Diyabetli kişilere, beslenme alışkanlıklarını düzenlemesi, yaşam tarzının değiştirmesi ve egzersiz yapması öneriliyor.
Ömür boyu devam eden ve kişinin hayatını sürekli kontrol altında yaşamasını gerektiren diyabet, doktor kontrolünde gerekli önlemler alındığı takdirde henüz ortaya çıkmadan engellenebiliyor. Ancak önlenemezse de diyabet ile yaşamayı kolay hale getirmek mümkün.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Burcu Aydemir Efelerli, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabeti tanımlayarak, bu hastalıkla yaşamayı kolaylaştıracak bilgiler aktardı.
Ömür boyu devam eden ve kişinin hayatını sürekli kontrol altında yaşamasını gerektiren diyabet, doktor kontrolünde gerekli önlemler alındığı takdirde henüz ortaya çıkmadan engellenebiliyor. Ancak önlenemezse de diyabet ile yaşamayı kolay hale getirmek mümkün. Pankreasın yeterli insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılmamasından kaynaklanan diyabette, kişi aldığı besinlerden kana geçen şekeri yani glikozu kullanamadığından kan şekeri yükseliyor. Diyabetin, kan şekeri yüksekliği olarak tanımlanabilen ve ömür boyu süren bir metabolizma hastalığı olduğunu belirten Dr. Aydemir Efelerli, “Risk faktörlerinin erken tespiti ve bu faktörlerin ortadan kaldırılması ile diyabetin ortaya çıkmadan önlenmesi mümkün olabiliyor. Bununla birlikte, riskli kişiler de gerekli önlemler ile diyabetten korunabiliyor. Gerekli olan, kontrollü ve sağlıklı yaşamak” dedi.
Genetik ve çevresel faktörler neden oluyor
İç Hastalıkları Uzmanı Efelerli, "Diyabetin gelişmesinde genetik ve çevresel faktörler ile hayat tarzı rol oynuyor. Tip 1 diyabet çeşidi, insülin hormonlarının eksikliği sonucu, genellikle çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıkıyor. Tip 1 diyabeti olan kişiler yetersiz olan insülin hormonunu ömür boyu enjeksiyon yoluyla dışarıdan alıyor. Bu nedenle Tip 1 diyabet, insüline bağımlı diyabet olarak da biliniyor. Genel olarak toplumdaki diyabet oranının yüzde 10’unu Tip 1 diyabet oluşturuyor. Tip 2 diyabeti olan kişilerde sıklıkla aşırı susama, sık idrara çıkma, yorgunluk ve açıklanamayan kilo kaybı görülüyor. Bazı kişilerde belirtiler başlangıçtan birkaç yıl sonra ortaya çıkabiliyor. Tip 2 diyabetin erken döneminde yapılan testlerde; tokluk kan şekeri, açlık kan şekerinden düşük çıkabiliyor. Bu da kişide insülin direncinin geliştiğine işaret ediyor. Başlangıçta insülinin çok salgılanması, tokluk kan şekerini açlık kan şekerine göre daha fazla düşürüyor. Çoğu insanda tokluk şekeri regülasyonda daha önce bozuluyor ancak insülin direnci prediyabette daha çok görülüyor. İster Tip 1 olsun isterse Tip 2 diyabet, bu hastalığa çok dikkat etmek gerekiyor çünkü nörolojik, kalp damar, nefrolojik ve göz komplikasyonları ile birlikte seyredebiliyor. O nedenle bu tip hastalıkların belirtileri görüldüğünde diyabetin olup olmadığına da mutlaka bakılmalı" ifadelerini kullandı.
Bu kişilerde diyabet riski yüksek
Dr. Burcu Aydemir Efelerli, diyabet görülme riskinin daha yüksek olduğu kişileri ise şöyle açıkladı:
"Obezite sorunu olan, yeterli miktarda fiziksel aktivite yapmayan, sigara kullanan, posa oranı düşük doymuş yağlardan zengin diyetle beslenen, genetik yatkınlığı olan, orta yaşın üzerinde olan, ailede diyabet öyküsü bulunan, daha önce gebelikte diyabet tespit edilen, hipertansiyon ve hiperlipidemi sorunu olan ve düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelen bebeklerde diyabet görülme riski daha fazla oluyor.”
Alınan önlemler ile görülme sıklığı yüzde 58 azaldı
Risk grubunda olan kişilerin gerekli önlemler ile diyabetten korunmasının sağlanabildiğini dile getiren İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Burcu Aydemir Efelerli, "Günümüzde diyabeti önlemek amacı ile yapılan önemli çalışma sonuçları, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması, düzenli egzersiz ve eğitim ile diyabet görülme sıklığının yüzde 58 oranında azaldığını gösteriyor. Tedavide asıl amaç, kan şekeri yükselmelerini ve düşmelerini önlemek. Bu dengenin sağlanmasıyla komplikasyonların gelişimi önleniyor veya gelişmiş komplikasyonların seyri yavaşlatılıyor. Besinlerle kana geçen şekerin vücut tarafından kullanılmasını sağlayarak kan şekeri yükselmelerini önleyen insülin hormonu yaşamın sürdürülebilmesi için hayati önem taşıyor. Tip 1 diyabetli kişilerin vücudu insülin üretemediğinden dolayı dışarıdan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekiyor. Tip 2 diyabetli kişilerin kan şekerinin ayarını sağlamak içinde, öncelikle beslenme alışkanlıklarını düzenlemesi, yaşam tarzının değiştirmesi ve egzersiz programları ile tedaviye başlaması öneriliyor” şeklinde konuştu.
Sağlıklı bir hayat için tedavi planına uymak gerekiyor
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Burcu Aydemir Efelerli, son olarak "Tedavi planına uyulmasına rağmen kan şekeri normal sınırlar içinde tutulamadığı takdirde,hap şeklinde kullanılan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye eklenebiliyor. Ancak bazı Tip 2 diyabetliler kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyuyor. Bu durumlarda uygun dozda yapılan insülin enjeksiyonları ile tedaviyi desteklemek gerekiyor. Tip 2 diyabeti olan bazı kişilerde psikolojik olarak insülin tedavisinden kaçma veya erteleme eğilimi görülebiliyor. Enjeksiyon fikri, hipoglisemi olarak tanımlanan kan şekerinin düşmesi ve kilonun artması kaygıları ile birlikte kişiler tedaviye başlamakta gecikebiliyor. Ancak bu kişilerin hayatına sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için doktor tarafından planlanan tedaviye uyması gerekiyor” bilgilerini paylaştı.
#Diyabet
#Şeker
#Tip 1 diyabet
#Tip 2 diyabet