Erdoğan ve Merkel, Huber Köşkü'ndeki ikili görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dost ve müttefik Almanya'nın Şansölyesi Merkel'i ve heyetini İstanbul'da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
"Bir kez de sizin huzurunuzda Sayın Merkel'e 'Hoş geldiniz.' diyorum. Değerli dostum Sayın Merkel'le göreve başladığı 2005 yılından bu yana karşılıklı saygıya dayalı yakın bir diyalog tesis ettik." diyen Erdoğan, 16 senedir gerçekleştirdikleri görüşmelerde Merkel'in her zaman sağduyulu ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergilediğini, görev süresi boyunca Avrupa Birliğinin içinden geçtiği krizlerde liderliğinin belirleyici olduğunu ifade etti.
İkili ilişkilerde zaman zaman sıkıntılı dönemler yaşansa da bunları aşmayı ve iş birliğini çok daha ileriye taşımayı daima başardıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sayın Merkel'le yakın diyaloğumuz yalnızca ikili konularda değil, bölgesel meselelere çözümler geliştirilmesine de ciddi katkılar sağladı. Suriye kaynaklı düzensiz göç krizinin engellenmesinden Suriye'nin kuzeyine insani yardımların ulaştırılmasına kadar pek çok hususta Sayın Merkel inisiyatif almaktan ve sorumluluk üstlenmekten asla çekinmedi. Sayın Şansölye'ye özellikle Suriye krizinin çözümüne yönelik gösterdiği samimi çabalar için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel ortak basın toplantısında konuştu.
Erdoğan, Merkel ile bugünkü görüşmelerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Nitekim Sayın Merkel'le bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimiz başta olmak üzere gündemimizdeki meseleleri ayrıntılı şekilde ele aldık. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geliştirilmesine verdiğimiz önemi teyit ettik. Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi, 18 Mart Mutabakatı'nın yenilenmesi başta olmak üzere kritik meselelerdeki beklentilerimizi değerli dostumla bir kez daha paylaştım. Doğu Akdeniz, Afganistan, Libya ve Suriye'deki gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduk. İkili ticaret hacmimizin en kısa sürede 50 milyar dolar seviyesine ulaşmasını hedefliyoruz. Almanya'daki Türk toplumu, ilişkilerimizin en önemli sosyal yönünü oluşturuyor. Ortak zenginliğimizi teşkil ediyor."
Bu yıl Türkiye ile Almanya arasında 1961 senesinde imzalanan iş gücü anlaşmasının 60. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, Almanya'nın kalkınmasına, çok kültürlü ve müreffeh bir ülke haline gelmesine önemli katkılar yapan Türk toplumunun emeklerini bir kez daha takdir ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkel'in görev süresi boyunca Türk toplumuyla geliştirdiği yakın temastan mutluluk duyduklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Irkçılık, İslam ve yabancı düşmanlığı ile ayrımcılık ne yazık ki Avrupa'daki Türk toplumunun başlıca sorunları olmaya devam ediyor. Saldırı, hakaret, düşmanca ve ayrımcı muamelelerde bulunan tüm faillere karşı etkin tedbirler alınması büyük önem taşıyor. Kültürel ırkçılığın toplumsal köklerinin kurutulması, Türklerin kendilerini Avrupa'da tam anlamıyla evlerinde hissetmelerine yardımcı olacaktır. Şansölye Merkel, bu sorunların çözümü konusunda daima samimi çaba göstermiştir. Halefinin de aynı gayret içerisinde olacağına yürekten inanıyorum. Sayın Şansölye'nin bundan sonra da Türk-Alman dostluğuna önemli katkılar sağlayacağına eminim."
Merkel, görüşmelerde Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri de ele aldıklarını belirterek "Yasa dışı göç konusu çok önemli. Türkiye'ye AB'nin bu konuda vereceği desteğin devam edeceğini de ifade ettim. Suriyeli mülteci ve göçmenler konusunda Türkiye çok önemli çalışmalara imza attı. Aynı zamanda insan kaçakçılarına karşı mücadele konusunda iş birliğimiz sürüyor." dedi.
AB ile Türkiye arasındaki göç mutabakatına ilişkin bir soru üzerine Merkel, "Mülteci anlaşması, AB ile Türkiye arasında bir anlaşma. Almanya aslında bir himayeci olarak burada çalışıyordu. İnsan kaçakçılığını engellemek istiyoruz. AB'nin bu konuda Türkiye'yi desteklemesi bir gereklilik, bir şart." diye konuştu.
Kendisinin 16, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise 19 yıldır iktidarda olması nedeniyle iki liderin uzun süre birlikte görev yaptığı hatırlatılıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı nasıl bir siyasetçi olarak tanımladığı sorulan Merkel, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'la birlikte ikili iş birliğine önem atfettiklerini söyledi.
Türkiye'de çok şeyin geliştiğini, ekonomik sorunlara rağmen standartların yükseldiğini dile getiren Merkel, "Türkiye, NATO'nun bir müttefiki olarak bizim için önemli bir partner. İstanbul'un iki kıta arasında nasıl bir köprü oluşturduğunu kendi gözlerimizle görebiliyoruz." ifadelerini kullandı.
Görev süresinde insan hakları ve bireysel özgürlükler konusunda bazı eleştirilerde bulunduğunu da belirten Merkel, şunları kaydetti:
"Tabii ki çözüm aradık. Farklı bakış açılarımız olabilir. Jeostratejik açıdan birbirimize bağlıyız, bağımlıyız. Taliban konusunda, mülteciler konusunda, Afrika konusunda da detaylı bir şekilde görüştük. Her zaman ortak çıkarlarımız var. Bunu sonraki federal hükümet de bu şekilde görecektir. İki ülke arasındaki ilişkileri tüm geniş kapsamıyla, olumlu ve sıkıntılı yönleriyle birlikte bir sonraki hükümet de aynı şekilde görecektir. Barışımız ve güvenimiz birbirine bağlı."
Türkiye'deki tutuklu Alman vatandaşlarının durumuna ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, her ülkede yargının bağımsız olduğunu söyledi.
Yargının bağımsızlığını savunduklarının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'de de yargı bağımsızdır. Yargının vereceği veya verdiği karara benim bir Cumhurbaşkanı olarak müdahale etmem söz konusu değil. Yeter ki yargının adil olduğuna hep birlikte inanmış olalım." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteci anlaşmaları konusundaki soru üzerine şunları aktardı:
"Mülteciler konusunda malumunuz Türkiye bu işin adeta misafirhanesi durumunda. Malum 5 milyon Suriye'den var, Irak'tan var, Afganistan'dan 300 bin var. Bütün bunlara ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz. Ve bu insanları tabii bizim ötelememiz Yunanistan'ın yaptığı gibi, mümkün değil, yapamayız. Şu anda biz bunlara aynı şekilde ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz ve bu ev sahipliğimiz devam edecektir. Çünkü göçleri bugüne kadar uyguladığımız gibi aynen kabulleniyoruz. Bir taraftan biliyorsunuz briket evler yaparak o briket evlerde de onlara çadırlarda falan değil, o briket evlerde onları ağırlamayı da ayrıca bir görev telakki ettik. Şu an itibarıyla 60 bini aşkın briket evi bitirdik, hedefimiz bunu 100 binin üzerine çıkarmak."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Şansölye ile çalışmak nasıldı?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"16 yıl kısa bir süreç değil. Benim de 19 yılım var. Bu süreç içerisinde birçok dünya lideriyle bir arada çalıştık, görüştük. Tabii Sayın Şansölye özellikle Almanya'nın idaresinde, yönetiminde gerçekten başarılı bir sürece imza attı. Belki koalisyon hükümetleri olmamış olsaydı Almanya, Türkiye ilişkileri çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi, fakat koalisyon hükümetleri de tabii çalışmayı her zaman zorlaştırıyor. Geçmişte bizdeki koalisyon hükümetleri de çok çok başarısız olmuştur, hiçbir netice alamamıştır. Başkanlık sistemine geçmemizle birlikte biz bu koalisyonlardan kurtulduk ve yoğun bir çalışmanın içerisine girdik. Temennimiz odur ki yeni yönetimle bu başarılı süreci aynen devam ettiririz. Zira Almanya'da ciddi manada bir Türk potansiyeli var ve bu insanlar da orada sağlıklı bir yaşamın sürecini inşallah görmek, yaşamak istiyorlar. Onlar orada mutlu oldukça Türkiye-Almanya arasındaki bu mutluluğu yaşamak istiyoruz. Hedef de 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşalım istiyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısını "Değerli Şansölye'nin inşallah bundan sonra değerli fikirlerinden, düşüncelerinden, uluslararası toplantılarda da istifade etme arzusuyla tekrar şahsım, milletim adına bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum." sözleriyle tamamladı.