İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Adnan Oktar ve örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda, ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Terör bağlantıları deşifre olan Adnan Oktar örgütünün, FETÖ ve İsrail ile ilişkilerindeki finans yapılanması da gün yüzüne çıktı. Örgütün gelirini ajanlık faaliyetinden sağladığı belirlendi. Oktar ve örgütü İsrail’e yaptıkları ajanlık karşılığında, İsrailli bürokratlar ve din adamlarından para alıyordu. Örgütün paravan şirketler üzerinden yaptığı vurgun da ortaya çıktı.
Örgüt tarafından kurulan paravan şirketlerin güvenirliğinin sağlanması ve özellikle yabancı piyasada şöhret kazanması için FETÖ ve İsrail lobisinin destek verdiği belirlendi. Şirketler, yabancı ve yerli piyasada güven kazandıktan sonra hayali ihracat ile vurgun yaptı. Yabancı firmalar oluşan güven sayesinde verdikleri siparişin ödemesini önceden yapıyordu. Paravan şirketler ise parayı alır almaz, şirketi başkasına devredip vurgunu gerçekleştiriyordu. Örgütte bu faaliyetleri Oktar’ın erkek yardımcıları yapıyordu. Örgütün, tanınmış firmaları taklit ederek vurgun yaptığı da belirlendi. Emniyet kaynaklarına göre, Adnan Oktar örgütü her ay en az 1 milyon dolarlık vurgun yapıyordu. Bu paralar sayesinde lüks yaşadılar ve gençleri kandırdılar.
Örgütte görevli erkeklerin, kurulan paravan şirketleri yönetmek ve örgüte yeni kadın eleman kazandırmakla görevli oldukları belirlendi. Örgüt üyelerinin, ekranlarda gözükmek, ailelerinin mal varlığını örgüte kazandırmak ve örgüte ait şirketlerin uluslararası ilişkilerini yönetmekle sorumlu oldukları da belirtildi.
Kadınlar ve erkekler örgütte yükselmeleri için Oktar'ın isteği üzerine cinsel ilişkiye zorlandığı ve bu ilişkiler sonucunda kadın üyelere 'imambacı' ünvanı verildiği belirtildi. Taleplerden rahatsız olan ya da kabul etmeyenlerin ise şantaj ve tehditlere maruz kaldığı dile getirildi.
Polis ekipleri tarafından 2 yıl boyunca teknik ve fiziki takibe alınan örgütün gelirlerindeki usulsüzlükler, MASAK incelemesiyle netlik kazandı. MASAK'tan gelen raporda Adnan Oktar ve grubunun paravan şirketler üzerinden yurtdışından hayali ihracat yaptığının belirlendiği öğrenildi.
Adnan Oktar'ın sorgusu devam ederken, örgütün mağdur ettiği vatandaşlar dün Vatan Caddesi'ndeki emniyet müdürlüğü önünde toplandı. Mağdurlar, Oktar ve çevresindekilerin FETÖ'nün emniyet ve yargıda güçlü olduğu dönemlerde korunduğunu belirtti.
Grup adına açıklama yapan Ümit Kuruca, Oktar ve suç ortaklarının yakalanmasında en büyük emeğin Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a ait olduğunu ifade etti. Kuruca, şöyle devam etti: "Sadece dinimize de değil aynı zamanda hak ve güzel olan her şeye göz dikmiş tasması dışarıda olan sinsi bir oluşumdur. Küçük kız çocuklarıyla ilişkiye giren bu alçak yapı ülkemizle ilgili her türlü dezenformasyonun arkasındadır. Bu zalim örgüt ülkemizi her zaman arkadan vuran FETÖ'nün şubesi olarak faaliyet göstermektedir. 15 Temmuz'dan sonra milletimizin şahlanışıyla hem FETÖ hem de Oktar layığını buldu. Mağdur olan herkese çağrıda bulunuyorum; devletimize güvenin ve suç duyurusunda bulunun."
Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturmada müşteki sıfatıyla ifade veren Ö.M., FETÖ bağlantılarıyla ilgili bilgi verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Adnan Oktar ve grubuna yönelik, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma'' suçu dahil 31 sevk maddesinden başlatılan soruşturma sürüyor.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerin ifadelerinin alınması işlemi devam ediyor. Müşteki ve ihbarlarda yer alan beyanlarda dikkat çekici iddialar yer alıyor.
Müşteki Ö.M, Adnan Oktar'ı 2010 yılından önce FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında olumsuz konuşmalarının olduğu, akabinde adını daha sonra açıklayacağı bir savcının Oktar hakkında tarihi eser kaçakçılığı soruşturması başlattığını belirterek, Oktar'ı bu soruşturma üzerinden tehdit ederek üç gün boyunca Gülen'i öven yayınlar yapmasını emredip bunu Gülen'e izleteceğini söyleyerek istediğini yaptırdığını öne sürdü.
Bu olayın ardından Oktar'ın FETÖ güdümüne girdiğini ileri süren M.Ö, ''Bu olaydan sonra başta başkanlık sistemine karşıt olmak üzere birçok bakan, diyanet işleri başkanı ve örgütün istemediği önemli şahsiyetler hakkında olumsuz propaganda ve karalama kampanyası başlattık'' dedi.