
Arter’in yeni sezonu, Nilbar Güreş’in Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi Kadife Bakış ile açılıyor. Sergi, sanatçının yirmi beş yılı aşan pratiğini resimden videoya farklı mecralarda buluşturarak izleyiciyi çoğul bir deneyime davet ediyor. “Beklentilerle inatlaşmayı seviyorum” diyen Güreş, tek tip sergi algısını kırarak farklı bakışların bir aradalığını görünür kılıyor.
Arter, yeni kültür sanat sezonunu Nilbar Güreş’in Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi Kadife Bakış ile karşılıyor. Kadife Bakış, Nilbar Güreş’in yirmi beş yılı aşkın bir süreye yayılan pratiğine geniş bir pencere aralayarak, sanatçının üretimini biçimlendiren görsel ve düşünsel katmanların izini sürmeye olanak tanıyor. Sergi, sanatçının insan ile insan olmayan, gerçek ile kurmaca ve temsil ile soyutlama arasındaki sınırları muğlaklaştıran pratiğine odaklanıyor. Güreş’in erken dönem işlerini yeni eserleriyle bir araya getiren sergi, resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı mecralarda üretilmiş çalışmalardan oluşan kapsamlı bir seçkiye yer veriyor. Oysa kurumların da, koleksiyonerlerin de genelde sanatçının yapıt çeşitliliğinden pek hoşlanmadıklarına dikkat çeken Güreş, “Daha kolay kategorize edebilmek için, eserlerin tek tip olmasını tercih ediyorlar. Ben de aksine istiyorum ki sergilerime gelenler, bir kişinin değil, birkaç kişinin sergisini geziyor gibi hissetsinler. Beklentilerle inatlaşmayı seviyorum” diyor. Nilbar Güreş’in Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi Kadife Bakış’a, sanatçının pratiğini farklı katmanlarıyla irdeleyen bir kitap da eşlik ediyor. Tasarımını Didem Uraler Çelik’in üstlendiği bu yayında Emre Baykal, Silvia Eiblmayr ve Lora Sarıaslan’ın kaleme aldıkları yeni metinler yer alıyor. Küratörlüğünü Emre Baykal’ın üstlendiği sergi, Arter’in 2. kat galerisinde sanatçının erken dönem işlerini yeni eserleriyle bir araya getiriyor. Resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı mecralarda üretilmiş çalışmalardan oluşan kapsamlı bir seçkinin yer aldığı Kadife Bakış sergisi, Arter’de ziyaret edilebilir.
Ötekileştirilmeye direniş
Kadife Bakış’ın yer aldığı galerinin giriş kısmında konumlanan “Monstera” sanatçının bu sergi için özel ürettiği işlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Güreş, yine kendi üretimi olan canlısını aratmayacak kadar gerçek görünen el yapımı kauçuk bitkisine yer verdiği “Thirsty for Lily” adlı eserini yeniden yorumlarken, bu kez dalları ve kökleri bakır borulardan, yaprakları farklı renk, desen ve dokularda kumaşlardan oluşan gerçeküstü bir varlığa vücut veriyor. Sanatsal pratiğinin başlangıcından bu yana farklı mecraları ve üretim biçimlerini ayrım gözetmeksizin kullanan Güreş, kimi zaman sıkı sıkıya tutunduğu bir fikri çeşitli mecralarda tekrar tekrar işliyor, kimi zamansa farklı mecraları tek bir yapıt içinde buluşturuyor. Sanatçının yapıtının vücut bulmasını sağlayan malzeme ve üretim yöntemlerindeki bu çeşitlilik, ilgilendiği konuların ortak paydasını oluşturan türlerin bir aradalığı, formların melezliği ve ötekileştirilmeye direniş gibi konulara özgü çok katmanlılığı da yansıtıyor.

Ağaç heykeli mi? Kadın heykeli mi?
Sergi adını, sergi salonunun 36 numaraya konumlandırdığı, büyük ve gösterişli eseri “Kadife Bakış”tan alıyor. Serginin küratörü Baykal eseri şöyle anlatıyor: “İnsana tepeden bakan şık bir azameti var. Siklamen rengi, göğüs dekolteli, frapan bir tuvalet giymiş üstüne. Başına da salkım saçak, dört bir yana genişleyip aşağı sarkarak yüzünü ve dekoltesini hafifçe gizleyen şatafatlı, yemyeşil bir şapka takmış. Herkesin öyle kolay kolay giymeye cesaret edemeyeceği bu kostümün içinde bir palmiye kadar gösterişli. Ya da bir palmiye siklamenlere bürünüp, gösterişli bir kostüm içinde sahneye çıkıyor. İnci kolyeleri o kadar uzun ki, etekleriyle birlikte yerleri süpürüyor. Bir ağaç mı bu, bir kadın mı derken kumaşın içinde onu dimdik ayakta tutan demir profili fark ediyorsunuz. Apaçık bir heykel bu, yoksa bir kadın heykeli mi, yok yok ağaç heykeli…”