Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklama yaptı.İslam İşbirliği Teşkilatının Kudüs için İstanbul'da acil toplanacağını açıklayan Kalın'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Kudüs konusu ile ilgili Amerikan yönetiminin tanıması yönünde hazırladığı haberler birkaç gündür gündemimizi teşkil ediyor. Bizim de temaslarımızın neticesinde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağı haberlerini almış bulunmaktayız.
Sayın Cumhurbaşkanı ilk tepkimizi verdi. Kendisi bundan önce Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas başta olmak üzere Arap dünyasından birçok liderle, İslam dünyasından hükümet ve devlet başkanlarıyla da görüşmeler gerçekleştirdi. Bu sabah itibarıyla Malezya, Tunus, İran, Katar, Suudi Arabistan, Pakistan, Endonezya devlet ve hükümet başkanlarıyla telefon görüşmeleri yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak ilan edilmesi BM kararına aykırı vahim bir hata olacaktır. BM kararlarının hiçbirisinde Kudüs'ün işgal ya da ilhak edilmesi ne kabul edilmiş ne tanınmıştır. İsrail 1980'de ilhak kararı almış, BMGK 478 sayılı karar ile işgalci güç İsrail'in tüm faaliyetlerini ilan etmiştir. 1980'de alınan karardan beri bizim açımızdan da bir değişiklik söz konusu değildir. Politikaları tanımadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu kararda İsrail nezdindeki diplomatik misyonların Kudüs'te bulunamayacağına dair bir madde de vardır.
Milletimiz 400 yıl hizmet ettiği Kudüs'e karşı tarihi bir sorumluluk hissetmektedir. Toplumlar Filistin ve Kudüs konusunda birlik içindedirler. Kudüs bizim onurumuzdur, bizim kırmızı çizgimizdir. Konu sadece Müslümanlarla sınırlı değildir, 3 semavi dinin mensuplarının paylaştığı bir şehir olarak son derece önemli bir şehirdi. İslam İşbirliği Teşkilatı da değişikliğe dönük her türlü girişimi tanımayacağını ifade etmiştir.
Kudüs'ün statüsüne ve bölge barışına ilişkin hassasiyet arz eden bu gelişmeler karşısında İslam ülkeleri arasında ortak hareket etmeye ve koordinasyon sağlamaya dönük olarak Sayın Cumhurbaşkanımız, İslam İşbirliği Teşkilatını olağanüstü zirveye davet etmektedir. Önümüzdeki hafta, 13 Aralık Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Liderler Zirvesi, İstanbul'da Sayın Cumhurbaşkanlığımızın ev sahipliğinde toplanacaktır.
Sayın Trump'ın 24 Kasım'daki telefon görüşmesinde Sayın Cumhurbaşkanımıza söylediği 'Bundan sonra PYD'ye silah yardımı yapılmayacak' sözünün maalesef Amerikan yönetimi tarafından, başka birimler tarafından başka yönlere çekildiğini, tevil edilmeye başlandığını, sahada da bu yardımların devam ettiğini görüyoruz. Bu bizim için ne izah edilebilir ne de kabul edilebilir bir durum.
Mahkemede özellikle dünden beri Rıza Sarraf'ın yaptığı açıklamalar ortadadır. Hapishaneden çıkmak için ne tür bir anlaşma yaptığı, ne tür yalanlar söylemeye hazır olduğu da kendisi tarafından ifade edilmiştir. Bütün bunlar yaşanırken hala bu davanın salt bir ambargoyla ilgili hukuki, teknik bir dava olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunun üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımıza, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türkiye Cumhuriyeti'nin üst düzey yetkililerine dönük bir siyasi algı operasyonu yapılmaya çalışılmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Filistin konusunda, diğer bütün konularda olduğu gibi hakikatleri söylemeye bugüne kadar nasıl devam ettiyse bundan sonra da devam edecektir. İsrailliler bundan ister rahatsız olsunlar ister mutlu olsunlar, bu bizi ilgilendirmez. Cumhurbaşkanımıza yönelik bu ifadeleri kullanmalarının sebebi de bu gerçekleri onlara hatırlatmalarıdır.
İsrailli yetkililer hakikatleri ifade ettiği için Sayın Cumhurbaşkanımıza saldırmak yerine, kendilerinin yaptığı vahim hataları, işgal politikalarını, Filistinlilerin topraklarını çalma politikalarını, her gün Filistinlileri kendi topraklarında parya konumuna indirme gayretlerini sona erdirmenin yoluna baksınlar.