Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu temaslarının ardından Türkiye’ye dönmeden önce beraberindeki basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, sorularını yanıtladı.
Bir kere bu takvim şu anda işliyor. Bu takvim işlerken sınır boylarında bütün tedbirlerimizi almış bulunuyoruz. Bu tedbirlerin yanında son dönemde bölgede uçaklarımızı da uçurduk. Uçaklarımız da bölgede uçmak suretiyle zaten bu sürece devam etmekte olduğumuzun sinyallerini verdiler. Yani uçaklarımızın burada uçuşu herhalde boşuna değil. Bu basit bir seyrüsefer de değil.
Bununla birlikte, döndükten sonra da hemen ilgili arkadaşlarımızla bütün değerlendirmelerimizi yapmak suretiyle ne gibi adımlar atacağımızı daha önceki planlarımız çerçevesinde uygulamaya koyacağız. Çünkü Türkiye oyalanacak bir ülke değildir. Şu anda sürekli tacizler altında olan benim vatandaşlarımdır. Bunun yanında da tabi yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bu mültecilerle ilgili olarak dünyanın da Batı’nın da hala en ufak şekilde kılı kıpırdamıyor. Hepsi seyirci. Hepsinin bize söyledikleri şu “Bu işi nasıl başarıyorsunuz? Bu işi buralara nasıl getirdiniz? 4 milyon mülteciye nasıl ev sahipliği yapıyorsunuz?” Tamam da bu sözün hiçbirisi bizim karnımızı doyurmuyor ki? Bir defa bize verilen sözleri yerine getirmiyorsunuz. 2016 yılında verdikleri söz 6 milyar avro. “3’er milyar avro olarak iki taksitte vereceğiz” dediler. 3 milyar avroda kaldı. Hep söylüyoruz; bizim şu anda 40 milyar doların üzerinde yapmış olduğumuz harcama var. Artık bu adımların atılması gerekiyor. Döner dönmez de bu planlarımızı, değerlendirmelerimizi yapıp uygulamaya koyacağız.
Bu seneki resepsiyon çok kısa ve özet geçti. Zaten resepsiyon fotoğraf çekimlerinden önceydi. Hemen orada görüşmemizi yapıp fotoğraf çekimi esnasındaki görüşmeden sonra müsaade alıp ayrıldık.
Evet, Sayın Trump Houston’daki mitinge giderken uçakta telefonla da bir görüşme yaptık.
O kadar detaylara henüz gelebilmiş değiliz. Bu daha çok bizim Ticaret Bakanımız ile ABD’nin Ticaret Bakanı arasındaki görüşmelerle bu kadar detaylı belirlenir. Biz bir hedef koyarız. Burada da ticaret hacminde böyle bir hedef var. Önce 75 milyar dolardı. Daha sonra bu hedefi 100 milyar dolar olarak yükselttik. ABD Ticaret Bakanı Türkiye’ye gelmişti. Bu ziyarette kendisini ben de kabul ettim, görüşmelerimizi yaptık. Ticaret Bakanımız Ruhsar Hanım ile de yine aynı şekilde görüşmeleri oldu. Bütün mesele hangi kalemlerde ne gibi gelişmeler olacak? Mesela malum Türkiye’den ithal edilen demir çelikte gümrük vergisini düşürdüler. Diğer kalemler neler olabilir, bunların üzerine çalışmalar var.
F-35 konusunda iş tam manasıyla henüz çözüldü diyemeyiz. Ama ben kendilerine teklifimi yaptım. “S-400 yanında sizden de Patriot alabiliriz” dedim. Bunu bizzat Sayın Trump’a söyledim. Kendileri de “Bu eğer ciddiyse bunun üzerine çalışalım” dediler. Size ciddi bir teklif yapıyorum. Siz bunu Kongre’den geçirebiliyorsanız biz de onunla ilgili olarak çalışmalarımızı yaparız. S-400’leri nasıl aldıysak, bu konuda bize gelecek olan teklifin de gerçekten onu aratmaması lazım. Öyle bir teklif olması halinde biz bir alternatif savunma sistemini de Türkiye’ye kazandırmış oluruz.
Ben şimdi Netanyahu’yu muhatap alırsam bu bizi küçültmez mi? Netanyahu şu anda başının çaresine bakıyor. Durum zaten pek hayra alamet değil. Çok rahatsız oluyor. Çünkü bu harita onları çıldırtıyor. İşin gerçeği ABD’de Yahudi kuruluş temsilcileriyle bir görüşme yaptık. Orada kendilerine dedim ki “Siz işgalcisiniz. 1947-1948’de siz neredeydiniz?” Onlara haritayı gösterdik ve dedik ki “Bak siz buradaydınız, bundan sonra Filistin küçüldü, siz büyüdünüz. Ne ile? İşgal ile… 1967 buradaydınız. Şimdi ise İsrail 1947-1948’deki Filistin’in büyüklüğüne kavuştu. Filistin ise maalesef o zamanki İsrail’in durumuna düştü.” Ortada böyle bir tablo var.
Bunlar bir de yalanı çok seviyorlar. Yüzleri kızarmadan yalan söylüyorlar. Söyleyecekleri bir şey yok ki. Söylüyorsun, gerçeği ortaya koyuyorsun. Bir hanımefendiyi şehit ettiler. “Elinde savunma ile ilgili bir silahı, bıçağı yok ama bir hanım silahlarla şehit edildi” dedim. Ne dediler biliyor musunuz; “Öyle bir şey yok.” Hemen onun da resmini kendilerine gösterdim. “Sen görmüyorsan, ben ne yapayım?” dedim.
Burada bizim toplantıya gelenlerin bazısının yakasında bir yazı vardı. Çok ilginçti. “Siyonist değilim” yazıyordu. Altında da İsrail bayrağı ve üzerinde çarpı işareti vardı. Ne dedi biliyor musunuz; “Tanrı, İsrail devleti kurun diye bir emir vermedi.” Tabii İsrail, şiddet ve bunların karşısında olanlar da var. Sayıları az ama çok dik duruyorlar. Öyle bir yapıları da var.
Troller... Burada bir de FETÖ trolleri var. Biliyorsunuz onlar da kamyonet kiralamak suretiyle benim ismimi vererek benzer şeyler yapıyorlar. Sağ olsun reklamımızı yapıyorlar, teşekkür ediyoruz.
Bu sınır neresi? İsrail’in sınırları neresi? Onları gösterip soruna işaret ettik.