Ressam İsmail Acar, yağlı boya tablosunu yurt genelinde yanan ormanların yeniden canlandırılması amacıyla Bizim Dünyamız Vakfına bağışladı. Acar, “Doğa bizim 720 bin saatlik yaşam ömrümüz içinde kullandığımız bir ev. Ama biz zannediyoruz ki bu dünyanın, geçmişinin ve geleceğinin sahibi de biziz. Aslında öyle değil” yorumunu yapıyor.
Toplumun farklı kesimlerinden ve sanat camiasından Antalya, Muğla, Adana, Osmaniye ve Mersin’de çıkan yangınlara duyarlılık gösterilmeye devam ediliyor. Ressam İsmail Acar, bugüne kadar yüzlerce karma ve kişisel sergi açtığını, pandemi nedeniyle ara verse de uluslararası projelerde çalışmaya devam ettiğini belirtiyor. Acar, 2000’li yılların başında zeytin ve portakal ağaçları resimleri çizdiğini belirterek, “O yıllarda aslında insanlık için ‘acaba yeni asır nasıl devam edecek, acaba uydular mı düşecek?’ diye çok önemli bir travma başladı. O dönem insanlarda travmatik oluşan süreci ben de doğayla ifade etmeye başladım” diye konuşuyor.
- O sürece tanıklık etmek adına hazırladığı eserde çakılların içinden çıkan bir zeytin ağacını resmettiğini ve ortaya çıkan hayatın insanlara da hayat verdiğini dile getiren sanatçı, “İklim değişikliğiyle ilgili faaliyet gösteren bir vakfa ve böylesi travmatik bir süreç geçirdiğimiz döneme de çok uygun olacağını düşünerek, bu eserle farkındalık adına bir katkıda bulunmak istedim.” ifadelerini kullandı.
GELECEK ADINA DERS ÇIKARMALIYIZ
Bizim Dünyamız Vakfının iklim değişikliğiyle alakalı çalışmalar yapan genç bir vakıf olduğunu aktaran Acar, sanatçıların da toplumun kalbi ve gönlü, ilham kaynağının ise doğa olduğunu ifade ediyor. Acar, sanatçıların duyarlılıklarını ve birikimlerini toplumla paylaşmaları gerektiğinin altını çizerek şöyle devam ediyor: “Bu süreçte bize en yakın konumda olan Bizim Dünyamız Vakfı farklı bir bakış açısı getiriyor. Maalesef bizim toplumumuzun ve dünyanın bu farklı bakış açısına ihtiyacı var. Doğa bizim 720 bin saatlik yaşam ömrümüz içinde kullandığımız bir ev. Ama biz zannediyoruz ki bu dünyanın, geçmişinin ve geleceğinin sahibi de biziz. Aslında öyle değil.”
- Sanatçılar ve duyarlı insanların toplum için her olumsuzluğu doğanın kendini yenilemesi için fırsat olarak gördüğüne dikkati çeken Acar, büyük felaketleri büyük dönüm noktaları kabul ederek, gelecek adına dersler çıkarılması gerektiğine vurgu yapıyor.
TOPRAKTAN GELDİK TOPRAĞA GİDİYORUZ
Usta ressam, sanatçı duyarlılığının bütün topluma yayılmasının önemine de değinerek şunları söylüyor: “Sanatçı bakış açısıyla bütün toplum hareket ederse zaten hiçbir sorun kalmaz. Çünkü biz egolarımız ve hırslarımız uğruna maalesef doğayla doğru iletişime geçemiyoruz. Biz doğadan ayrı bireyler değiliz. Doğayla bir bütün içinde yaşıyoruz. En basit anlatımıyla topraktan gelip toprağa gidiyoruz.”