Çocuklarda en sık görülen bulaşıcı hastalıkların başında gelen ishal, ciddiye alınmazsa ölümle sonuçlanabiliyor. Uzmanlar tarafından, 0-5 yaş grubunda en sık görülen enfeksiyon hastalığının üst solunum yolu enfeksiyonlarının yanı sıra akut ishal olduğu belirtiliyor. Pediatri Uzmanı Uzm. Dr. Öznur Yılmaz Gondal, çocukların ishale yakalanmaması için, ailelerinin alması gereken önlemleri açıklıyor.
Yaz aylarında sıcaklığın artmasıyla birlikte, besinlerin saklanma koşullarına bağlı olarak mikropların ve ürettikleri toksinlerin miktarında artış görülür. Özellikle tatildeyken, çocukların havuz ve deniz suyundan mikroplu su yutma riski artar. Yaz döneminde çocukların beslenme alışkanlıklarında oluşan değişikliklerle birlikte su tüketiminin de artması, mikroplu su içme tehlikesini de çoğaltır. Sağlıklı beslenme hijyenine uymayan katı ve sıvı gıdalardan alınan virüs, bakteri, parazit veya toksinlerin kusma ve ishale yol açabildiği unutulmamalıdır.
İshal, dışkı miktarının ve dışkılama sayısının artması, dışkı kıvamının yumuşamasıyla meydana gelen bir hastalıktır. İshal sırasında vücudun kaybettiği sıvının telafisi de çok önemlidir. Sıvı kaybı hızlı olduğundan, su kaybı giderilmezse, özellikle bebekler ve çocuklar için hayati tehlike oluşabilir. Vücuttaki su kaybı arttıkça, susuzluğa ek olarak dudak ve ağız kuruluğu, uykuya meyil, gözyaşında azalma, göz kürelerinde çökme, nabızda hızlanma, el ve ayaklarda soğukluk, derin veya hızlı solunum, idrar miktarında azalma, dalgınlık, kan basıncında düşme ve şok görülebilir. İshale kusma ve ateş eşlik ediyorsa, dışkıda kan ve mukus varsa, sıvı kaybını şiddetlendireceğinden mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Tüm dünyada yaygın olarak görülen enfeksiyon hastalıklarının başında akut ishal gelmektedir. Akut ishal çoğunlukla 0-5 yaş grubundaki çocuklarda rastlanan ve en sık ilk 2 yaş içerisinde çocuk ölümlerine sebep olabilen bir hastalıktır. İshal, özellikle virüs kaynaklı ise çoğu zaman kendi kendine düzelir. Bu durumda ateş görülüyorsa, ateş düşürücü ilaçlar kullanılabildiği gibi, gerektiğinde antibiyotik ve anti-paraziter ilaçlar da alınabilir. Tedavinin temel prensibi sıvı ve mineral kaybının yerine konmasıdır.
Anne sütünün içinde bulunan maddeler, anne sütü ile beslenen çocukları, ishale yol açabilecek enfeksiyonlardan korur ve çocuğun çabuk iyileşmesini sağlar. Anne sütü almayan bebeklerde, ishale çabuk yakalanma ve daha fazla ölüm görülmektedir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal durumu oluşursa, anne sütüne mutlaka devam edilmeli ve bebek daha sık emzirilmelidir. Anne sütü almayan bebeklerde ise, normalde aldıkları süt ya da mamalara devam edilmelidir. Kusma ve ishalle kaybedilen sıvı ve mineraller, oral replasman sıvıları, bağırsak florasını düzenleyen probiotik içeren tozlar kullanılarak giderilebilir. İshal kesici ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır. Bebek mamayla besleniyorsa mama suyu mutlaka kaynatılmalı, biberon ve emzikler sterilize edilmelidir. Yiyecekler buzdolabında saklanmalıdır. Musluk suları ve kaynağı bilinmeyen sular tüketilmemeli, çiğ sebzelerle hazırlanmış salata ve meyvelerin tüketiminde dikkatli olunmalıdır. Kabuğu soyulabilen gıdalar soyularak, soyulamayanlar ise iyice yıkanarak yenmelidir. Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri tüketilmemelidir. Gıdaların uygun koşullarda saklandığından emin olunmalı, eller sık sık yıkanmalı, ishalli bireylerle temastan ve aynı eşyaların kullanımından kaçınılmalıdır.
Su, ayran, yoğurt, çorba, komposto benzeri sıvı tüketimi artırılmalıdır. İshal düzelene kadar yağsız ve posasız gıdalar alınmalı; bağırsakların daha fazla çalışmasına sebep olan yağ ve lif açısından zengin gıdalardan uzak durulmalıdır. Salata, kuru yemiş, katkı maddesi içeren ambalajlı gıdalar, çikolata, asitli içecekler ve kızartmalar, ishal düzelinceye kadar asla tüketilmemelidir. Meyve tüketiminde şeftali, muz; katı yiyeceklerde yağsız makarna, haşlanmış patates-patates püresi, pirinç pilavı, haşlanmış yağsız et ve tavuk yenilebilir. Özellikle tatil yerlerindeki açık büfelerde uzun süre dışarıda bekleyen sütlü, kremalı, mayonezli, etli yiyeceklerden uzak durulması gerekir.
Vücuttaki su kaybı hafif-orta derecede olan çocuklarda, belirli oranlarda şeker ve tuz içeren su karışımı ağızdan verilebilir. Ağır vücut sıvısı eksikliğinin olduğu vakalarda ya da ağızdan yeterli miktarda sıvı alınamadığı durumlarda, damardan sıvı ve elektrolit takviyesi tedavisi uygulanmaya başlanmalıdır. Bu durumda çocuğun tedavisinin hastanede yapılması gerekmektedir.