1592’de Avrupa’nın ilk kahvehanesi, Londra’dan tam 120 yıl önce, Saraybosna’nın Bentbaşı olarak isimlendirilen bölgesinde açılmıştı. Zaman geçtikçe önce aynı bölgede, daha sonra tüm şehirde başka kahvehaneler de açılmaya başladı.
Saraybosna’daki ilk kahvehanenin sahibi, Arnavut asıllı, zeki ve ticarete yatkın bir kişi olan Hacı Şaban idi. Bu sebeple kahvehane de onun ismiyle anılıyordu. O dönemde yoğun ziyaretçisi bulunan Gazi İshak Bey tekkesine oldukça yakındı.
21 Ağustos 1907’de, askeri postayla, Saraybosna’dan Belçika’ya gönderilen bu kartpostalda yer alan Hacı Şaban kahvehanesi, eski Saraybosna’nın en modern mekânlarından birsiydi. İstanbul modeline göre inşa edilen bu kahvehanenin, çok sayıda bölümü vardı. Bu kahvehanenin ziyaretçilerinden Türk tarihçisi İbrahim Efendi Peçeviya, bu kahvehanenin içinin çok güzel süslendiğini söyler.
Hacı Şaban Kahvehanesi, şehrin bitiminde yer alıyordu. Gözlerden uzak ama şehre yakındı. İnsanın içini açan bir konuma sahipti. Pencerelerinden güzel bir manzara sunuyordu. Etrafındaki görkemli ağaçların Milyatska nehrinin serin sularıyla buluştuğu noktada bulunuyordu.
Saraybosna eşrafının, beylerin ve rütbeli askerlerin favori buluşma yeri, Hacı Şaban kahvehanesi idi. Kadılar, müderrisler, şehrin önde gelenleri hocaları ve yolcular da buraya gelirlerdi. Kısacası Saraybosna’nın erkek kesimi saatlerce bu kahvehanede otururdu. Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman kızları da yere serdikleri kilimlere oturup, esintiden faydalanıyorlardı.
Hacı Şaban kahvehanesi, özellikle Avusturya-Macaristan döneminde bir kült merkez haline gelmişti. Eski Saraybosna’daki tüm gelişmelerin haberini alabileceğiniz yer burası idi. Gündüzleri nispeten sakin ama geceleri oldukça hareketliydi. Gecenin geç saatlerine kadar çalışıyordu. Oraya mahsus gidilerek, sabahlanıyordu.
Kahve ile birlikte şiş, dibek, ibrik, cezve, fincan, zarf, şerbetlik, mangal da gelirdi. Kahve kaynatılmaz, pişirilirdi. Bu kahvehaneye gelenler, havanda dövülen Yemen kahvesinin yanı sıra çeşitli meyve suları, gül şerbeti, kurabiye ve rahat lokumun da tadını çıkarırdı. Dibek kahvesi eşliğinde; sigara içilir, sevdalinka veya hüzünlü çingene müziği dinlenirdi. Bazı kaynaklarda Ermeni kadınların dans ettikleri de rivayet edilmektedir. Bu şekilde sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediliyordu.
Nehrin içindeki kazıkların üzerine oturan iki katlı bir terastan oluşan Hacı Şaban kahvehanesi, 1942’de dönemin yöneticilerinin aldığı bir kararla yıkıldı. Kahvehanesinin yıkılmasına ilişkin metin, Saraybosna Novo List’in 14 Temmuz’daki nüshasında yayımlandı. Viyeçnitsa’dan Bentbaşı’ndaki karayolu tüneline uzanan “Altıncı Devlet Yolu İnşaatı” bahane edilerek, Milyatska nehrinin sağ kıyısında yıkılan bir dizi bina arasında Hacı Şaban kahvehanesi de vardı. Ancak yıkılan sadece bir kahvehane değil, eski Saraybosna’nın nadide bir aksesuarı ve birçok neslin hatıraları oldu.