Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile yangından en çok etkilenen yerleşim yerlerinden Gündoğmuş ilçesinin Senir köyüne gittik. Kurum, Muhtar Durmuş Ali Yıldız’ın öncülüğünde ağır hasarlı evlerin neredeyse tamamını tek tek dolaştı. Enkazların içine girdi. Bakan Bey, yanan köylerin yeniden imar edilmesi konusunda çok hassas ve aceleci. Gittiği her köyde saatlerce kalıyor. Yangının izlerini bir an önce silme telaşında.
Önceki gün yangının en fazla zarar verdiği Antalya’nın Manavgat ve Gündoğmuş ilçelerindeydim. Yangınlara yapılan müdahaleleri gördüm. Hatta Kızıldağ mevkiinde, KKTC’den gelen Orman Dairesi ve Sivil Savunma Teşkilatı’nın bir yangına müdahalesine de katıldım. Onların gösterdiği olağanüstü çalışmayı görüntüledim. Çektiğim video siz bu yazıyı okurken Yeni Şafak’ın YouTube kanalında yayınlanacak.
"Çadırda yatarız köyümüzden ayrılmayız"
Muhtar önde biz arkada tüm köyü dolaştık
“Enkaz altında kalan bir Türkiye istiyorlar”
“Burada rant yok, onlar rahatsız olmaya devam etsinler”
Yayladan inecek hayvanları hesaba katan devlet
Vatandaşı kullanılmış eşya verilmeyecek
- Türkiye, doğal afetlerde müthiş bir dayanışma içine giriyor. Manavgat Afet Koordinasyon Merkezi’ne çevrilenMehmet Akif Ersoy Kapalı Spor Salonu ağzına kadar dolmuş,taşmıştı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardım malzemeleri burada ayıklanıyor. Konya’dan gelen izci grubu arı gibi çalışıyordu. İkinci el ev eşyaları ve giyilmiş kıyafetler binanın dışına taşınıyor. Bu eşyalardan kullanılır ve giyilebilir olanlar yine de ayıklanıyor ve bunları belediyeler dağıtıyor. Burada bir detay var.Devlet vatandaşına ikinci el eşya göndermeyecek.Türkiye’nin dört bir tarafından gönderilen yardım malzemeleri bu anlayışla ayıklanıyor.İkinci el eşyaların bir kısmını inceledim. Milletimizin gönlü çok geniş ama gerçekten de artık giyilemez olan kıyafetler var.Bu kıyafetleri ayıklamadan bir ihtiyaç sahibine versen incitici olur. Spor salonunun içi ise adeta mağaza gibi. Tüm eşyalar yeni ve ambalajında.Kapalı spor salonu çok büyük bir marketin deposundan farksızdı.Koliler elden ele istifleniyor. Raflara konuyor. Hem gelen yardımları hem bunların ayıklanma sürecini bir süre izledim.Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin canlı tablosugibiydi.
Kahraman itfaiyeciler etkileşim hastalarından kurtuldu
- Yangınlarla birlikte sosyal medyanın etkileşim hastası tipleri bölgeye giderek yayınlar yapmaya başladılar.Ömründe tüp dahi yakıp söndürmemiş ergenlerinburalardan yaptıkları bilinçsiz yayınların yanına bir de orman işçileri ve itfaiyecilere müdahale etmeleri eklendi. Yangının devam ettiği Kızıldağ mevkiinde elimde tripot ile çekim yaptığımı gören bir itfaiyeci yanıma gelip ne iş yaptığımı sordu. Gazeteci olduğumu söyledim. Kurumuma kadar didikledi. Twitter hesabımı gösterince rahatladı içini döktü. Aynen aktarıyorum:“Abi bıktık bu Instagram’a video koyanlardan.Ayağında spor ayakkabısı, şortu, güneş gözlüğü ile buraya çıkıyorlar. Klimalı araçtan inip arkalarına alevleri alıp çekim yapıyorlar.Önceki gün bir noktadaki yangına müdahale ederken, takviye su bekliyorduk. Bir tanesi bana ‘Burası yanıyor ve siz oturuyoruz. Neden ormanlarımızın yanmasına göz yumuyorsunuz’ diyerek kayıt almak istedi. Müsaade etmedik. İkaz ettik. Durumu da izah ettik. Fakatbir orman işçisi öfkesine hâkim olamayacak bu gidişle.Bir önlem alınsın artık.”Güneşin alnında, böyle bir atmosferde sinirlenmemek elde değil. Neyse ki önlem alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yangın alanlarına görevliler dışında girmenin yasaklandığını söyledi.Etkileşim bağımlısı, felaket sömürücüler de bu öfkeden kurtulmuş oldu.