Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye lehine olan her olayda sesini yükseltti. Mega projelerin önüne taş koymaya çalışan TTB, muhalefet partisi gibi davrandı. Koronavirüs salgınında özveriyle çalışan sağlık çalışanlarıyla ilgili sosyal medya üzerinden provokatif açıklamalarda bulundu. Sağlık camiasından TTB’nin bu talihsiz tutumuna “Kovid-19’a karşı verilen mücadele, asla spekülasyon üretilecek, siyasete malzeme edilecek bir konu olmamalıdır” tepkisi geldi.
Şehir hastanelerin yapılacağı yıllarda TTB muhalefet ile birlikte projenin önüne taş koymaya çalıştı. TTB yönetimi yüz binlerce insanın modern sağlık hizmeti aldığı şehir hastaneleri ile Türkiye sağlık sisteminin sonu olarak yorumladı. Yine şehir hastanelerindeki yatak sayısından rahatsız olan TTB’nin bahanesi temizlik, bakım onarım giderleri oldu.
TTB, Sağlık Bakanlığı’nın 2000 yılların başlarında Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında uygulamaya koyduğu aile hekimliği sistemine de karşı çıkmıştı. Dönemin TTB Merkez Konseyi Başkanı Füsun Sayek, aile hekimliği sistemiyle pratisyen hekimliğin geriye döndürülmeye çalışıldığını ileri sürerek, buna izin vermeyeceklerini ve ayağa kalkacaklarını ifade etmişti. TTB, Avrupa’da birçok ülkede uygulanan ve Kovid-19 sürecinde filyasyon ekibinde yer alan aile hekimliğinin önemini yeni yeni kavradı.
TTB, sağlık çalışanlarını tıp bayramlarında sürekli greve çağırmasıyla da tepkileri üzerine çekmişti. TTB üyeleri tıp bayramlarında hastane önlerinde protesto yaparken, birçok sağlık çalışanı görevinin başında kalıp mesafeli kalıyordu.
TTB, Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında tam günün de karşısında durdu. Muayenehanesi olup da vatandaştan yüksek miktarda ücret alan doktorlara sesini çıkarmayan TTB, hekimlerin mesleklerini herhangi bir kuruma bağlı olmaksızın bağımsız, serbest icra etmelerinin haklarının elinden alındığını savundu.
Birlik açıklamaları ile de sağlık alanının dışına taştı. Açıklamalarıyla terör örgütlerine destek olan TTB, eli kanlı PYD/YGP’nin eş başkanına demokrasi ödülü verecek kadar ileri gitti. İşte TTB’nin skandal eylemlerinden bazıları şöyle:
-Terör örgütü PYD/YPG’nin sözde üst düzey yöneticileri arasındaki Asya Abdullah’a 2015 yılında “Barış, Dostluk ve Demokrasi” Ödülü verdi.
-Terör örgütü PKK’ya yardım yaptıkları gerekçesiyle görevden alınan HDP’li belediye başkanlarına arka çıktı.
-Abdullah Öcalan’ın sağlık kontrollerini yapmak üzere İmralı’ya gitmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu.
-TSK, Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru kurulmasını engellemek için harekât düzenlerken, sınır ötesinden şehit haberleri gelirken “Savaş, halk sağlığı sorunudur” açıklamasıyla operasyonlara karşı çıktı.
-Casusluk suçlamasıyla yargılanan ve bu yüzden firar eden Can Dündar’a destek ziyaretinde bulundu.
Türkiye Kamu-Sen, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Sağlık çalışanları koronavirüs salgınına karşı kahramanca bir mücadele vermektedirler. Sağlık ordumuz cephede göğüs göğüse çarpışıyor desek yanlış bir tabir olmaz. Nitekim Kovid-19’a yakalanan sağlık çalışanı sayısının ise 29 bin 865 olması nasıl bir mücadelenin ortaya konulduğunu anlatmaya yeterlidir. Sağlık çalışanları cesur, yürekli ve fedakar kahramanlardır. Böylesine fedakârca bir mücadele söz konusu iken cephenin şartlarını en iyi seviyede tutmak cephe gerisindeki herkesin görevidir” diye konuştu.