Soğuk Savaş dönemiydi. Önce, Afganistan’da süren 10 yıllık savaşta aldığı öldürücü darbe ile Sovyetler Birliği çöktü. Onlarca devlet bağımsızlığını kazandı. Ardından Yugoslavya çözüldü. Bu, Sovyetler çöküş depreminin Avrupa’nın göbeğindeki önemli artçı sarsıntılarından birisi idi.
Yugoslavya’nın dağılma süreci çok sancılı oldu, büyük travmalar geliştirdi, neticede yedi ayrı egemen bölgeye bölündü. Bu egemen bölgelerden biri de Sırbistan’ın şimdiye kadar tanımaktan imtina ettiği, bağımsızlık yolunda kanlı bir savaşın yaşandığı, NATO’nun da müdahalesi ile Sırbistan’ın geri adım attığı ve nihayetinde 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti. Kosova Cumhuriyeti’ni Rusya ve Çin de tanımamaktadır.
Bağımsızlık süreci sonrası AB, Sırbistan ve Kosova ilişkilerini normalleştirmek için uzun süren ve birçok turu içeren, yıllara sâri bir diploması süreci yürüttü.
Gelinen noktada tarafların sözlü olarak prensipte üzerinde anlaştıkları, maddelerine itiraz etmedikleri ama imzalamaktan imtina ettikleri bir anlaşma, Ohri Anlaşması masada duruyor. Özellikle siyasi maliyeti olacağı endişesi ile Sırbistan tarafının eli bir türlü dokümanı imzalamaya gitmiyor. Ama bir taraftan da Avrupa Birliği’nin kapılarını açacak anahtar bu imzaların altında saklı. Aynı durum Kosova için de geçerli. Anlaşma Priştine’ye hem uluslararası örgütlerde tanınma imkânı ve Avrupa Birliği’ne girme fırsatı verecek.
Ayrıca, anlaşma Sırbistan’ın Kosova’yı tanımasını içermiyor.
İki ülke arasındaki temel anlaşmazlık noktalarından birinin Kosova’nın kuzeyindeki Mitroviça bölgesinde çoğunluğu oluşturan Sırp etnik azınlığın yönetim bağlamında merkez ile yaşadıkları ve zaman zaman şiddete dönüşen tavırlarıdır.
Bu yönde son çatışmalar yerel seçimler sonucunda seçimleri kazanan Arnavut asıllı belediye başkanlarının görevlerine başlamak üzere belediye binalarına gelmesiyle yaşandı. Sırplar seçimleri boykot etmişlerdi ve dolayısıyla da Sırp yoğunluklu bölge belediye başkanlıkları, düşük katılımın yaşandığı seçimler ardından, Arnavut asıllı adaylara gitmişti.
Arnavut asıllı başkanların belediyelere gelmesi Sırp protestolarını tetikledi ve belediyeleri korumak isteyen, NATO’nun savaş sonrası Kosova’nın çeşitli bölgelerinde konuşlandırılmış olduğu Uluslararası Kosova Gücü (KFOR) askerleri ile çatışmaya girdiler. Onlarca NATO askeri ve protestocu çatışmalarda yaralandı.
Olaylarla ilgili dikkat çeken ortak bir bildiri ABD, Fransa, İtalya, Almanya ve Birleşik Krallık beşlisinden geldi ve Kosova Hükümeti’nin Kuzey Kosova’daki belediye binalarına zorla girme kararını kınadılar, ayrıca Sırbistan’ın “orduyu yüksek düzeyli savaş hazırlığı” durumuna geçirmesinden dolayı endişelerini bildirdiler.
NATO çatışmaları kınadı ve tarafları sağduyuya davet etti. Son olarak da ülkedeki askeri varlığını güçlendireceğini ve 700 ilave asker yollayacağını açıkladı. NATO’nun ilave asker takviyesi kapsamında, Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Türkiye de komando taburu gönderdi.
Türkiye’nin aslında Kosova’da NATO’nun KFOR gücü bünyesinde yaklaşık 24 yıldır bir askeri varlığı var ama bu seferki misyon farklı. Türk askeri ilk kez kuzey bölgesindeki gerginlik yaşanan bölgeye konuşlandırılacak.
Konu ile ilgili Yeni Şafak’a konuşan Kosovalı uzmanlar, Türkiye’nin bölgede dengeli politikaları ve her tarafın menfaat ve maslahatlarını koruma çabalarından dolayı bu talebin Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan doğrudan talebi ile gerçekleşmiş olabileceğine dikkat çekiyorlar.
Türkiye’nin, savaş sahasına gönderilmesine rağmen muharip asker göndermeyip denge unsuru olduğu, Afganistan’daki NATO misyonundan da hatırlanacağı üzere Türk askeri Kosova’ya da bu amaçla gidiyor ve bir denge unsuru olacaktır.
Ukrayna savaşının son hızıyla sürdüğü ve dünyanın adeta, nükleer dahil, bir barut fıçısı üzerinde oturduğu bir zamanda, geçmişte dünya savaşı tetiklemiş ve tetikleme potansiyeli bulunan, bu coğrafyayı çok yakından takip etmek gerekiyor.
Kosova’nın bağımsızlık ilanından bu tarafa Sırbistan ile Kosova arasında çeşitli düzeylerde müzakereler sürüyor. Sorunlar, yavaş da olsa, tek tek çözülüyor. Bu konuda en son görüşmeler, “Fransız-Alman önerisi” olarak başlayan, son aşamada Ohri Anlaşması olarak da nitelendirilen “Kosova ile Sırbistan arasında normalleşme yolu anlaşması” AB himayesinde yürütüldü ve son aşamasına getirildi. Taslak anlaşmanın şartlarına göre, her iki taraf da “birbirleriyle eşit hak temelinde normal, iyi komşuluk ilişkileri geliştirmeyi” kabul edecek ve “her iki taraf da pasaportlar, diplomalar, araç plakaları ve gümrük damgaları dahil olmak üzere birbirinin ilgili belgelerini ve ulusal sembollerini tanıyacaktır.” Taslak anlaşma, Sırbistan’ın Kosova’nın hiçbir uluslararası örgüte üyeliğine karşı çıkmayacağını da içeriyor. AB, anlaşmanın 2023’ün sonuna kadar imzalanabileceğini umuyor “Kosova ile Sırbistan arasında normalleşme yolu anlaşması” olarak bilinen nihai metin, Kosova Başbakanı Albin Kurti ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in 27 Şubat 2023’te Brüksel’de, AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak ile yaptıkları toplantıda prensipte kabul edildi. Kurti ve Vucic, 18 Mart’ta Kuzey Makedonya’nın Ohri kentinde tekrar bir araya geldi ve anlaşmanın uygulanması için bir yol haritasını sözlü olarak kabul ettiler. Ama özellikle Sırbistan tarafı için önemli bir faturası olacağı kaygısıyla imzalanmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim zaferi ile başlamak isterim. Sadece Türkiye’deki insanlar değil dünyada herkesçe Türkiye’nin durumu anlaşıldığı için insanlar Erdoğan’ı kutlamak için sıraya girdiler. 21. yüzyılın Türkiye yüzyılı olacağı anlaşıldı.
Türkiye büyük bir devlet ve NATO içerisinde büyük bir ağırlığı olan bir devlettir.
Türkiye ile ilgili girişim önce Sırbistan’dan geldi. Kosova’nın kuzeyinde son dönemde yaşanan sorunlar, gerginlik, NATO askerlerine saldırı sonrasında, girişim Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’den geldi. Vucic Erdoğan’ı aradı ve anlaşılan ondan araya girmesini istedi. Çok geçmeden Kosova Başbakanı Albin Kurti de Erdoğan’ı aradı ve meseleyi konuştu. Bu girişimlerden hemen sonra NATO tarafından Türkiye’ye Türk askerinin Kosova’nın kuzeyinde konuşlandırılması talebi geldi. Türkiye’nin Kosova’da savaşın bitmesinden bu tarafa yani 24 yıldır KFOR bünyesinde askeri varlığı var. Ama bu askerler Prizren bölgesinde görev yapıyorlar.
Savaştan sonra ilk defa Türk askerinden Kosova’nın kuzeyinde bulunması isteniyor. Türk askerinin o gergin bölgede konuşlanmasının neden istendiğini sorarsanız, bunun sebebi, bölgede rekabet içerisinde olan çoğu grupların Türkiye liderliğine olan güvenidir. Gerek Arnavutlar ve gerekse de Sırplar nezdinde bu güven çok büyük bir oranda. Erdoğan bir şey söylerse onu yerine getiren, açık sözlü ve burada tüm dengeleri, maslahatları gözeten biri olarak biliniyor.
Bu sebepledir ki, Türk askerinin o gergin bölgede bulunması isteniyor. Bölge gerçekten de çok hassas, özellikle de bu günlerde.
Başka bir sebep daha var: Avrupa siyasetinin zayıflığı. Avrupa siyaseti bölgede başarısız oldu ve bu bölgede sorunları çözecek güç ve kudretleri yok. Amerika ise daha çok Çin ve Ukrayna- Rusya savaşı ile meşgul. Bazı sorunlu bölgeler, mesela balkanları bazı müttefiklerine bırakmak istiyor.
Görünen ABD kendisinin bölgedeki en güçlü müttefikinin Türkiye olduğunu idrak etmiş durumda. Bir tür insicam görüyorum. Amerika, Türkiye’nin Avrupa’daki liderlik rolünü anlamış gözüküyor.
Türkiye kendisinin Avrupa’da liderlik rolünde olduğunu Ukrayna sorununda ispat etmiştir. Fransa’dan, Almanya’dan, Britanya’dan daha güçlüdür. Ukrayna savaşında çok önemli rol oynamış, oynamaktadır.
İstemeseler de yeni gerçeklikle burun burunadırlar: Türkiye güçlü, dengeleyici, bölgedeki tüm halklar ve devletlerin menfaat ve maslahatlarını gözeten bir devlet olmuştur.
Bütün bu sebeplerden dolayı Türkiye askerinin Kosova’nın kuzey bölgesinde olmasını istiyorlar.
Biz, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ile Türkiye’nin gelecekteki rolünün daha büyük olmasını bekliyoruz.
NATO 1998’de Sırbistan’ı vurmuştu. Sırbistan halkı NATO ve NATO üyelerini sevmez. Ama son dönemde Türkiye’nin Sırbistan’daki siyasi ve ekonomik rolü çok güçlendi. Türkiye’nin Sırbistan’da çok yatırımları var. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sırbistan Cumhurbaşkanı arasında doğrudan iletişim var.
Recep Tayyip Erdoğan Bosna’da da büyük rol oynadı. Sırplar ve Boşnaklar, Müslümanlar arasında arabuluculuk yaptı. Tüm NATO ülkeleri arasında yerel Sırplar içerisinde en fazla kabul gören ilke Türkiye’dir.
Aynı şekilde, sanıyorum bu Türk askerinin o bölgeye konuşlandırılması talebi Sırbistan Başkanı’ndan geliyor. Kapılı kapılar arkasında neler dönüyor bilinmez ama okumama göre, belki bunun ilerisinde bir şeyler de dönüyor.
Evet, Kosova’da Sırplarla Arnavutlar arasında çekişme var ama gözüken Sırbistan Başkanı Vucic’in Erdoğan’la ve Türkiye politikası üzerinden bir kısım müdahaleleri oldu ve kriz için uygun bir çözüm yolu buldular.
Kanımca Sırpların başlangıçta Türkiye’den fazla beklentileri yoktu çünkü Türkiye’nin Bosna, Kosova ya da Arnavutluk’ta Müslümanlar tarafında durduğunu biliyorlar. Ama son dönemlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan politikalarında çok dengeli ve doğru sözlü idi. Riya yapmadı, yalan söylemedi, bir şey söyleyecekse açıkça söyledi. Diğer taraftan da Sırplar ve diğer halkların bazı menfaatlerini de korumaya çalıştı. Bunu Sırplar, Sırbistan da anladı. Siyasilerin tavrı, radikallerin bile tavrı Türkiye’ye özellikle de Erdoğan’a karşı çok dengelidir.
Kanımca tüm taraflar arasında bir anlaşma oldu, Sırplar bile KFOR bünyesinde Türk askerleri görmek istediler.
Türkiye büyük bir devlet. Jeostratejik etkileri ve önemi dış politikada, ekonomide ve savunmada gitgide büyür.
Ayrıca, NATO içerisinde de büyük bir rolü vardır. Bu NATO içerisinde ve tüm dünyada bilenen bir husustur.
Bu meyanda, bizim Arnavut halkının, özellikle de Kosova Arnavutlarının Türkiye ile ilişkisi son Kosova savaşı ile sınırlı değildir. Bizim Türkiye ile irtibatımız 500 yıldan fazladır.
Aynı zamanda, şu an Türk askerinin bölgedeki rolü ve etkisi de büyük önemi haiz ve kabul görmektedir.
Kosova halkı Avrupa askerlerinden daha çok Türk askerlerinin yanında kendisini çok rahat hissetmektedir.
Avrupa’nın da bu bölgede önemli bir rolü vardır elbette ama Kosova halkına göre, biz 500 yıldan fazladır birlikte olmuş iki halk olduğu içim biz kendimizi Türk askeri himayesinde daha rahat hissederiz. Dolayısıyla Mitroviça’ya Türk askeri konuşlanması bizi rahat hissettirir.
Diğer taraftan, Kosova’nın kuzeydeki şehri Mitroviça halkının birçoğu Türk olmamasına rağmen Türkçe konuşmaktadır. Bu da ikinci bir sebep olabilir Türk askerinin konuşlanması için.