2012’den bu yana down sendrom-luların üretken bir çalışana dönüşerek aile ve ülke ekonomisine katkıda bulunmalarını sağlamak için faaliyet yürüten Türkiye Down Sendromu Derneği, 18 yaş üstü down sendromlu bireylerin “İstihdam +1” programı ile iş hayatına atılmalarına olanak sağlıyor. Türkiye’deki büyük firmalardan da istihdam desteği gören program, down sendromlu bireylerin iş hayatına katılımlarını kolaylaştıracak koçlarını ise “Destekli İstihdam İş Koçu Eğitim Programı”yla yetiştiriyor. İş hayatına katılmaya hazır, eğitimli bireyler için yetenek ve birikimlerini anlamlı bir şekilde kullanabilecekleri istihdam fırsatı sağlayan programla down sendromlu bireyler uygun işlere yerleştiriliyor. 17 ilde 44 firma ile down sendromlu bireyler muhasebe ve insan kaynakları departmanları, banka, restorant, otelin kat hizmetleri gibi farklı sektörlerde, farklı rollerde çalışarak para kazanıyor. Program ayrıca down sendromlu bireylerin iş hayatına atılmasıyla kendine güvenen, becerikli, mutlu, sosyal yetişkinler olunmasına ve ailelerinde çocukları için daha az gelecek endişesi taşımasına fırsat sağlıyor. Down sendromluların hayatın içine, her alana dahil olması toplumsal ön yargıları ve bariyerleri de kaldırıyor. Türkiye Down Sendromu Derneği (Down Türkiye) Genel Sekreteri Fulya Ekmen ve özel bir bankanın genel müdürlüğünde insan kaynakları uzmanı olarak çalışan Yağmur Topçu ile bir otelde garsonluk ve baristalık yapan Kaan Erdem’le Ataşehir’de yer alan Türkiye Down Sendromu Derneği’nde bir araya geldik.
Türkiye Down Sendromu Derneği (TDSD) Genel Sekreteri Fulya Ekmen “Down Türkiye olarak down sendromlu bireylerin istihdam oranını artırmak, çalıştıkları yerle uyumlarını sağlamak, ekip çalışmasına adapte olup çalıştığı yere fayda sağlamalarını amaçlamak için Compass Group Foundation ile yürüttüğümüz ‘Herkesin Yeri Var’ projesini istihdam programımızla birlikte yürüterek farkındalık yaratıyoruz” diyor. Ekmen, “İstihdam +1” programına 18 yaşını dolduran down sendromlu bireylerin internet üzerinden başvuru yapabileceğini belirterek, “Burada bizim bir ekibimiz var. Destek istihdam ekibi. Yani iş koçlarımız var” ifadelerini kullanıyor ve programı şu sözlerle anlatıyor: “Programımız iş koçlarımız tarafından yürütülüyor. İş koçlarımız firmalar ile görüşüyor. Down sendromlu bireylerle çalışmak isteyen çok firma var. Firmaları sıraya alıyoruz. Daha sonra firmanın tutumuna, açık pozisyonlarına bakıyoruz. Ardından gençlerimizin ve ailelerinin beklentilerini öğreniyoruz. Firmalara uygun gençleri bulup gençlerle görüşmeler yapıyoruz. Sonrasında iş koçlarımız şirketteki bütün personele down sendromlularla nasıl çalışacakları ile ilgili bir eğitim veriyor. Bin kişi çalışıyorsa bin kişi eğitim alıyor bizden. Aynı bir istihdam süreci gibi. Orada da iş koçu eşlik ediyor. Ama öncesinde gençlere eğitim veriliyor. Eğitimde de iş hayatındaki terimler, iş görüşmesine nasıl gitmesi gerektiği öğretiliyor. İş koçumuz daha sonra down sendromlu bireyimizin çalışacağı firmaya giderek bir gün boyunca iş yerinde çalışıyor. Birlikte yapacağı işi, nasıl yapması gerektiğini anlatıyor. İki hafta boyunca hem diğer personele hem de gencimize iş öğretiyor. Sonraki haftalarda artık gençlerimiz oraya uyum sağlıyor.”
Ekmen, işe başlayacak down sendromlu bireylerin yanı sıra ailelerine de eğitim verdiklerini dile getiriyor. Ekmen, ailelere de bu sürece nasıl destek olacağını, nerede durmaları gerektiğini, nelere dikkat edeceklerini, çocuklarının artık yetişkin kimliğinde çalışan birey olduğunu kabullenmeleri gerektiğiyle ilgili bir nevi ikna seansı yaptıklarını anlatıyor.
Terfi alan ve iş tanımı değişen gençlerin olduğunu söyleyen Ekmen, ailelerden olumlu geri dönüş aldıklarını anlatıyor ve ekliyor: “Aileler müthiş bir değişim olduğunu görüyorlar. Bir süre sonra mesela servis yoksa down sendromlu gencimiz kendisi gidip gelmeye çalışıyor. Bazen iş arkadaşlarıyla akşamları çıkıp bir şeyler içiyor. Dolayısıyla ailenin bir kere rahatladığı kesin. Bazı endişeleri en azından biraz sönüyor. Gençlerde ise sosyal açıdan da gelişimsel olarak da değişimler oluyor. Kendini daha iyi ifade edebiliyorlar, öz güvenleri artıyor, duruşu, konuşması değişiyor ve aile içerisindeki konumları da güçleniyor. Mesela, para kazanmaya başlayan bir gencimiz kardeşinin üniversite parasını ödemeye başladı. Üniversite parasını ödemeye başlayınca kardeşine abilik yapmaya başladı. Ders çalışmadığı zaman hesap soruyor. Belki orada abi kardeş ilişkisinin oturmasına yardımcı oldu. Yine bir gencimiz durumu iyi olmayan bir aileye ‘eğitim bursu vereceğim’ diyerek kendi maaşından bir kısmını düzenli olarak oraya yatırıyor. Deprem zamanı bize maaşından bağış yapan gençlerimiz oldu. Aslında bu programın ne kadar pozitif etkisi olduğunu gösteriyor.”
Şirketler açısından da çok güzel dönüşler aldığını belirten Ekmen, müdürlerin diğer personellere davranışının değiştiğini söylüyor. Farklı personellerle nasıl iletişim kuracaklarını öğrendiklerini, down sendromlu gençlerle iletişim yöntemlerinin herkeste işe yaradığını ve performanslarını yükselttiğini gördüğünü söylediklerini dile getiriyor.
23 yaşındaki Kaan Erdem ise bir yıldır bir otelde çalışıyor. Otelin yiyecek-içecek bölümünde hem garsonluk hem de baristalık yapan Erdem kahve, çay, portakal suyu hazırlıyor. Erdem, işe başlamadan önce de evde annesine ve ikiz kardeşlerine de garsonluk yaptığını söylüyor. Büyük bir zevkle çalıştığını ifade eden Erdem, “İsteyerek garsonluk yapıyorum ve zengin olmak için çalışıyorum” diyor. İşe başladıktan sonra kişisel bakımına daha dikkat ettiğini söyleyen Erdem de iş çıkışları arkadaşlarıyla vakit geçirip eğlendiğini söylüyor.
28 yaşındaki Yağmur Topçu, yedi yıldır bir bankanın genel müdürlüğünde insan kaynakları uzmanı olarak çalışıyor. “İş yerine gittiğimde bilgisayarımı açıp gelen CV’leri düzenliyorum ve dosyaları kaydediyorum” diyen Topçu, çalışırken kendini heyecanlı ve mutlu hissettiğini söylüyor. Topçu, “Çünkü orada hayatım başlıyor” diyor. Çalışmadan önce evde küçük kuzenleriyle birlikte vakit geçirdiğini anlatan Topçu, işe başladıktan sonra ise öz güveninin arttığını ve makyaj yapmaya başladığını dile getiriyor. Her sabah işe gitmeden önce severek makyaj yaptığını dile getiren Topçu, çalıştığı zaman çok fazla ekrana baktığı için gözlerinin yorulduğunu söyleyerek biraz zorlandığını söylüyor. İşe başlamadan önce biraz endişelerinin olduğunu söyleyen Topçu, “İşe gidip geldim. Kendi kendime korkumu yendim” diyerek anlatıyor. İşe başladıktan sonra ailesini ve akrabalarının kendisiyle gurur duyduğunu ifade eden Topçu, kimi zaman iş çıkışları iş arkadaşlarıyla bir kafede vakit geçirdiğini söylüyor.