
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’nin yedi bölgesinde, yirmi şehirde gerçekleştirilen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin en etkileyici duraklarından biri olan Diyarbakır, dokuz gün boyunca kültür, sanat ve tarih dolu etkinliklerle kültür ve sanatın merkezi olacak.

Mezopotamya’nın kalbinde yer alan Diyarbakır, surları, Ulu Camii’si, Hevsel Bahçeleri ve kadim çarşılarıyla bu yıl dördüncü kez Türkiye Kültür Yolu Festivali’ne ev sahipliği yaparak köklü mirasını çağdaş sanatla buluşturuyor.

Diyarbakır Kültür Yolu Festivali’nin açılışı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın katılımıyla Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde gerçekleştirilen törenle başladı.
Törene Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehmet Mehdi Eker,Türkiye Kültür Yolu Festivali Direktörü Selim Terzi, il protokolü ve çok sayıda sanatsever katıldı.

Diyarbakır: Medeniyetlerin izinde kültürün kalbinde
Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı törende yaptığı konuşmada;

Tarihe ışık tutan dokunuşlar: Diyarbakır’da restorasyon atağı
Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı törende yaptığı konuşmada projelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu;

Kültür Yolu Festivali: Geçmişle geleceği buluşturan büyük bir hareket

Mezepotamya’nın kalbi Diyarbakır 9 gün boyunca sanatla aydınlanacak
Açılış töreninin ardından Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, beraberindeki heyetle birlikte ilk olarak Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etti. Müze gezisi sırasında, heyete kentin binlerce yıllık tarihini yansıtan eserler ve arkeolojik buluntular hakkında bilgi verildi.

Ziyaretin ardından, tarihi Saint George Kilisesi’nde açılan sergiler gezildi. Kilisenin etkileyici atmosferinde, modern sanatın iki büyük ustasını Diyarbakır’da sanatseverlerle buluşturan ‘Pablo Picasso: Yaratılış Her Şeydir’ ve ‘Auguste Rodin: Belle Époque ve Bohemya’ sergileri ilgiyle incelendi. Son olarak, ‘Tematik Sergileme Arkeoloji 2’ alanında yer alan ‘Şehzadeler, Sultanlar ve Oyuncaklar Sergisi’ gezildi; Osmanlı dönemine ait el yapımı oyuncaklar, minyatür figürler ve kültürel mirası yansıtan eserler büyük beğeni topladı.
Ziyaretlerin devamında Dağkapı 1 ve 2 Nolu Burç’ta yer alan “Ben Yıkılmayacağım” sergisi de incelendi. Tarihi surların gölgesinde düzenlenen bu özel sergi, kentin geçmişten günümüze uzanan direniş ruhunu ve yeniden doğuş hikâyesini yansıtan etkileyici eserleriyle dikkat çekti. Surların arasında yankılanan güçlü görsel anlatımlar, Diyarbakır’ın köklü geçmişine ve kültürel mirasına ayna tuttu.

Geçmişten günümüze uzanan sanat yolculuğu
Günün son duraklarında ziyaretler, Ulu Camii Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi’nde açılan “Selam Ayetleri Sergisi” ile devam etti. Sergide, hat sanatının en güzel örnekleri yer alırken; özenle yazılmış ayetler, altın süslemeleri ve zarif detaylarıyla ziyaretçilerin ilgisini çekti. Ardından Cahit Sıtkı Tarancı Evi Kültür Müzesi ziyaret edilerek, “Yaşayan Miras: Diyarbakır’dan Yükselen Işıltılar”, “Dijital Hareketli Minyatür Uygulaması”, “Türkiye’nin Minyatürleri” ve “Türkiye’nin Ustaları” belgeseli incelendi. Geleneksel el sanatlarının çağdaş dokunuşlarla buluştuğu eserler, geçmişle bugünü harmanlayan bir sanat yolculuğu sundu. Günün son durağı olan Paşa Hamamı’nda açılan “Hamid Aytaç’ın İzinde, İcazetnameler Sergisi” ise, tarihi yapının taş kemerleri arasında hat sanatının zarafetini ve geçmişten bugüne uzanan güçlü mirasını yansıttı.

Mezopotamya ışığında sanatla dokuz gün
Diyarbakır Kültür Yolu Festivali, 11 – 19 Ekim tarihleri arasında konserlerden sergilere, söyleşilerden çocuk etkinliklerine kadar yüzlerce etkinliğe ev sahipliği yapacak.

