Hain temelleri 1966’da İzmir’de elebaşı Fetullah Gülen tarafından atılan terör örgütü FETÖ, gelişimini 3 aşamada sağladı. İlk aşamada, 12 Eylül darbesine kadar ‘Işık Evleri’ ve dershaneler üzerinden yürütülen ‘sızarak kadrolaşma’ hareketi, ikinci aşama ise 12 Eylül darbesinden hemen sonra, kitlesel şekilde devlette kadrolaşmaydı. Korkunç bir deve dönüşen ve terörizme giden üçüncü aşama da 28 Şubat 1997 postmodern darbesinden sonra başlatıldı
YARIM ASRI AŞAN SİNSİ PLAN
- Kurtuluş Savaşı ile yırtıp atılan Sevr hevesini “eğitim, hoşgörü ve iyilik” kavramlarını maske olarak kullanarak tam bir asır sonra hayata geçirmenin peşine düşen maşa örgüt FETÖ’nün kendisi gibi geçmişi de karanlık. Temelleri 1966’ya dayanan hain yapılanmanın İzmir’de elebaşı Fetullah Gülen’in filizlendirdiği biliniyor. Bu çerçevede ilk olarak Fetullahçı Terör Örgütü, gençlere el attı. Gelişimini 3 aşamada sağlayan FETÖ, ilk aşamada, 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar süren ‘Işık Evleri’ ve dershaneler üzerinden yürütülen ‘sızarak kadrolaşma’ hareketini yürüttü.
GÜÇ VE NÜFUZ DEVŞİRDİ
KARARGAH ABD
- Örgüt, sinsi, mahrem ve illegal bir şekilde devletin en önemli kademelerine sızdı. Profesyonel istihbaratçı mantığıyla çalışması bile örgütün dış mihrakların kurgusu olduğunu gösterirken FETÖ’nün üyelerinin yanı sıra kendine destekçi de buldu. Yedi katmanlı piramitte kripto yapılanmaya gidildi.Eğitim sistemi üzerinden başlayan sızma hareketi zamanla Emniyet, yargı, bürokrasi, TSK, MİT ve devletin diğer kurumlarını tamamen etki altına aldı. Örgüt, devlete sızmasında takıyyede sınır tanımadı. Din kisvesi adı altında Türkiye ve İslam’ı yeniden biçimlendirmeyi amaçlayan projenin lideri Fetullah Gülen, söylemleriyle, yurt dışı kurgulanmış bir mühendislik projesi olduğunu da gizleyemedi.ABD ve CIA korumasındaki terörist elebaşı Gülen’in karargahı ise Amerika Birleşik Devletleri. 2007’den sonra örgütlenmesini tamamlayan FETÖ, devleti işgal etmek için talimat bekledi. Ve o talimat 15 Temmuz 2016’da geldi.
EN KANLI DARBE GİRİŞİMİ
En çok üyeye sahip ve en büyük terör örgütü olduğu ortaya çıkan FETÖ, devlet yönetimini ele geçirmek için ilk girişimlerini 7 Şubat 2012 MİT TIR’ları krizi, 17-25 Aralık 2013 hukuk ve ekonomi darbesiyle yaptı. Bu girişimlerle görevini yerine getiremeyen örgüt, 15 Temmuz gecesi TSK’da kendine biat eden mensupları aracılığıyla en kanlı darbe girişimine soyundu.
ETTEN DUVAR ÖRDÜ
- İnsan alt yapısı on yıllara, kalkışma planlaması ise aylara dayanan 15 Temmuz kalkışmasını yetkililer gündüz saatlerinde fark edip karşı atağa geçse de halk ancak gece İstanbul’da boğaz köprülerinin tek taraflı trafiğe kapatılması ve sonrasında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın açıklaması ile öğrendi. Darbecilerin yerini tespit etmek için her yolu denediği ancak başaramadığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özel eğitimli MAK ve SAT timleriyle suikast girişimi planlanan gecede Ankara semalarında da ses duvarını aşan F-16’ların psikolojik saldırısına sahne olan düşmanca uçuşlarına tanıklık etti.Özel Harekat, Ankara Emniyeti, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi peşi sıra bombalandı. Meydanlarda ve MİT’te helikopterler mermi yağdırdı. Türk milleti, bağrından çıkardığı ordusunun içine sızan FETÖ teröristlerinin düşmanca saldırıları karşısında etten duvar ördü.
VAROLUŞ MÜCADELESİ
Türkiye kenetlendi
- Darbe girişiminin bertaraf edilmesinin ardından başlatılan “demokrasi nöbetlerinde” yurt genelinde bir ay içinde 25 milyondan fazla vatandaş nöbet tuttu. Halk demokrasi nöbetleri ile muhtemel yeni kalkışma planlarına karşı gözdağı verirken vatan hainlerine karşı birlik beraberlik mesajı verdi. Milli irade, bu anlamda gerçek bir devrim yaptı. O gece, yürekleri vatan, millet, bayrak sevgisiyle dolu milyonlarca insan, artık vesayetlere, darbelere, baskılara, demokrasi dışı arayışlara yer olmadığını kati bir şekilde dünyaya göstermiş oldu. Bu mücadele sırasında demokrasi hamisi Avrupa ülkelerinden geçmiş olsun mesajı bile göremeyen Türkiye kenetlendi, 40 yılı aşkın süredir takılan prangaları söküp atmak üzere millet devleti görevlendirdi. Meydanlarda darbeye karşı direnen millet, yıllar önce Çanakkale Savaşı’ndaki “Çanakkale Geçilmez” sözünü bir kez daha tüm dünyaya gösterdi.