Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 10’uncu Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin-Güney Afrika (BRICS) Zirvesi kapsamındaki temaslarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çin, Rusya Güney Afrika ve Hindistan liderleriyle yaptığı görüşmeler hakkında bilgi veren Erdoğan, ülke liderleriyle milli ve yerli para konusunu konuştuklarını söyledi. Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Kuşak Yolu Projesi, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile de Suriye ve turizm konularında mutabakat sağladıklarını da dile getirdi.
Bahsettiğiniz tavır değişikliğini tespit, takdir edersiniz ki benim sorunum değil. Tavır değişikliği, benim değil, Trump’un sorunudur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her halukarda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok. Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış, ama pasaportuna el konulmuştu; biz de Ebru’ya, “Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma” demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik.
Ama onlara, “Bunun karşılığında biz de size Brunson’u vereceğiz” demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim Netenyahu’nun, “Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık” gibi bir açıklaması oldu. Ama tekrar söylüyorum: İddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır. ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim.
Biz Brunson’u hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız.
Neymiş, işte, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi vermesinin önü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bu günlere nerelerden geldi? O kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde vermeye devam ederiz. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini unutmamalı. (ABD Savunma Bakanı Mattis’in geri adı atması) Bunların hepsi psikolojik savaş. Bize düşen, doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.
Bunları da etraflıca konuştuk. Kendisinden bu konuda da gerekli müdahaleleri istedim. Temenni ederim ki o da bu konuda inşallah gereğini yapacaktır. Burada istihbarat birimlerimiz, dışişleri ve savunma bakanlıklarımız, çok daha sık bir araya gelerek süreci inşallah yönetecekler. Bizim de 7 Eylül’de ayrıca Rusya, Almanya, Rusya ve Türkiye olarak İstanbul’da bir zirvemiz olacak. Nitekim, Türkiye, Rusya ve İran olarak, üçlü zirveyi Soçi ve Ankara’nın ardından önümüzdeki süreçte Tahran’da gerçekleştireceğiz. Orada da zaten tüm bu konuları ele alma imkanımız olacak.
İstanbul’daki ayrı. İstanbul’daki dörtlü buluşmada, Irak da dahil bölgesel tüm konuları ele alacağız. Tahran farklı. Tahran, Soçi’de Türkiye, Rusya ve İran olarak başlattığımız üçlü zirvenin devamı.”
Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, “Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?” dedim. Aynısını Trump’a da söyledim yine. Almanlara bindiriyor; “Oradan doğalgaz alarak Rusya’yı zenginleştiriyorsunuz” diyor. Aynen böyle. Ben dedim ki “Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya’dan alıyoruz. Azerbaycan’dan, İran’dan, Irak’tan zaman zaman Cezayir’den doğalgaz alıyoruz. Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?”
Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Böyle bir şey yok. Yasama, yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK’da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Diyelim ki Mehdi Eker bey şu anda parlamentoda. Ama benim dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcım. İlişkileri bu vesile buradan oraya taşıma imkanımız var. Bazıları, “Salı grup toplantısında siz konuşacaksınız, oraya bakanların gelmesi doğru olur mu, olmaz mı?” dediler. Allah Allah. Niye doğru olmasın? Bütün vatandaşları oraya davet ediyoruz, onları hepsi oraya geliyor da bakan arkadaşlarımız oraya niye gelmesin? Onlar da gelsin ki o heyecanı hep beraber halkı ile paylaşmış olsun. Dinamik bir yapı ile tecrübeyi bir araya getireceğiz. Hakikaten bugüne kadar olan çalışmalarda merkezin kendilerine vermiş olduğu görevlerin hakkını verenler şüphesiz ki buradaki yerini yine alacaktır. Önümüzde önemli bir süreç var. Bir mahalli seçime gidiyoruz. Bu mahalli seçimde hakikaten çok çok yoğun bir çalışma gerekiyor. Söylediğim konu çok çok önemli. “Tevazu, tevazu, tevazu.” Hesabi olmayacak, hasbi olacak bir ekip. Eğer hesabi olursa bu, bizi batırır. Ama hasbi olursa o zaman da bize neticeyi getirir. “Ben, ben, ben” yok. “Biz, biz, biz” var. Kimse ben diye işi götürmeye kalkarsa orada netice alamayız. Yunus’un diliyle, “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.”
Arkadaşlarım o konuyu çalışıyor. Onların önümüze getirecekler. Ben hedef veririm. Biz hedefi veriyoruz, arkadaşlarımız çalışıyor. Önümüze getirecekler. Ondan sonra nihai kararımızı inşallah vermiş olacağız.
Profesyonel askerliğin getirisini götürüsünü iyi düşünmek lazım. Profesyonel askerlik yüzde 100 olmalı mı, olmamalı mı? Bu noktada da ayrı bir tartışma söz konusu. Çünkü o asker ruhu amatör olarak ayrıdır, profesyonel olarak daha başkadır. Şimdi 1.5 milyona yakın birikim konuşuluyor. Bunu bir eritelim. Bunu erittikten sonra her mevsim bedelli askerlik gelir mi, gelmez mi bu beklentileri ortadan kaldıracak bir sürecin içine girelim istiyoruz.
Nükleer enerjide Rusya ile bir adım attık. O şu anda yürüyor. 20-22 milyar dolarlık bir yatırım. Ciddi yatırım. İkincisini Japonlarla imzaladık, üçüncü ayak olarak Fransızlar da var. Fakat orada nedense zayıf bir durum var. Üçüncü nükleer santralı Çinlilerle yapalım istedik. 3.6 milyar dolar ayrı bir imkan. Çin, üçüncü nükleere olumlu yaklaşıyor. İnşallah ona da başlayacağız. ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Açık, net. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. 5 bin tır silah var ya terör örgütlerinin elinde geziyor. Onlar için ciddi parasal kaynak da oluşturuyor. Bunlar da ortada. Bunları kendilerine hep anlatıyoruz. Bunlar herhalde bazı şeylerin bizim farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız.
İşte, S 400, S 400, S 400. Ne oldu? Biz, vaz mı geçtik? Yani bize “S 400’ten vazgeçin” diyenler kalkıp da Yunanistan’a, “S 300’ü geri ver veya S 300’ten vazgeç” diyebildiler mi? Demedi. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş F 35’leri vermeyebilirlermiş. Kendilerine söyledik. “Vermezseniz, uluslararası tahkim var. Uluslararası tahkime gideriz” dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S 400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Silahlı, silahsız İHA istedik, vermediniz. Türkiye’de (patriot bataryası olarak) sadece İspanyollar kaldı, hepsi çekti gitti. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti ziyareti sırasında yavru aslanları sevdiği fotoğraf karelerini sosyal medya hesabından paylaştı. Emine Erdoğan, Johannesburg’daki Aslan Park’ta yavru aslanları sevdiği fotoğrafların yer aldığı paylaşımında, “Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gitmişken Aslan Park’ı ziyaret ederek yavru aslanları sevdik. Yaban hayatı yakından gözlemledik.” ifadesini kullandı.