Mutfaklarımızın vazgeçilmezlerinden olan kesme tahtaları, yemek yaparken sık sık başvurduğumuz, ama belki de üzerine en az düşündüğümüz araçlardan biri. Her gün sayısız yiyeceği bu tahtalar üzerinde doğrayıp hazırlarken, acaba hangisini seçtiğimizin sağlığımız ve çevremiz üzerindeki etkilerinin ne kadar farkındayız?
Plastik kesme tahtaları hijyenik olduğu algısıyla uzun yıllardır mutfaklarımızda yaygın olarak kullanılıyor. Elde yıkandığında temiz görünüyor, çabuk kuruyor, bulaşık makinesine konulabiliyor ve hafif. Diğer malzemelere nazaran genellikle uygun fiyatlı olması da onu cazip bir seçenek haline getiriyor. Ancak görünürdeki bu avantajlar, uzun vadede sağlığımızı tehdit eden ciddi sorunlara yol açıyor. Plastik kesme tahtaları, bıçak darbeleriyle zamanla aşınarak mikroskobik parçacıklarını yiyeceklerimize bırakıyor. Bu parçacıklar o kadar küçük ki gözle göremiyoruz, ama vücudumuza girdiğinde büyük sorunlara yol açıyor. Bilim insanları yiyeceklere karışan mikroplastiklerin bağışıklık sistemi üzerinde ciddi etkilere neden olduğunu, hormon dengesini bozduğunu söylüyor. Bir de çevresel boyutu var tabii. Plastiklerin doğada ne kadar uzun süre çözünmeden kaldığını bilmeyenimiz yok. Mikroplastiklerin denizlere karıştığı, balıkların, deniz canlılarının bu mikroplastikleri yediği ve dolayısıyla tekrar sofralarımıza geri geldiği gerçeği de oldukça endişe verici. Yani plastik kesme tahtası kullanarak farkında olmadan hem sağlığımızı hem ekosistemi tehdit ediyoruz.
Peki ya ahşap? Ahşap kesme tahtalarının hijyenik olmadığını düşünenler aslında büyük bir yanılgı içinde. Doğru bakım yapıldığında, ahşap kesme tahtaları gayet sağlıklı, hijyenik ve uzun ömürlü bir malzemedir. Bir o kadar da çevre dostudur. Örneğin, geceleri tahtanızı kalın tuzla tuzlayıp sabaha kadar beklettikten sonra yıkayıp kurulamanız, tüm bakterilerden kurtulmanıza yetiyor. Karbonat limonla ovma ve sirkeyle dezenfekte etme de hijyen sağlamanın diğer yöntemleri arasında. Düzenli yağlama ise tahtanın ömrünü uzatıyor. Bu basit bakım yöntemleri, ahşap kesme tahtalarının hijyen standartlarını korumasına ve uzun ömürlü olmasına katkı sağlıyor. Ahşap malzemenin bir diğer avantajı da tamamen doğal oluşudur; kimyasal içermediği için gıdayla temas ettiğinde yiyeceklere herhangi bir tat veya koku bırakmaz. Böylece yemeklerinizin gerçek lezzetini korumuş olursunuz. Ayrıca, suyu emme özelliği sayesinde yiyeceklerin su dengesini korumasına yardımcı olur, bu da özellikle etlerin sulu ve lezzetli kalmasını sağlar. Ahşap aynı zamanda bıçak darbelerine karşı oldukça dirençlidir. Doğal lifli yapısı sayesinde bıçak izlerini absorbe ederek tahtanın yapısal bütünlüğünü korur ve bıçakların daha uzun süre keskin kalmasına yardımcı olur. Bu sayede yiyeceklerin dokusu ve lezzeti en iyi şekilde muhafaza edilir.
Ahşap kesme tahtaları güvenli mi? Ahşap kesme tahtalarının hijyenik özellikleri ve güvenilirliği bilimsel çalışmalarla da desteklenmiştir. California Üniversitesi’nden Mikrobiyolog Dr. Dean O. Cliver’in yürüttüğü bir deneyde, ahşap, plastik ve mermer malzemeden yapılan üç farklı kesme tahtası incelenmiştir. Tahtalara bakteriler yerleştirildikten ve yıkanıp kurulandıktan sonra, en fazla bakteri barındıran tahtanın plastik olduğu tespit edilmiştir. Plastik tahtadaki küçük çizikler ve boşluklarda biriken bakteriler, yıkamadan sonra bile kaybolmamıştır. Mermer tahtalar ise plastikten daha az bakteri barındırmasına rağmen, bakterilerin yüzeyde yayılıp çoğalması sebebiyle tam anlamıyla hijyenik bulunmamıştır. Buna karşılık, ahşap kesme tahtalarının en az bakteri barındırdığı ve bu bakterilerin çoğunun birkaç saat içinde öldüğü tespit edilmiştir. Deney sonucuna göre, bakterileri gözeneklerine çeken ahşap, birkaç saat içinde bakterilerin çoğunun ölmesini sağlamıştır. Yıkandıktan 12 saat sonra ise bakterilerin %99’u kaybolmuştur. Deney sonunda, hijyen açısından ahşap tahtaların daha güvenli bir seçenek olduğu sonucuna varılmıştır.
Peki tüm bunlara rağmen bizler neden plastik kesme tahtası kullanmaya devam ediyoruz? Ahşap mı, plastik mi sorusunun cevabı bence gayet net: Ahşap, doğallığı, hijyenik yapısı ve yemeklerin lezzetini koruyucu özelliğiyle mutfaklarımızda gönül rahatlığıyla kullanabileceğimiz bir seçenek. Plastik ise hem sağlığımız hem de çevremiz için taşıdığı risklerle dikkatle değerlendirilmesi gereken bir tercih. Çoğu zaman geleneksel yöntemler en doğru yöntemlerdir.
Malzemeler l2 demet pazı l1/2 adet kuru soğan l1 çay bardağı haşlanmış nohut l500 gr yağsız kuzu eti l500 gr koyun eti l1 yemek kaşığı domates salçası l2 yemek kaşığı Urfa sadeyağ l3 su bardağı kemik ya da et suyu l2 tatlı kaşığı tuz l1 çay kaşığı karabiber l2 yemek kaşığı pul biber l1 çay kaşığı kimyon l3 diş sarımsak l1 su bardağı yoğurt l1 su bardağı köftelik bulgur l100 gr çiğ köftelik kıyma l1 su bardağı zeytinyağı
1. Bulguru, çiğ köftelik kıymayı, 1 yemek kaşığı pul biber, 1 çay kaşığı tuz ve kimyonu yoğurma kabına alın. Hamur kıvamına gelene kadar yoğurun ve misket şeklinde köfteler hazırlayın. 2. Hazırladığınız köfteleri zeytinyağında kızartın. 3. Tencereye sadeyağı ekleyin ve kuşbaşı etleri hafifçe kavurun. Ardından iri doğradığınız soğan ve sarımsağı ekleyip soteleyin. 4. Salçayı ve baharatları (tuz, karabiber, pul biber, kimyon) ekleyip biraz daha kavurduktan sonra kemik ya da et suyunu ekleyin. Altını kısarak tencerenin kapağını kapatın ve pişmeye bırakın. 5. Yaklaşık 10 dakika sonra iri doğradığınız pazıları ve haşlanmış nohudu kaynayan karışıma ekleyin. Tekrar altını kısarak kapağını kapatın ve yaklaşık 15 dakika daha pişirin. 6. Kalan 1 diş sarımsağı havanda dövüp yoğurtla karıştırın. 7. Yemeği servis tabağına alın. Üzerine sarımsaklı yoğurt ekleyin ve son olarak kızartılmış yuvalama köfteleri yemeğin üstüne yerleştirin. Afiyet şifa olsun!