Demir eksikliği sıklıkla anemiye neden olmakla birlikte artmış erken doğum riski, ölü doğum ve immün yetmezlik de sık görüldüğünü kaydeden Fidaner, "Hayvan ve insan deneylerindeki bulgular demir eksikliği anemisinin çocukların bilişsel gelişimlerini, büyümelerini olumsuz etkilediğini göstermektedir. Hatta demir eksikliği anemisi gelişen çocuklar uygun şekilde tedavi edilse bile 5-10 yıl sonra zeka katsayılarının hiç anemi gelişmemiş çocuklardan daha düşük olduğu bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir" dedi.
Demir eksikliğinin diyetle az alınması, ince bağırsak problemlerine bağlı yetersiz emilim, bebeklik ve ergenlik dönemindeki artmış fizyolojik demir ihtiyacı ve kronik kanamalar sonucunda ortaya çıkabildiğini belirten Gülay Fidaner, "Büyümenin hızlandığı dönemlerde daha sık görülür, beslenme biçimi, sosyoekonomik durum ve geçirilmiş enfeksiyonlar oluşumuna katkıda bulunabilir. Aslında demir eksikliği bir tanı değil semptomdur ve neden kaynakladığı araştırılmalıdır. Ancak, demir takviyesi gelişmekte olan ülkelerde demir eksikliğini kontrol edebilmek için sıklıkla uygulanılan yöntemdir. Demir desteğinin geleneksel hedef grubu gebeler ve iki yaşından küçük çocuklardır. Yapılan yeni çalışmalar, hedef grubun içine doğurganlık çağındaki tüm kadınların, okul öncesi dönem çocukların ve adolesanların da alınması gerektiğini göstermektedir. Eğer bir kadın demir depoları dolu bir şekilde gebe kalırsa, gebelik sırasında alacağı demir desteği de daha etkili olacak ve doğum sonrasında hem bebek hem de annede demir eksikliği gelişmesi riski ortadan kalkacaktır" ifadelerini kullandı.
Fidaner, günlük beslenmede demirden daha çok faydalanmak için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle açıkladı: "Proteinden zengin besinler özellikle dana eti, koyun eti ve tavuk eti organik demirden zengin besinlerdir. Etlerden başka iyi pişmiş olan kuru baklagiller, soya fasulyesi, yumurta, kuru meyveler (özellikle kuru üzüm, kuru kayısı), pekmez, yeşil sebzeler (ıspanak), fındık, fıstık, susam, tahin gibi yiyecekler demirden zengindir. İnek sütü içinde bulunan demirin yaklaşık yüzde 10’u, anne sütündeki demirin ise yüzde 50’si emilebilmektedir. Anne sütündeki demir miktar olarak az olsa da biyoyararlılığı yüksek olduğundan zamanında normal doğum ağırlığıyla doğan ve ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde demir eksikliğinin gelişmesi beklenmez. Anne sütü ile birlikte verilen ek besinler anne sütü içindeki demirin emilimini azaltır. Anne sütü ile beslenen bebeklere ek besin başlanacak olursa, anne sütü ve ek besinler ayrı öğünler şeklinde verilmelidir".
Bazı besinlerin demir içermediğini fakat demir emilimini arttırdığını belirten Fidaner, "C vitamini içeriği yüksek olan besinler demir emilimini artırdığı için demirden zengin olan besinlerle birlikte tüketilmelidir. Yumurtanın portakal suyu veya domatesle birlikte tüketilmesi, köftenin salata ile tüketilmesi gibi. Besinlerde az olarak bulunsa bile fitatlar demirin emilimini azalttığı için kepekli tahıllar, tahıllar, unlar, çerezler ve iyi pişirilmemiş kuru baklagiller demir kaynaklarıyla birlikte tüketilmemelidir. Ancak, bazı fermente besinler, diyetteki fitat miktarını azalttığı için demir emilimini arttırır. Mayalı ekmek buna örnektir. Mayasız ekmek olarak bilinen yufka veya lavaş ekmeği demir emilimini azaltır. Çay, kahve, kakao, bitkisel çaylar, meşrubatlar ve çeşitli baharatlar demiri bağlayıcı fenolik bileşikler (taninler) içerdiğinden dolayı demir emilimini azaltırlar. Dolayısıyla bu besinleri tüketirken demir içeren besinlerle öğünlerini ayırmaya dikkat edilmelidir. Demir içeren besinle birlikte süt, süt ürünleri veya kalsiyum tuzu alımı emilimi azaltmaktadır. Bu durum özellikle gebeler ve çocuklar için önemlidir" şeklinde konuştu.