişkilerini sağlıklı yapılandırmayan bireyler hayvan sevgisini bir tür telafi mekanizmasına dönüştürebiliyorlar.Çocuk sevgisi, insan sevgisi esastır. İnsanı sevmeyen başka bir canlıyı da sevemez, bununla beraber hayvanları sevmek; onlara şefkat, merhamet, vicdan ve adalet ölçülerine göre davranmak insan olmanın gereğidir.
TOPLUMA VE AİLEYE ZARAR VERİYOR
Hayvan sevgisini abartıp insan sevgisinin önüne koyan, kedi köpek sevgisini çocuk sevgisine tercih ettiğini dile getirenlerin farkında olmadan yaptığı insana, topluma ve aileye zarar verdiğini söyleyen Tekin şöyle konuştu: “Bazı aşırı yaklaşımlar ve aşırılık içeren söylemler insanları bencil veya nankör ilan ederek, hayvan sevgisini bir üstünlük aracı haline getirmeye çalışıyorlar. Ayrıca hayvanlara gösterilen merhameti insana gösterilen merhametten daha üstün tutmaya çalışarak toplum üzerinde baskın olmaya çalışıyorlar. Hayvan sevgisinin idealize edilmesinin, insan ilişkilerini ve sosyal bağları zayıflatacak noktaya getirilmesinin sağlıksız olduğunu hatırlatmak isterim. Bu durum bireysel bir tercih meselesi olmaktan çıkıp psikolojik ve toplumsal dengeleri bozabilir, toplumsal ayrışmaya ve insan ilişkilerinin zayıflamasına sebep olabilir. Hayvan sevgisi bizi insan sevgisinden uzaklaştırmamalı, aksine her canlıya merhametle yaklaşabilmenin bir basamağını oluşturmalıdır. Bugün hayvan sevgisini insan sevgisinin önüne koyma çabası yarın insan sevgisini tamamen değersizleştirebilir.” dedi.
Aileyi zayıflatma aracına dönüşüyor
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Şevki Işıklı, “Evcil hayvanların hem ömürleri kısa hem de sahipleri tarafından mecbur kaldıklarında kolayca terk edilebilirler. Her iki durumda da bir hayvanı terk etmenin vicdani bedeli, insan yavrusunu terk etmekle kıyaslanamaz bile. Bir çocuk, ebediyen annesinin çocuğudur. Ama evcil hayvanlar öyle değildir, kısmi zamanlı işçiler gibi, insan hayatında belli bir dönem yer alırlar, sonra da yok olurlar. Hayvanların bu tarz istimlakı ve istismarı, hayvanseverlerin hesabını vermedikleri bir ahlaki zaaftır. Çocuk yerine hayvan tercih edenlerin, bu üstünlük zaafı ve yanlış özgürlük arzusu yüzünden hayvandan yana olup olmadıklarını sorgulamaları gerekir. Bu tür duygularla insanı hayvandan üstün görme, artık bir ayrımcılık türü olarak tüm dünyada yargılanmaktadır. Hayvanlar aşırılıkçı hesaplar tarafından manipüle ediliyor hatta kötüye kullanılıyor. Aile gibi geleneksel kurumları zayıflatmak için bir araca dönüştürülüyor. İnsan – hayvan çatışmasında taraf, koşulsuzca insandan yana olmalıdır. Toplumdan koptuğunuzda, aile kurmakta zorlandığınızda ya da çeşitli nedenlerle aile ve çocuk istemediğinizde, yalnızlığınızı gidermek için en optimal seçenek, hayvan sahiplenmek gibi görünebilir. Ancak böylesi durumlarda hayvana acıdığınız, ona merhamet ettiğiniz için onu sahiplenmezsiniz. Kişisel çıkar gözettiğiniz için böyle yaptığınızı bilmelisiniz.
Fenomene göre çocuk ve köpek aynı
Köpek sahibi olan bir sosyal medya fenomeni hiç çocuk sahibi olmak istemediğini söyleyerek yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Çocuk sahibi olmakla köpek sahibi olmak arasında bir fark var mı bence yok. Bir hayvan sahiplendiğinizde onu besliyor uyutuyor ve bakımını sağlıyor ve sevgiyle büyütüyoruz. Hastalandığı zaman iyileşene kadar başında bekliyoruz. Bize buna bakacağınıza çocuk yapın diyenler oluyor. Bazen köpekler çocuklardan daha sadık ve daha sevgi dolu olabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
Köpek saldırısına 'Kardeş kavgası' dedi
Evde besledikleri köpek tarafından çocuğunun yüzü ısırılan bir anne ise olayın bir kardeş kavgası olduğunu savunarak, “Bir sabah diş fırçası için kavga ettiler ve köpeğimiz istemeden onu yaraladı. Eğitmen bize göz hizasında olduğu için onu tehdit olarak algıladığını ve bu bir kavga olduğu için yüzden ısırdığını amacı saldırmak olsaydı bacağından ısıracağını söylediğini belirterek. Bu bir kardeş kavgası köpeğimizi göndermeyeceğiz.” dedi.