Küçük yaşta görme yetisini kaybeden aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden Aşık Veysel Şatıroğlu’nun vefatının 50. yılında, aile fotoğrafları ve hayatı Atatürk Kültür Merkezi’nde sergileniyor. UNESCO tarafından 2023’ün “Aşık Veysel Yılı” ilan edilmesi münasebetiyle Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen “Veysel Gider, Adı Kalır” adlı sergi, 23 Nisan’a kadar sanatseverlerle buluşacak.
Küratör Erkan Doğanay imzasıyla sunulan sergide, vefat ettiğinde yüzünden alınan maske gibi ilk kez sergilenen birçok eşyası da var. Sergi alanına girdiğinizde Kırmızı ve siyah renkler karşılıyor sizi. Toprakla olan ilişkisini anlatmak için siyah, görme yetisini kaybetmeden önce son gördüğü renk olduğundan dolayı da kırmızı tercih edilmiş. Sergide onun ruhunu göstermek istediklerini söyleyen Doğanay, “Tamamına baktığınızda hepsinin birbiriyle ilişkisi var. Kapsamlı bir Aşık Veysel külliyatı gibi. Kırmızının anlamı, görsel yetisini kaybetmeden evvel düşüyor ve avucunun içi kanıyor. Ömrü boyunca tek hatırladığı ve bildiği renk kırmızı. İzleyiciler duygusal açıdan bağ kursun diye parmak izi dahil her türlü detayı kullandık. Görme engelli olduğu halde bize gönül gözüyle bakmayı öğretmişti. Dost kelimesini yaygın olarak kullanmamızı sağlayan isimdi” diyerek anlatıyor bunu.
Sergiye dahil edilecek fotoğrafları eşiyle birlikte derlediğini belirten torunu Nazender Süzer Gökçe, vefat edene kadar ünlü bir dedeye sahip olduğunu bilmediklerini vurguluyor. Kendisi 8 yaşındayken dedesini kaybettiğini dile getiren Nazender Süzer Gökçe, dedesiyle ilgili ise şunları aktarıyor: “Hayattayken hiç ayrıcalıklı yaşamazdı, mütevazi ve sevecen bir insandı. Ne zaman ki vefat etti, yüzlerce araba, çelenk, devlet erkanı cenazeye geldi, o zaman ünlü bir ozan olduğunu hissettik. İlk defa o zaman farkındalık oluştu. Evimize misafir gelir, sazlı sözlü muhabbetler edilirdi. Çocukları asla dışarı çıkarmaz, tam tersine, ortamda oturup onları dinlememizi, o muhabbetlere katılmamızı isterdi. Bize rehber oldu, o terbiyeyle büyüdüğümüz için de bugün mümkün olduğunca o kültüre sahip olmaya çalışıyoruz.”
Açılış esnasında Aşık Veysel’in bestelerini Çello Sanatçısı Frederic De Wulf’un performansından dinledik. Tam bir Veysel hayranı olan Amerikalı müzisyen, 2020 yılında Ölüdeniz semalarında paraşütle atlarken ilk kez “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü gökyüzünde çalmıştı. Ünlü sanatçı, Türkiye’deki köyleri gezerek Aşık Veysel bestelerini icra etme sebebini şu ifadelerle anlattı: “Babadağ’daki ilk uçuş performansımdan beri Aşık Veysel’in türküleri kalbimde. Eşimle Türkiye’nin birçok yerini gezdik, turistlere değil, Türk insanlarına çaldım bu besteleri. Çünkü onlar mutlaka bu türküleri biliyor, duyduklarında bazen oynuyor, bazen ağlıyorlar. Daha önce hiçbir ülkede böyle bir şey görmemiştim. Aşık Veysel’in müziği, kelimelerin anlamı bana da dokunuyor, acısını, yolculuğunu ve zorluklarını hissediyorum. O çok özel biri, insanları müzikleriyle etkilemiş ve hala etkilemeye devam ediyor. Ben onun mesajını tüm insanlara ulaştırmak istiyorum, özellikle de Amerikalılara.”
Aşık Veysel’in hayatı, onunla yapılmış röportajlar makaleler ve haberlerin yer aldığı sergide, Ara Güler, Fikret Otyam, Ozan Sağdıç, Mustafa Türkyılmaz, Ergun Çağatay ve dönemin Anadolu Ajansı foto muhabirlerinin objektifinden fotoğraflar yer alıyor. Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Orhan Peker’in resimleri, Alper Çınar’ın heykeli ve ressam Yusuf Toprak tarafından Aşık Veysel vefat ettiğinde yüzünden alınan mask serginin önemli eserleri arasında bulunuyor. Görme engelliler için Braille alfabesiyle hazırlanan 4 ciltlik “Basında Aşık Veysel” kitabını da ziyaretçilerle buluşturan sergide, tiyatro sanatçıları tarafından seslendirilen aynı kitabın sesli versiyonunun da tanıtımı yapıldı. Usta yönetmen Metin Erksan’ın ünlü ozanın hayatını anlattığı ve Aşık Veysel’in de yer aldığı “Karanlık Dünya” adlı film de ilk kez bu sergide izleyicilerin beğenisine sunuldu.