Kurtulmuş, 24 Kasım Öğretmen Günü kutlama programı kapsamında, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve 81 ilden gelen öğretmenleri Meclis'te ağırladı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu'ndaki programda yaptığı konuşmada, eşi Sevgi Kurtulmuş ve milletvekilleriyle, öğretmenleri milli iradenin merkezi olan TBMM’de ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Kurtulmuş, henüz 21 yaşındayken ve öğretmenliğine başlayalı sayılı günler olmuşken Bismil'de şehit edilen Neşe Alten’i, gencecik yaşında hayattan koparılan, Batman Kozluk’ta şehit edilen öğretmen Aybüke Yalçın’ı ve onların şahsında bütün şehit öğretmenleri rahmet ve şükranla yad ettiğini belirtti.
Şehit Aybüke öğretmenin, söylediği Magosa türküsünde geçen "Beni öldürende yoktur din iman" sözünü herkese miras gibi bıraktığını ifade eden Kurtulmuş, "Terör örgütlerinin hem ülkemizi hem bölgemizi cehenneme çeviren maşaların bu ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğini bir kere daha hatırlatmak istiyorum." diye konuştu.
Kurtulmuş, öğretmenliği bir meslek olarak tanımlamak gerekirse Goethe'nin dediği gibi öğretmenliğin bir peygamberlik mesleği olduğunu ifade ederek, "Hazreti Peygamber 'Ben size öğretmen olarak gönderildim' diyor. Bu anlamda belki de mesleklerin en kutsalı ve sadece geçim temin etmek için ya da bir maişet olarak görülecek bir alan değil, gerçekten ülkenin geleceğine ilişkin tohumların atıldığı en temel görevlerden biri, en önemli toplumsal direklerden biri olarak öğretmenlik mesleğini görmemiz gerekir." diye konuştu.
Türkiye'yi bütün dünya milletleri nezdinde “sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye” haline getirme mücadelesinin en temel ayaklarından birinin eğitim olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Öğretmenler, ‘eğitimin yüzyılı’ olarak gördüğümüz Cumhuriyet'imizin ikinci asrını inşa edecek en değerli sermayemizdir, en değerli varlıklarımızdır. Bu çerçevede öğretmenler, Türkiye'nin geleceğini oluşturacak gençler için toprağa tohum eken ve ektiği filizleri de nasıl yetiştiğini görerek mutlu ve memnun olan insanlardır. Ben de birçok seyahate gittiğimde Türkiye'nin dört bir tarafında çok farklı yerlere gelmiş olan öğrencilerimizle karşılaştığımız zaman sanki dünyalar bizim oluyor. O evlatlarımızın artık Türkiye'de önemli işler yaptığını görmek de bizlere büyük bir mutluluk veriyor." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Cumhuriyet tarihinin en önemli mütefekkirlerinden ve özellikle eğitim alanındaki görüşleriyle herkese ışık veren, yön gösteren Nurettin Topçu'nun, öğretmenleri, "Genç ruhları işleyen, mahir ustalar olarak" tanımladığını dile getirerek, öğretmenlik mesleğinin öneminin altını çizdi.
Öğretmenin, “insan yapan insandır” şeklinde de ifade edilebileceğini söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Öğretmenler, aslında toplumun ender rol modelleri olarak var olan kişilerdir. Hepimiz hayatımıza baktığımız zaman başta ilkokul öğretmenlerimiz ve ondan sonraki süreçlerde karşılaştığımız nice güzel öğretmenlerimizin bizlerin hayat tarzı oluşturmak bakımından güzel rol modeller oluşturduğunu, hala onlardan ahirete göçenleri rahmetle, şükranla, minnetle andığımızı, hatta hayır dualarımızın içerisinde öğretmenlerimize, geçmiş aile büyüklerimizden ayırt etmeden dua ettiğimizi hepimiz biliyoruz. Önemli bir rol model olarak öğretmenlerimizin toplumda çok ayrıcalıklı bir yeri olduğunu ifade etmek isterim."
Kurtulmuş, öğretmenin sadece eğitim alanındaki gelişmesi ile değil öğrencilere küçük yaşlardan itibaren verdiği bilgi, beceri ve dünya görüşü, ahlakla, faziletle toplumun geleceğini inşa edecek kişileri yetiştirmesi bakımından da toplumun ana damarlarından biri, sağlıklı bir toplumun ana direklerinden en başlıcası olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, Türkiye’nin, eğitim teknolojilerinin ve eğitimin yaygınlaştırılması, okullaşma oranlarının yükselmesi bakımından önemli bir noktaya geldiğini vurguladı.
Dünyada en büyük adaletsizliklerin, farklılıkların ve ayrımcılıkların olduğu alanlardan birinin eğitim alanı olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Dünyada 50 milyona yakın çocuk işçi, okullarda olması gereken yaşlarda üretimin ağır koşulları içerisinde fabrikalarda ya da tarlalarda çalıştırılmaktadır. Aynı şekilde bugün dünyada yine on milyonlarla sayıları ifade edilen mülteci çocukları maalesef okullarında olması gereken yaşlarında yoksunluk ve her türlü zorluklar içerisinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Aynı şekilde savaş ve çatışma bölgelerinde yine sayıları on milyonlarla ifade edilen gencecik çocukların ellerine ölüm makineleri verilerek paralı asker gibi, lejyoner gibi savaş alanlarına sürüldükleri de bilinen bir gerçektir.
Bu çerçevede dünyanın bazı ülkelerinde eğitim en yüksek standartlarda, en yüksek teknolojilerle sürdürülürken diğer tarafta dünyada yüz milyonlarca çocuğun elinde bırakın bilgisayar olmasını, bırakın okullarında akıllı tahtalar olmasını yazı yazabilecekleri iyi kötü bir kara tahtanın dahi olmadığı çocuklar vardır. Ellerine aldıkları birtakım bez parçalarının üzerini defter olarak kullanan yine milyonlarca çocuğun olduğunu biliyoruz. Böylesine büyük bir haksızlığın yaşandığı başka bir dönem olduğunu zannetmiyorum. Ayıca bir de buna savaşların, çatışmaların, işgallerin vermiş olduğu olağan dışı şartları da eklerseniz dünyadaki manzara fevkalade iç karartıcıdır."
Öğretmenler Günü'nde özel bir tebriği ve özel bir Öğretmen Günü kutlamasını da Filistinli öğretmenler için yapmak gerektiğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Dün itibarıyla Filistin Eğitim Bakanlığının verilerine göre sadece Gazze'de 3 bin 270 okul çağındaki çocuğun öldürüldüğü kayıt altına alınmıştır. Eğitimden, okullaşmadan ve eğitim teknolojilerinden bahsediyoruz. Okul çağında okullarında olması gereken çocukların başlarına evleri ve okulları yıkılmış ve sadece 47 gün içerisinde 3 bin 270 eğitim çağındaki Gazzeli çocuk hayattan koparılmıştır. Bunların 5 bin 311'inin de yaralı olduğunu, ne yazık ki yaralıların önemli bir kısmının da Gazze'den çıkarılamadığı için belki de bu yaraların ağır yaralar haline döndüğünü biliyoruz.
Aynı şekilde Batı Şeria’da da okul çağındaki 25 çocuk öldürülmüştür. Yine 250’ye yakın Gazzeli çocuk yaralanmıştır, bu ufacık çocukların 67 tanesi de korkak İsrail polisleri tarafından tutuklanmıştır. Bu rakamları ben de dün gördüm ve tüylerim diken diken oldu. Koca koca laflarla insanlıktan bahsedenler, uluslararası camiada birtakım afra tafrayla dolaşanlar şu rakamları önlerine alsınlar da insanlığın nasıl katledildiği bir kere daha görsünler.”
Gazze’de öldürülen öğretmenlere de dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Gazze'de bu katliamlar sırasında 190 öğretmen kardeşimiz şehit edilmiştir. Öğretmenlerden 487'si yaralanmış, 40 öğretmen de Batı Şeria'da tutuklanmıştır. Bu 47 günlük süre içerisinde Gazze'de 269 okula saldırıda bulunulmuş, bu okullardan yüzde 85'i tamamen yıkılmış, bir kısmı da kullanılamaz hale getirilmiştir. Yine aynı şekilde bu süreçte, Batı Şeria'da 33 okul tahrip edilmiş, saldırılmıştır. 1750 Filistinli öğretmen de binaları yıkıldığı halde ya başka yerlere öğrencilerini davet ederek eğitimlerine bombaların altında devam ediyorlar ya da bir şekilde imkanlar kurarak özel yerlerde öğrencilerini bir araya getirmeye gayret ediyorlar. Eğitimin dünya standartlarında ne kadar ileriye gittiğinden bahsettiğimiz bu dönemde, inanın ki bu tablo fevkalade acı, üzüntü verici ve insanlık duygularının öldürüldüğünü gösteren çok elim bir tablodur."
Kurtulmuş, eğitimin sadece gençlere, çocuklara birtakım maddi bilgileri öğretmekten ibaret olmadığını, eğitimin aslında toplumu inşa eden süreçler bütünü olduğunu bildirdi.
Eğitimin, okumak, bilmek ve anlamak gibi üç temel ayaktan oluşan bir süreç olduğunu anlatan Kurtulmuş, hayat boyu süren eğitimin temel amacının kainat kitabını en güzel şekilde okumak olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, okumanın bir başka adımın ise "bilmek" olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"İnsan sadece okuyarak bilmez. Bilmek için de başka yeteneklerin kazanılması, başka çabaların ortaya konulması şarttır. Öncelikle insanın nesneleri bilmesi, dünyayı bilmesi, evreni bilmesi, kendini bilmesi ve Yaradan'ını bilmesi, bilmek eyleminin en temel unsurlarıdır. Yunus diyor ya, 'İlim ilim bilmektir. İIim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, bu nice okumaktır…' Bugün dünyada çok sayıda, diploması olan, birçok diplomalı cahilin olduğunu da günlük hayatımızda defalarca görüyoruz. Dolayısıyla okumanın, bilmenin ötesinde insanın kendisini, evreni, nesneleri ve yaratıcıyı bilmesi de bu anlamda eğitimin en temel unsurlarından biridir. İstediğiniz kadar dünyanın en büyük okullarından, en önemli okullarından insanları mezun edin. Ellerine en büyük diplomaları verin, en büyük imkanları önlerine sürün. Kendini bilmeyen insandan daha tehlikeli birisi dünyada yoktur. Kendini bilmekse bu eğitim çabalarımızın temel unsurlarından biri olarak mutlaka görülmek mecburiyetindedir."
Eğitim sürecinin üçüncü ve en temel ayağının ise "anlamak" olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Okumak, bilmek ve anlamak ekseninde eğitim sistemimizi yeniden değerlendirmek, yeniden gözden geçirmek ve sadece kuru bilgi sahibi değil aynı zamanda ilim ve irfan sahibi nesilleri de yetiştirmek boynumuzun borcudur." diye konuştu.
Filistin'de bugün itibarıyla şehit olanların sayısının 16-17 binlerde olduğunu aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Soru şu. Bu ölüm makinalarını yapan insanların hepsi, bu ölüm makinalarını kullanan insanların hepsi, dünyanın en iyi okullarında okudular, en iyi diplomalarını aldılar, en iyi eğitimlerini aldılar. Eğer bir eğitim sistemi insaf nedir öğretmiyorsa, insanlık nedir öğretmiyorsa, vicdan nedir öğretmiyorsa, yardımlaşma nedir öğretmiyorsa, dayanışma nedir öğretmiyorsa, başkalarına karşı iyilik yapmak nedir öğretmiyorsa, toplumsal birliği, beraberliği öğretmiyorsa ben ne yapayım böyle eğitim sistemini? ‘İşte diplomalı cahiller’ diyorum ama sözümü bir adım daha ileriye götürüyorum. Bugün dünyada çok nitelikli diploma sahibi zalimlerin de olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla sadece eğitim, sadece diploma sahibi olmak, sadece belli okulları bitirmiş olmak bir manayı ifade etmiyor, insanlık mektebinden mezun olmayı başaramayan, hangi mektepten mezun olursa olsun insanlık tarihinde bir hiç mesabesindedir. Bunun için eğitim sistemimizin bir paradigma içerisinde; özgün, milli, insani bir paradigma içerisinde hareket etmesi şarttır.”
Kabulde konuşan Milli Eğitim Bakanı Tekin de nesiller, milletler inşa eden ana meslek grubunun öğretmenlik olduğunu ifade ederek, Öğretmenler Günü'nü kutladı.
Üniversitede akademisyenlik yaparken aynı duyguları yaşadığını belirten Tekin, şöyle konuştu:
"Sabah evden çıkarken hiçbir öğretmenimiz 'işe gidiyoruz' demez, hepimiz 'okula gidiyoruz' deriz. Bu aslında öğretmenliğin bir meslek olmadığını, öğretmenliğin toplum inşası sürecinde rol alan ve bizim hayatımızın tamamını kuşatan yaşam tarzı olduğunu gösteriyor. Bizler 24 Kasım'ı Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz ama aslında her gün öğretmenlerimizin günü. Bu vesileyle başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün öğretmenlerimizi, şehit öğretmenlerimizi, aramızdan ayrılan öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın Öğretmenler Günü'nü kutluyorum."
Eğitim hedeflerinin gerçekleşmesinde en kritik işi yapanların öğretmenler olduğunu vurgulayan Tekin, "Öğretmenlerimiz, işi eğitim olan bir meslek grubunu oluşturmaktan öte, bir toplumun her bir ferdi ile birlikte tüm milletin kalbine, zihnine, geleceğine dokunan, sorumluluğu büyük kahramanlarımızdır." dedi.
Bakan Tekin, 20 milyon öğrencisi, 1 milyonun üzerinde öğretmeni bulunan bir aile olduklarını vurgulayarak, "Millet olarak bu ailenin arzu ettiğimiz, hedeflediğimiz bir nesli inşa etmesi için üzerimize düşenleri yapmakla mükellefiz." diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığının 20 yılda fiziki altyapı ve insan kaynağı açısından önemli bir noktaya geldiğini aktaran Tekin, dünya ortalamaları ve gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında altyapı itibarıyla Türkiye'nin iyi bir noktada olduğunu belirtti.
Ülkelerin demokratikleşme göstergeleri sıralanırken bütçe büyüklüklerine ve en büyük payın hangi kuruma aktarıldığına bakıldığını anlatan Tekin, "Bütçede MEB'in ve eğitim harcamalarının birinci sırada yer alması Türkiye'nin demokratikleşme süreci açısından da önemli bir gösterge." ifadelerini kullandı.
Programın ardından Kurtulmuş, TBMM Şeref Merdivenlerinde Tekin ve öğretmenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.