TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Özbekistan ve Kazakistan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Kazakistan Meclisi Başkanı Yerlan Koşanov ve Kazakistan Senatosu Başkanı Maulen Aşimbayev ile verimli görüşmeler yaptığını aktaran Kurtulmuş, görüşmelerde iki ülke arasındaki işbirliğinin, Türk Devletleri Teşkilatı faaliyetlerinin ele alındığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev arasında dostane ilişkilerin bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, Tokayev'in kendisini kabul ettiğini dile getirerek, görüşmede Hazar kıyısındaki bir tersanenin Türk savunma sanayi şirketiyle müştereken yapılması konusunun görüşüldüğünü bildirdi. Kurtulmuş, "YTB ve Yunus Emre Enstitüsünün çalışmaları hakkında da fevkalade olumlu bir görüşme gerçekleştirdik. Konuyla ilgili taleplerimizi kendilerine ilettik." dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, ilişkilerin artırılması ve ortak projelerin sonuçlandırılmasıyla Türk dünyasının ciddi bir gelişmeye ve kalkınma potansiyeline ulaşacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
Görüşmelerde, dünyada yeni, adil ve kalıcı barışı hedefleyen bir sistemin kurulması zorunluluğu üzerinde mutabakata varıldığını vurgulayan Kurtulmuş, 8 milyar insanın birbirinden üstün olmadığını söyledi.
Kurtulmuş, insanlar arasında hiyerarşi oluşturan hiçbir yapının dünyada barışı tesis edemeyeceğinin altını çizerek, şunları ifade etti:
Bir gazetecinin Türkçe ile ilgili sorusu üzerine Kurtulmuş, görüşmelerde kardeşlik duygularını hissettiğini aktardı.
Bazı ülkelerin Filistin'i tanıma kararı aldığının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, diğer ülkelerin Devlet Başkanları ve Meclis Başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde Gazze'deki saldırıları dile getirdiğini söyledi.
İnsanlık dışı saldırıların, katliamların durdurulmasıyla ilgili Türkiye'nin tezlerini uluslararası alana taşıdıklarını ifade eden Kurtulmuş, G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları Toplantısı, Avrupa Parlamentoları Başkanları Toplantısı, İslam İşbirliği Parlamento Başkanları Toplantısı, Asya Parlamenter Asamblesi, MIKTA Toplantısı gibi birçok ülkenin iştirak ettiği zeminlerde de bu konuyu gündeme getirdiklerini vurguladı.
Kurtulmuş, "7 Ekim'den sonra yaptığımız uluslararası görüşmelerde özellikle Batı ülkelerinin yöneticilerinin bir kısmının İsrail'den çok fazla Netanyahu yanlısı olduğunu görmek bizi hayretler içerisinde bırakıyordu. Şimdi dünyada neredeyse hiçbir devletin Netanyahu'yu destekleyecek bir pozisyonunun kalmadığını çeşitli platformlarda görüyoruz1 değerlendirmesinde bulundu.
ABD başta olmak üzere bazı devletlerin İsrail'e desteklerinin katliamların sürdürülmesine imkan tanıdığının altını çizen Kurtulmuş, bunun savunulabilir bir durum olmadığını ifade etti.
"Netanyahu çetesinin vahşeti karşısında artık bir insanlık cephesi kurulmuştur." diyen kurtulmuş, vicdan sahibi insanların ve halkların yaşananların karşısında olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanında açtığı "soykırım" davasına Türkiye'nin müdahil olacağını hatırlatan Kurtulmuş, "İrlanda, İspanya, Norveç Filistin devletini tanıdılar. Bu ülkelerin sayısı hızla artacak ve birçok ülke Filistin devletini tanıyacak. Çünkü demokrasiyle yönetilen ülkelerde halkın gücünün üstünde hiçbir şey olamaz. İsrail devletinin Netanyahu ve çetesi yüzünden hiçbir saygınlığı kalmamıştır. Birleşmiş Milletler kararlarının belirttiği gibi başkenti Kudüs olan özgür ve eşit yurttaşlığa dayalı bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır, duyduklarımız onun ayak sesleridir" şeklinde konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail'in bugüne kadar "dokunulamaz" olmanın verdiği rahatlıkla uluslararası sistemin kurallarını yok saydığını vurguladı.
Filistin'deki işgalcilerin bulundukları yerlerden sökülüp atılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, hem Filistin hem de İsrail için yeni bir dönemin başladığını belirtti.
Türkiye'de yeni anayasa yapma iradesinin olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, tüm partilerin seçim beyannamelerinde ya da siyasi söylemlerinde anayasa talebinin bulunduğunu, bunun 1982 Anayasası'nın kalıntılarından kurtulmanın ve darbeci zihniyetin atılması için büyük bir fırsat olduğunu belirtti.
Cumhuriyetin ikinci asrında bir hedef konulduğunu, Türkiye'nin daha güçlü ve sözü daha tesirli ülke olabilmesi için yeni bir dönemin başladığını ifade eden Kurtulmuş, bu konuda hükümete ve TBMM'ye önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, darbenin kodlarının dışına çıkarak sivil, özgürlükçü, kapsayıcı ve daha demokratik bir anayasayı yapmanın en başta gelen sorumluluk ve zorunluluk olduğunu vurgulayarak, "İki nedenle bu Meclis'in anayasa yapması çok kıymetli. Birincisi, Cumhuriyetimizin ikinci asrının başına denk gelmesi. İkincisi de yüzde 95'lik bir oranla en yüksek temsil kabiliyetine sahip olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Halkın iradesinin yüzde 95'inin TBMM'de temsil edildiğine işaret eden Kurtulmuş, Meclis'te 6 siyasi partinin grubunun bulunduğunu, 14 siyasi partinin temsil edildiğini hatırlattı.
Anayasa konusunda şeffaf ve açık bir süreci yönettiklerini dile getiren Kurtulmuş, süreçten memnun olduğunu bildirdi.
İyi niyetle yol alınarak sonuca ulaşılabileceğinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
Siyasi partilere yaptığı ziyaretlerin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, bugüne kadarki temaslarında esasa ve anayasanın içeriğine ilişkin görüşmesinin olmadığını bildirdi.
Doğru yöntem ve doğru zeminin önemli olduğunu, doğru zeminin de TBMM olduğunu, bunun "Anayasa sadece Meclis'te konuşulacak" anlamına gelmediğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
Kurtulmuş, fikirlerin birbirine zıt olabileceğini, farklılıkları yakınlaştıracak mekanizmaları kurmanın da önemli olduğunu belirtti.
Kamuda tasarruf tedbirlerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, göreve başladığı günden itibaren tasarruf tedbirlerini hayata geçirdiğini söyledi.
TBMM'nin tasarruf tedbirlerini güçlü şekilde uygulamasının tüm kamu kuruluşlarına örnek olacağını ifade eden Kurtulmuş, bir yıllık görev süresi içerisinde önemli tasarruf tedbirlerini hayata geçirdiklerini bildirdi.
Meclis Başkanı Kurtulmuş, "Görevde olduğumuz 10 aylık süre içerisinde harcama bütçesinin üçte biri kadar tasarruf ettik ve bu tasarrufları daha da artırarak devam edeceğiz. Bir yanlış algıyı da özellikle düzeltmem gerekir, Türkiye'de siyaseti bulandırmak isteyenler ilk olarak Meclis'in ve milletvekillerinin itibarına kılçık atıyorlar. Buna da hassaten dikkat etmek lazım. Meclis'in itibarıyla bu şekilde oynanması doğru değil ve demokrasimiz için de zedeleyici bir tavırdır" ifadelerini kullandı.