Üniversite öğrencisi Şule Çet'in ölümüyle ilgili "cinayet", "nitelikli cinsel saldırı" ve "hürriyeti tahdit" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar yıla kadar hapis cezası istemiyle Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkındaki davanın ilk celsesi yapıldı.
Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde müştekilere söz verildi.
Kızının ilk yıl yurtta, sonraki yıllarda arkadaşlarıyla evde kaldığını aktaran İsmail Çet, sanıklardan şikayetçi olduğunu bildirdi.
Şule'nin ağabeyi Şenol Çet de "Şule ile aram gayet iyiydi. Tatil zamanlarında İstanbul'da yanımızda kalıyordu. Bir iki kere ben de harçlık gönderdim. Sanıklardan şikayetçiyim." diye konuştu.
Şule'nin diğer ağabeyleri Ercan Bıçak ve İbrahim Bıçak da kardeşlerinin boş zamanlarında harçlığını çıkarmak için çalıştığını, ona zaman zaman para verdiklerini ve sanıklardan şikayetçi olduklarını ifade etti.
Duruşmada daha sonra olayın meydana geldiği plazanın güvenlik görevlileri Akif Deniz ve Murat Abalı sırayla "tanık" olarak dinlendi.
Deniz, olay gecesi 00.30 sıralarında sanıklar ve Çet'in plazaya geldiğini, devriye atarken saat 03.50 civarında diğer görevli Murat Abalı'nın kendisini arayarak, "Abi bir kütleme oldu" dediğini anlattı.
Etrafa baktıklarını, güvenlik kameralarını takip ettiklerini ifade eden Deniz, ekranda Akand'ı asansör civarında diz çökmüş, elleri saçlarının arasında gördüğünü kaydetti.
Akand'ın "Çıktı gitti, görmedin mi?" dediğini, onlara gürültü duyduklarından bahsettiklerini anlatan Deniz, daha sonra diğer güvenlik görevlisi Abalı'dan, sanıkların kızın düştüğünü söylediklerini öğrendiğini ve polisi aradıklarını aktardı.
Diğer tanık Abalı da duyduğu şiddetli gürültüyü devriye atan mesai arkadaşına ilettiğini belirterek, kameralardan sanıkları asansör önünde gördüklerini, Akand'ın telaşlı, Aksu'nun ise sakin olduğunu kaydetti.
Akand'ın arkadaşına sürekli kızın nerede olduğunu sorduğunu bildiren Abalı, dışarıda sanıklardan Aksu'nun, Akand'a kızın düştüğünü söylediğini duyduğu bildirdi.
Çet'in ev arkadaşı Lilia Trohin ise Şule'yi yaklaşık üç aydır tanıdığını, ev tuttuklarını, kısa zaman da ev arkadaşlığı yaptıklarını anlattı.
Olay günü Çet'in, "Çağatay Bey mesaj yazıp duruyor. Ne yapayım? Gideyim mi? Alacaklarım var. Bir de iş görüşmesi yapacağım." dediğini, sanık Aksu'nun "içki içince kendisine asıldığından bahsettiğini" ifade eden Trohin, kendisinin de "Sen bilirsin. O zaman kısa süre otur, seni arayayım. Bağlantımızı kesmeyelim." dediğini aktardı.
Olay gecesi sanıklardan Berk Akand'ın telefon açtığı ve mesaj yolladığı Pınar Turgutlu, Akand ile üniversitede tanıştıklarını, ancak olaydan 10 gün öncesine kadar görüşmediklerini ifade etti. Akand'ın, geceleyin kendisini plazaya davet ettiğini, yanında arkadaşları olduğunu söylediğini anlatan Turgutlu, ancak ertesi gün işi olduğu gerekçesiyle bunu reddettiğini kaydetti.
Tarafların avukatları Turgutlu'ya, "Çok kötü şeyler oldu" şeklindeki mesajın 02.39'da geldiğini, buna karşın arama kayıtlarına göre bu saatten sonra Akand ile telefon görüşmeleri bulunduğuna dikkati çekti. Akand'ın avukatları, müvekkillerinin söz konusu mesajı sabah saatlerinde yolladığını söylediğini belirtti.
Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, kayıtlara göre Turgutlu ve Akand'ın 21 dakika görüştükten sonra 02.37'de telefon görüşmesini kestiklerini, sonra 02.39'da Akand'ın "Çok kötü şeyler oluyor" diye mesaj attığını kaydederek, "Devamında da mesajlaşma var. Tanık, 'Ben gece uyudum ve sabah gördüm' diyor. Oysa uyanıktı." dedi.
Turgutlu ise mesajı sabah gördüğüne ilişkin beyanını tekrarladı.
Çet ailesinin avukatı Yıldırım, dosya kapsamına göre, gece 01.50 ile 02.30 arasında bütün sanıkların internet girişlerinin kesildiğini, bu sıralarda Şule'ye tecavüz edildiğini kaydederek, Şule Çet'in ne zaman ve neden öldüğünü anlamaya çalıştıklarını ifade etti.
Berk Akand'ın avukatlarından Hüseyin Ayan, müvekkilinin bir taraftan bazlama yapıp sattığını, bir yandan da mali müşavirlik sınavına hazırlandığını belirterek, "Müvekkilim cezaevine girdi, işletmesi kapatıldı, araçlarının üzerinde haciz var. Eksik soruşturmalar, yanlış değerlendirilen deliller ve sosyal medya baskısıyla hazırlanan iddianame nedeniyle müvekkilim mağdur durumda. Müvekkilim en başından beri 'Ben bu odaya hiç girmedim' diyor. Bu odaya girmeden, varsa tecavüz ve aşağıya atma durumu, müvekkilimin bunları yapması söz konusu değil." diye konuştu.
Akand'ın diğer avukatı İskender Fatih Balkış da olayın tek tanığı olan müvekkilinin sonradan sanık haline getirildiğini öne sürdü ve "Benim müvekkilim için adalet zulmün temeli haline gelmiştir." dedi.
Müvekkilinin kovuşturma ve soruşturma aşamasında tüm samimiyetiyle doğruları anlattığını ve soruşturmanın bu aşamaya gelmesini sağladığını ifade eden Balkış, şunları söyledi:
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı da sanık beyanlarını kabul etmediklerini, şikayetlerinin devam ettiğini söyledi.
Avukatların ardından söz verilen duruşma savcısı, Çet'in vücudunda çok sayıda yara ve sıyrık izi bulunduğunun bildirildiğini, bunların tamamının düşme sonucu olup olamayacağı, düşmeden önce mağdurun herhangi bir darba maruz kalıp kalmadığına dair rapor alınmasını talep etti.
Savcı, sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi.
Müzakereden sonra ara karar açıklayan mahkeme heyeti, düşmeden önce mağdurun herhangi bir darba maruz kalıp kalmadığına ilişkin rapor alınmasına hükmetti.
Sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme heyeti, davayı 15 Mayıs'a bıraktı.