CHP’li eski cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin ‘şizofren’ olarak nitelediği kitle, koronavirüs günlerinde gerçekle yalan arasındaki çizgiyi kaybetti. Türkiye, bir yandan salgınla mücadelede ederken aynı zamanda yardım isteyen ülkelerin imdadına koşuyor ancak CHP’nin başını çektiği muhalefet, bir saat sonra çürütüleceğini bile bile yalan söylemekten kaçınmıyor. Çakma hastaneden ucuz ekmeğe, özel uçaklarla getirilen hastaları Bakan hemşehrisi yapmaktan limon kumpasına kadar pes dedirten yalanlardan sadece birkaçını hatırlatalım.
Muhalefetin son günlerdeki büyük yalanlar silsilesi CHP’li Adana Büyükşehir Belediyesi’nin icraatıyla başladı. Türkiye’de hastanelerin yetersiz olduğunu savunan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana’da dev bir hastaneyi hizmete soktuklarını açıkladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da büyük bir heyecana sevk eden icraatın görüntüleri ortaya çıktığında gerçek anlaşıldı. Sözde sahra hastanesinin bölmelere ayrılmış fuar alanından ibaret olduğu görüldü ama muhalif kitle oranın ‘modern bir tesis’ olduğunu savunmaya devam etti.
CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi, valilikten izinsiz para toplamaya kalktığında Adana’da Zeydan Karalar dikkat çeken bir çıkış yaptı. Bölmelere ayrılmış fuar alanıyla şehre dev bir hastane kazandıran Karalar, bir TV kanalının canlı yayınında “Bedava ekmek dağıtmamıza izin vermediler, biz de 5 kuruşa ekmek dağıtıyoruz” dedi. Şizofren kitleye gerekli malzemeyi verdikten sonra Karalar, söylediğinin yalan olduğunu kendisi de kabul etti. Ertesi gün aynı TV kanalına bağlanıp, “Valimiz arayıp ‘Başkanım ben sana bedava ekmek dağıtamazsın dedim mi?’ diye sordu, ‘Demediniz sayın valim’ dedim. Hatta valimiz Vefa Destek Gruplarıyla birlikte dağıtmayı önerdiler” itirafında bulundu. Fakat Karalar’ın bu itirafı şizofren kitlenin pek ilgisini çekmedi.
***
Salgın sürecinde gurbetçi vatandaşlar yalnız bırakılmadı. THY ardı ardına seferler düzenleyerek isteyeni bulunduğu ülkeden yurda getirdi. Hasta ve tedavisi yapılmamış Türk vatandaşları için ise Sağlık Bakanlığı özel jet gönderdi. Uçak ambulansla Türkiye’ye getirilenlerden biri, İsveç’te tedavi edilmeyerek evine gönderilen ve çaresiz durumu, kızının yaptığı yardım çağrısının ardından duyulan Kovid-19 hastası Emrullah Gülüşken’di. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İsveç’in Malmö kentinden Antalya’da getirilip tedavi altına alınan Gülüşken’in gerçekte hasta olmadığını ve olayın AK Parti tarafından tasarlandığını savundu. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz ise bu iftirayı başka bir boyuta taşıyarak Twitter’da şunu yazdı: “İsveç’ten Türk vatandaşımızı ambulans uçakla Türkiye’ye getirdik... Adam çifte vatandaş çıktı, Bakanın köylüsü çıktı, milyoner çıktı, parti üyesi çıktı. Kovid 19 hastası da çıkmadı kardiyoloji servisinde yatıyor.” Çok geçmeden Emrullah Gülüşken’in kızı Leyla Gülüşken, TV canlı yayınına bağlanıp iddiaları gözyaşlarıyla yalanladı: “Sağlık Bakanımız Konyalı, biz Batmanlıyız. Milyoner diye paylaşılan fotoğraftaki araba da babama ait değil.” Durmuş Yılmaz’ın iftiraları, görenlere “Bir dönem Merkez Bankası’nın başında yalancı bir TROL varmış” dedirtti.
Sözkonusu yalan bir skandala dönüştü. Gülüşken’in ambulans uçakla Türkiye’ye getirilmesi CHP’ye yakın TV kanalı TELE1’de ‘şov’ olarak sunuldu. Kanalda ‘İsveç muhabiri’ sıfatıyla ekrana çıkarılan Seda Şanlıer, Batman’ın Gercüş ilçesi nüfusuna kayıtlı olan ve bu şehirden İsveç’e göç eden Emrah Gülüşken’in Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Konya’dan köylüsü olduğu yalanını ısrarla tekrarladı. Şanlıer, Gülüşken’in Türkiye’ye getirilmesinin de şovdan ibaret olduğunu savundu. Şanlıer’in Türkiye’yi karalamadaki motivasyonunun kaynağı çok geçmeden anlaşıldı. Seda Şanlıer’in, yasadışı sol terör örgütü Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’nin liderlerinden Hamza Yalçın’ın eşi olduğu tespit edildi. Terörist Hamza Yalçın, THKP-C üçüncü yol davasında müebbet hapse mahkûm edilince 23 yıl önce İsveç’e kaçmıştı.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, sosyal medya hesabından bir video paylaşarak AK Parti’nin, CHP’li belediyeler aleyhine kurgu röportaj yaptırdığını öne sürdü. Röportajda Metin Dölek isimli şahıs, limon üreticisi olduğunu söyleyen birine telkinde bulunarak Ekrem İmamoğlu’nun üreticiden değil ‘stokçu yandaşlardan’ limon aldığını söylemesini istiyordu. Ancak görüntülerin AK Parti’yle ilgisinin olmadığı, aksine prodüksiyonun CHP imali olduğu ortaya çıktı. Görüntülerin çekimini yapan Metin Dölek’in 31 Mart yerel seçimlerinde Millet İttifakı ortaklarından Demokrat Parti’yle çalıştığı, ayrıca CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’le birçok fotoğrafı bulunduğu belirlendi.
CHP’li Barış Yarkadaş, Halk TV’de şizofrenlere malzeme vermek için matematik kurallarını altüst eden bir hesaplamaya girişti. “Şimdi Türkiye bu dediğime kilitlenecek” diyen Yarkadaş, Türkiye’de koronavirüs bulaşan kişi sayısının 40 milyon olduğunu söyledi. Enfekte sayısını bulmak için nasıl bir formül kullandığını sır gibi saklayan Yarkadaş, ortalama ölüm oranı (yüzde 2) göz önüne alındığında 40 milyon hastadan en az 800 bin kişinin ölmüş olması gerektiği gerçeğine hiç değinmedi. Yarkadaş’ın yalanına ilk tepki stüdyoda bulunan Prof. Dr. Serdar Savaş’tan geldi. Savaş, 40 milyon iddiasının gerçek olması halinde kaç kişinin öleceğini hesaplamaya çalıştı ama ilkokul seviyesinin üzerindeki matematik işlemlerinden ürken Yarkadaş, Prof. Savaş’ın hesap yapmasına izin vermedi.
***
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin fotoğrafının izinsiz çekilmesine ilişkin soruşturma kapsamında ifade verdi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hakkında ‘suçu ve suçluyu övme’ ile ‘özel hayatın gizliliğini ihlale azmettirme’ suçlarından soruşma yürütülen Kaftancıoğlu, adalet sarayına CHP milletvekilleri, il başkanlığından yöneticiler ve avukatlarıyla gelerek, Basın Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Ahmet Aslan’a ifade verdi. 1,5 saatlik sorgusunun ardından Kaftancıoğlu, ‘açıklama yapmayacağını’ belirterek adliyeden ayrıldı. Avukat Aysemin Gülmez ise koruma polislerinin verdiği tutanaklara ilişkin beyanlarda bulunduklarını söyledi. Öte yandan İletişim Başkanı Altun’un ikametgâh adresi ve fotoğrafının Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmasına ilişkin açılan soruşturmada gazetenin Yazı İşleri Müdürü İpek Özbey, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Olcay Büyüktaş, muhabir Hazal Ocak ve foto muhabiri Vedat Arık İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne giderek ifade verdi.