Bir meydan biyografisi: ‘Dersaadet’in Kalbi’

04:0015/04/2025, Salı
G: 15/04/2025, Salı
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Kapı Yayınları arasında çıkan Dersaadet’in Kalbi adlı kitap gazeteci yazar Beşir Ayvazoğlu imzasını taşıyor. Ayvazoğlu bu defa uzun yıllar İstanbul’un kültür odağı olmuş Beyazıt Meydanı’nın tarihine ışık tutuyor.

GIYASEDDİN DAĞ

Biyografi alanında seçkin örnekler ile edebiyat dünyamızı zenginleştiren kıymetli araştırmacı Beşir Ayvazoğlu bu defa farklı bir mekan biyografisi ile okuyucuların karşısına çıktı. Uzun yıllar edebiyatımızın önemli simalarının hayatlarını araştırıp bizlerin istifadesine sunan Ayvazoğlu yeni kitabında bu edebiyatçılarının çoğunun yaşamında önemli bir yere sahip olan, uzun yıllar İstanbul’un, Dersaadet’in, kültür odağı olmuş Beyazıt Meydanı’nın tarihine ışık tutuyor.

Kapı Yayınları etiketiyle okuyucuya ulaşan “Dersaadet’in Kalbi” adlı kitabın alt başlığını ise ‘Beyazıt Meydanı’nın Kültür Tarihi’ ibaresi oluşturmaktadır. Özellikle 20. Yüzyılın başında en popüler zamanlarını yaşayan meydanın tarihini yazmaktan dolayı heyecanlı olduğunu ifade eden yazar, kaba bilgilerin üst üste yığıldığı bir kitaptan öte roman havasında bir eser vermeye çalıştığını kaydetmektedir.

Yazar Ayvazoğlu eserinde önce Beyazıt Meydanı’nın tarihsel geçmişi ile ilgili bilgiler verdikten sonra meydanı bir ‘kültür meydanı’ yapan tarihi mekânlar, camiler, medreseler, kütüphaneler, hamamlar, kahve ve lokantalar, sahaflar çarşısı, kapalı çarşı, meydanın vazgeçilmez unsurları olan ağaçlar ve çınarlar, güvercinler, meydanı hayatlarının merkezine alan yazar ve kültür insanları, bu insanların meydanla olan ünsiyetleri, meydanın onların eserlerinde ve yaşamlarında ne şekilde yer aldığını uzun yılların arşiv taramaları ve belge biriktirmesine dayalı olarak zengin bir görsel içerikle birlikte sunmaktadır.


YAZARLARIN UĞRAK ADRESİ

Hayatlarını yazdığı Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Peyami Safa, Nurullah Ataç, Asaf Halet, Tarık Buğra gibi isimlerin hemen her gün meydana uğradıklarını, yemek yediklerini, Küllük’te derin sohbetlere iştirak ettiklerini, Sahaflar Çarşısı’nda zaman geçirdiklerini, kütüphanelere uğradıklarını, yollarını Kapalıçarşı veya Babaıali’ye düşürdüklerini belirten Yazar Ayvazoğlu, roman tadına yaklaşan kitabında bazen tayyizaman ve mekân ederek o döneme gitmekte ve o dönemin havasını ve yaşanmışlıklarını okuyucuya hissettirmektedir.

Kitabın ilk bölümünü Yahya Kemal’den tevarüsle ‘Kör Kazma’ olarak adlandıran yazar, meydanın ‘kazma’ ile olan mücadelesini, meydanı meydan yapan ve kimlik kazandıran eserlerin kör kazmaya kurban edildiğini, özellikle Menderes döneminde yapılan yol açma faaliyetleri için bazı eserlerin nasıl yok edildiğini, meydan düzenlemeleri ile tarihi meydanın zaman içerisinde ne tür değişiklerle asli hüviyetinden uzaklaştığını, ilave edilen bazı yapıların meydanın tarihi dokusunu bozduğunu uzun uzun anlatmaktadır. Yazar bu noktada dönemin basınında ve kamuoyunda bir kampanya yürütüldüğünü, tarihten ve kültürden habersiz bazı simaların o dönemki yöneticileri yanlış yönlendirdiğini arşivlerinden elde ettiği belgelerle kaydetmektedir.


SEMTE İSMİNİ VEREN CAMİ

Fetihten sonra inşa edilen Fatih Camisinin daha sonradan yeniden yapılması nedeniyle meydana adını veren Beyazıt Camisinin Osmanlı’dan kalan ilk ve en eski selatin cami olduğunu hatırlatan yazar, tayyizaman ve mekânla okuyucuyu önce caminin yapıldığı döneme götürmekte ardından da Gazeteci Ruşen Eşref ile birlikte cami meydanında açılan ramazan sergilerine geri gelerek camiyi ve caminin müştemilatı hakkında detaylı izahatta bulunmaktadır. Bu bölümdeki şu cümlesi kitabın adını da oluşturmaktadır: Beyazıt Meydanı 1950’lerin sonuna kadar üniversitesi, kütüphaneleri, kahveleri, Sahaflar Çarşısı, iki adım ötedeki Babıali’siyle entelektüel hayatın cazibe merkezi, ‘Dersaadet’in Kalbi’ydi”.

Eserinde Küllük Kahvesi ve Sahaflar Çarşısına dair geniş malumat veren Ayvazoğlu, roman ve hatıratlardan bolca istifade ederek okuyucuyu yeniden o günlere ve o mekânlara davet etmektedir. Sahaflar Çarşısı’nı Tanpınar’ın Huzur’undan Mümtaz’ın anlatımıyla okuyucuya gezdiren yazar, Yusuf Ziya Ortaç’ın kaleminden Sahaflar Çarşısı’nın en önemli siması ve müşterisi olan İbnülemin Mahmut Kemal’in çarşıya girişini, yürüyüşünü ve esnafların onu selamlamasını alıntılamaktadır. Okumadığı kitabı satmaya kıyamayan Saatçi İbrahim Efendi’yi, kitaplarını yangında kaybeden sahafların hüznünü, sahaflar çarşısına ve sahaflık mesleğine verilmeyen kıymeti, kitabın değerini anlamayan yöneticilerin müdahaleleri ile zamanla sahaflar çarşısının nasıl sıradan bir kitapçılar çarşısına dönüştüğünü hüzünle aktarmaktadır.

Meydanın en önemli kültürel mekânları olan kütüphanelerin kuruluş ve amaçlarına dair bilgileri, İsmail Saip Sencer ve kedilerini, Hakkı Tarık Us’un zengin kitap, dergi ve gazete koleksiyonlarının başına gelenleri uzun uzun kaleme alan yazar, bu kütüphanelerde yapılan taşınma işlemlerinin Beyazıt Meydanı’nın kültürel hafızasına önemli kayıplar verdiğini yazmaktadır. Kitap, kütüphane, sahaf ve kahvehanelerin meydanın vazgeçilmez unsurları olduğunu ve bunların aynı zamanda birer açık üniversite fonksiyonu gördüğüne değinen yazar, meydana komşu Darülfünun ve sonrasına İstanbul Üniversitesinden yetişen bütün önemli edebiyatçıların, ilim adamlarının yolunun bu meydandan geçtiğine dikkat çekmektedir.


BİR MEKANI KIYMETLİ KILAN ŞEY

Tarık Buğra’ya göre Küllük Kahvesi üniversitenin bir tamamlayıcısı hatta başlı başına bir üniversitedir. Küllük sohbetleri müdavimi olarak derslerinden geri kalan ve okuldan atılan Buğra’nın bir süre Küllük sandalyeleri üzerinde gecelediğini, ömrünün sonuna doğru Küllük ve Beyazıt Meydanı hakkında bir roman yazmayı istediği ama asli unsurlarından birçoğu yok olan meydan için ‘Bizim Beyazıt yok artık’ dediğini kitaptan öğreniyoruz.

Yazar Ayvazoğlu bir meydanın tarihini, o mekânı kıymetli hale getiren yapıları, o yapılara anlam yükleyen insanları, uzun yılların birikimi ile kültürel bir cazibe merkezine dönüşen Beyazıt Meydanı’nın geçmişten bugüne nasıl değiştiğini, neleri kaybettiğini, biraz hüzün, biraz hafıza tazeleme ve en önemlisi de şehirlerde imar adıyla kültürel dokuya nasıl zarar verildiğini Beyazıt Meydanı’nın hikâyesi etrafında anlatmaktadır.


#Dersaadet'in Kalbi
#Beşir Ayvazoğlu
#kitap