Vitamin yetmezliğinin düşük kan seviyeleri veya geri dönüşümlü metabolik değişikliklerle ilişkili olarak tanımlandığında, tipik Batı diyetlerinde vitamin eksikliği görülme sıklığı, özellikle yaşlı erişkinlerde daha yüksek olduğunu belirten Kaplan, “Hamilelik ve alkol tüketimi bazı vitaminler için gereksinimleri artırabilir. Klasik vitamin eksikliği sendromlarına (örn. pellagra) neden olan seviyelerin altındaki seviyelerde, bazı vitaminlerdeki eksiklikler, gözlemsel çalışmalarda ateroskleroz, kanser ve osteoporoz gibi kronik hastalıklar ile ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte, takviyedeki vitaminlerin kronik hastalıkları önleyebildiği veya tersine çevirebileceği daha az belirgindir. Genetik faktörler vitaminlerin metabolize edilmesini ve çeşitli klinik durumlarda ve dozlarda takviyenin sonuçlarını etkileyebilir. Vitamin dozu ve eksiklikleri ile ilgili klinik kararları yönlendirmek için genetik bilginin henüz yeterli olmadığı bilinmektedir” ifadelerini kullandı.