Uzman Psikolog Meleknur Alevcan, İsveç’te Yılın Onur Ödülü’nü kazandı. Koronavirüs salgını nedeniyle evlerinde kalan yaşlılara gönüllü terapi uygulayan psikolog, İzmir depreminden olumsuz etkilenen kişilerle de konuşuyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle sosyal problem yaşayan yaşlı insanlara ücretsiz terapi uygulayan Uzman Psikolog Meleknur Alevcan, İsveç Lulea Teknik Üniversitesi tarafından verilen “Yılın Onur Ödülü”ne layık görüldü. Alevcan yabancı dillere olan ilgisi nedeniyle İngilizce dışında ikinci bir dil öğrenmek için Ankara Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı’na kaydolmuş.
İnsanlara yardımcı olmayı gönülden sevdiği için, geleceğe dair yaptığı kariyer planlamasını buna göre hazırlayan genç, psikoloji okumaya karar verip burslu olarak Lulea Teknik Üniversitesi’ne başlamış. Yaşlıların yanı sıra geçtiğimiz haftalarda yaşanan İzmir depreminden etkilenen kişilerle de ücretsiz terapi hizmeti sunmuş.
Down Sendromlular için garson olan, görme engelliler için kitap okuyan, yetimlere bakıcı ablalık yapan Alevcan yüzlerce insanın hayatına dokundu. Rusya ve Amerika’da da eğitimler alan Meleknur Alevcan ile eğitim macerasını ve virüs psikolojisini konuştuk.
OLAĞANÜSTÜ BİR KÜLTÜRLE HARMANLANDIM
İsveç’te devletin sağlık politikalarını etkileyecek kadar yenilikçi bir yaklaşım olarak görüldü yaptığınız. Ödül de aldınız. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsveç’te koronavirüs pandemi sürecinde yaşlılara ve sağlık çalışanlarına yönelik verdiğim gönüllü terapi hizmetinden dolayı onur ödülünü almaya hak kazandım.
Akademinin önde gelen isimleri, rektörümüz ve İsveç medyası bu duruma çok büyük ilgi gösterdi ve beni takdir etti. Fakat kendi perspektifimden baktığım zaman, böyle bir ödüle layık olacak kadar büyük bir şey yaptığımı düşünmedim hiç. Türk kültürü içinde doğup büyüdüğüm için aslında kendi kültürümüze göre ‘’zaten olması gerekeni’’ yaptığımı düşünüyorum.
Ben yardımsever, çıkar gözetmeksizin ihtiyacı olanın elinden tutan, misafirperver, karşısındakini kendinden daha fazla düşünen olağanüstü bir kültür ile harmanlandım ve bu da kendi kişiliğimi şekillendirdi. Kaynağın kesinlikle bu olduğunu düşünüyorum.
Gönüllü terapiye nasıl ve ne zaman başladınız? Seanslar online (çevrimiçi) olarak mı gerçekleşiyor?
Gönüllü terapi vermeye koronavirüs pandemisinin başladığı ilk anlarda İsveç’teki yaşlı bakım evlerine ziyaretçi yasağı gelmesi ile başladım.
Yaşlıların kendilerini aşırı derecede yalnız, izole olmuş ve depresif hissetmeleri hakkında bir haber okumuştum. O haber ile yalnız kalan ve yalnız ölmekten korkan yaşlıların endişelerini çok iyi anladım ve elimden geldiğince psikolojik destek vermek istedim.
Tüm seanslar online gerçekleşiyor. Akıllı telefonlar, tabletler ya da bilgisayar aracılığıyla görüntülü arama şeklinde.
Yaşlı insanlar daha çok ne anlatıyor? Dert ve istekleri neler? Siz onlara ne öneriyorsunuz?
İsveç’teki yaşlı insanların en büyük sorunu yalnızlık. Kültürel olarak bizim aile yapımızdan çok farklı, daha bireysel bir yapıya sahip oldukları için yaşlılar ile ailelerinin bağları zaman geçtikçe azalıyor.
İstatistiklere bakıldığı zaman İsveç ve İskandinav ülkelerinde yalnız ölen yaşlı nüfus oldukça yüksek. Dolayısıyla bu yaşlı grup ile gerçekleştirdiğim terapilerde de benim gözlemlediğim en temel problem, yalnız ölmek istememeleri. Kendilerine artık ihtiyaç duyulmadığını düşünme, fiziksel ve psikolojik olarak pasifize olma, depresyon, anksiyete, fobiler de yaşlıların yaşadığı problemler arasında. Yaşlı insanların en büyük isteği, kendi aile bireyleri tarafından da onları merak edip arayıp soran birilerinin olması.
Fakat maalesef çoğu bu duygudan mahrum bir şekilde yıllarını geçirmişken benim bir yabancı olarak ve ücret talep etmeden onları düşünmeme ve böyle bir terapi hizmeti veriyor olmama çok büyük şaşkınlıkla tepki veriyor ve tabii ki çok mutlu oluyorlar. Bu beni de mutlu ediyor.
Şu an hem İsveç hem de İstanbul’daki kliniğimde psikoterapi hizmeti vermekteyim.
Fakat koronavirüs dolayısıyla online terapi vermeye devam ediyorum. Terapileri İsveççe, Türkçe, İngilizce, Rusça ve Norveççe dillerinde yaptığım için uluslararası çalışıyorum.
Yakın gelecek planlarım arasında da psikoloji alanında doktora eğitimime başlamak var.
Son olarak koronavirüs nedeniyle düzeni bozulan, hayatla ilişkisi kısıtlanan insanlara ne söylemek istersiniz?
Unutmamalıyız ki bu problemi küresel çapta yaşıyoruz, yalnız değiliz. Bu süreçte kontrol edemeyeceğimiz durumlara odaklanmak yerine kontrol edebileceğimiz durumlara odaklanmamız çok önemli.
Koronavirüs salgınını kontrol edemesek de salgına vereceğimiz tepkilerimizi ve düşüncelerimizi kontrol etmek bizim elimizde. Felaket senaryoları yazmak ya da bunun mevcut olduğu platformlarda gezinip anksiyetemizi tetiklemek yerine; olumlu düşünmek ve bu durumdan da alınacak birçok güzel ders olduğunu, üzerinde hiç düşünmediğimiz günlük rutinlerin bile aslında ne kadar değerli olduğunu fark etmek bizim elimizde. Bu sürecin de elbet bir gün geçeceğinin bilincinde olmalıyız. Sosyal mesafe, sosyal izolasyon anlamına gelmez.
Mesafemizi koruyarak da sevdiklerimizle görüşebilir, gerekirse online platformlar üzerinden iletişimimizi sürdürmeye devam edebiliriz.
Evde veya dışarıdaki müsait alanlarda yapacağımız düzenli egzersizler, Mindfulness gibi zihinsel rahatlatıcı alıştırmalar da psikolojik sağlığımız için çok önemli.
Fakat yine de bu dönemde kişiyi fazlasıyla rahatsız eden anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluklar, depresyon ya da diğer herhangi bir psikolojik rahatsızlık yaşanıyorsa, mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde huzurevleri terk edildi. İsveç’te yaşlılara bakış nasıl?
Ne yazık ki İsveç’te yaşlılara yeteri kadar değer ve saygı gösterilmediğini düşünüyorum. İsveç’in başbakanı ve epidemiyoloğu da yaptığı açıklamalar ile yaşlıları yeterince iyi koruyamadıklarını ve pandemi sürecinde yaşlılara yönelik uyguladıkları stratejide hata yaptıklarını dile getirdiler.
Benim özellikle yaşlı gruba bu hizmeti sunma amacım da bu problemi çok erken fark etmem oldu zaten. Ölüme terk edildiklerini ve kimsenin onları umursamadığını düşünmelerini istemediğim için onlara destek vermek ve ‘’sizi umursayan biri var’’ demek istedim.
İzmir’e psikolojik destek
Terapi dışında hangi gönüllü faaliyetlerde bulundunuz?
Bunun dışında ülkemizde yakın zamanda gerçekleşen İzmir depremini yaşayan vatandaşlarımıza da gönüllü psikolojik destek hizmeti vermeye başladım.
Böyle zor zamanlarda herkesin elinden gelen yardımı yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu, insan olmamızın bir göstergesidir. Birbirimize ihtiyacımız var her zaman. Ankara’da okuduğum dönemde de hafta sonları düzenli olarak hayvan barınağında gönüllü olarak çalıştım. Yine o dönemde Ankara’da Down Sendromu olan çocuklara destek amaçlı açılmış bir kafede gönüllü çalışmalarda bulundum. Ankara’da üniversitemizdeki görme engelli öğrenciler için kayıt cihazına ders kitaplarını seslendirdim.
Hem Türkiye’de hem de İsveç’te çocuk yurtlarında bakıcı abla, oyun terapisi gibi gönüllü hizmetler vermekteyim. İsveç’te şizofreni hastalarının aile ve yakınlarına hayatı daha da kolaylaştıracak ve stigma ile savaşacak gönüllü eğitimler veriyorum. İnsanlığa, hayvan dostlarımıza ve doğaya hizmet konusunda oldukça hassasım.