Sağlık Bilimleri Üniversitesi Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Alerji-İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. Mahmut Doğru, dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülen astımın, solunum yollarının kronik inflamasyonu ile karakterize bir hastalık olduğunu söyledi.
Bu süreçte vücuttaki birçok hücre ve hücre ürününün rol oynadığını dile getiren Doğru, klinik olarak hastalığın, özellikle gece yarısı veya sabaha karşı hışıltılı solunuma, nefes darlığına, göğüste sıkışıklığa veya öksürük nöbetlerine yol açtığını kaydetti.
Doç. Dr. Doğru, bu şikayetlerle birlikte genellikle değişen derecede solunum yollarında daralma olduğunu aktararak, şu bilgileri verdi:
"Klinik tablo ve semptomların yoğunluğu zaman içinde değişkenlik gösterebilir. Astımın görülme sıklığı toplumdan topluma farklılık göstermekle birlikte yüzde 1-18 arasında değişmektedir. Astım, Batılı yaşam tarzının olduğu ülkelerde daha sık görülmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda çocukluk dönemindeki astımın sıklığı yüzde 6-15 arasında değişmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, astım çocuklarda en sık görülen bulaşıcı olmayan hastalıktır. Sıklıkla 5 yaş altında astım başlamaktadır. 5 yaş altında özelikle viral üst solunum yolu enfeksiyonları ile birlikte öksürük ve hışıltı atakları olabilmektedir. Bu dönemde solunum yollarındaki daralma, solunum fonksiyon testleri ile gösterilememektedir. Bu durum da astım tanısını zorlaştırmaktadır."
Doç. Dr. Mahmut Doğru, çocukluk döneminde başlayan astımın büyüyünce iyileşip iyileşemeyeceğinin ailelerin en merak ettikleri sorulardan biri olduğuna işaret ederek, "Astımın büyüyünce geçip geçmeyeceğini ele alan en uzun soluklu çalışma Melbourne Astım Çalışması'dır. 1964'te başlayan bu çalışmada, 7 yaşındaki 484 astımlı çocuk, 7 yıl aralarla 50. yıla kadar takip edilmiştir. 50. yılda değerlendirildiklerinde hafif astımı olan çocukların yüzde 64'ünde herhangi bir şikayet olmazken, bu oran ağır şiddette astımı olan çocuklarda yüzde 15 olarak saptanmıştır. Bu çalışma dışında yapılan pek çok çalışma sonuçlarında iyileşme oranları yüzde 21-92 arasında değişmektedir" diye konuştu.
Bu durumu etkileyen birtakım faktörler tanımlandığını vurgulayan Doğru, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Astım hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan bir hastalıktır. Anne ve babada alerjik hastalık (astım, saman nezlesi, atopik egzema) olması astımın devam etmesini 1,7-8,3 kat artırmaktadır. Astımı olan bir çocukta aynı zamanda saman nezlesi, atopik egzema ya da besin alerjisi varsa astımın büyüyünce devam etme olasılığı artmaktadır. Çocukluk döneminde erkek cinsiyet astım için risk faktörü iken, erişkinlikte kadın cinsiyet astım için risk faktörüdür. Ayrıca, çocukluk döneminde, deriden yapılan alerji testlerinde duyarlılığı olanlarda, ağır şiddette astımı bulunanlarda, solunum fonksiyon testlerinde bozukluk çıkanlarda hastalığın ileri yaşlarda devam etme olasılığı daha fazladır."
Doğru, astım hastalarında akciğerlerde olan hassasiyetin bazı testlerle gösterildiğini, bu hastaların koku, efor, soğuk hava ve ağlama, gülme gibi durumlardan çabuk etkilendiğini ve sonuçta öksürük, nefes darlığı gibi sorunlar yaşadığını söyledi.
Çocukluk döneminde akciğerleri aşırı hassas olduğu görülen çocuklarda astımın devam etme olasılığının da daha yüksek olduğunu aktaran Doğru, "Sigara dumanına maruziyet astım gelişimi için bir risk faktörü olduğu gibi, devam etmesinde de önemli bir etkendir. Ayrıca özellikle 3-4 yaşından önce geçirilen akciğer enfeksiyonu da astımın devam etmesinde önemli bir risk faktördür. Bu faktörlerden birkaçının birlikte olması çocuklardaki astımın büyüyünce iyileşme ihtimalini daha da azaltmaktadır" diye konuştu.
Doç. Dr. Doğru, daha önceki yıllarda astımlı çocukların dörtte üçünün ergenlik döneminde iyileşeceğinin ifade edildiğini ancak son yıllardaki çalışmalarla bu oranın ortalama yüzde 50'ye kadar düştüğünü belirterek, bu oranların klinik olarak iyileşmeyi gösterirken, bazı çocuklarda şikayetler olmasa da akciğerlerdeki yangısal sürecin devam edebildiğini ifade etti.
Doğru, ayrıca çocuklukta astımı olup, ergenlik döneminde astımı iyileşen çocukların dörtte birinde ilerleyen yaşlarda hastalığın tekrar gelişebileceğini sözlerine ekledi.