Dünyadaki adaletsizliğe karşı susmayacağım

Dilber Dural
Dilber Dural
04:0030/03/2025, Pazar
G: 30/03/2025, Pazar
Yeni Şafak
Maher Zain
Maher Zain

Modern melodileri geleneksel ezgilerle buluşturan barış, sevgi ve umut mesajlarıyla dinleyicilerine ilham veren Lübnan doğumlu İsveçli müzisyen Maher Zain, “Bir Müslüman sanatçı olarak dünyadaki adaletsizlik ve yanlış bilgilendirme konusunda konuşma sorumluluğu hissediyorum” açıklamasını yapıyor.

Modern melodileri geleneksel ezgilerle buluşturan, barış, sevgi ve umut mesajlarıyla dinleyicilerine ilham veren 44 yaşındaki Lübnan doğumlu İsveçli müzisyen Maher Zain, sekiz yaşındayken ailesiyle İsveç’e göç etti. İsveç’te Havacılık ve Uzay Mühendisliği okuyan Zain, müziğe olan ilgisiyle kariyerini değiştirdi. Müzik prodüktörü RedOne ile çalışarak, pop müzik yerine ilahi temalarla yoğrulmuş R&B müzikleri yapmaya karar verdi. 2009 yılında “Thank You Allah” albümünü çıkararak global bir başarı elde etti. Albümün çıkış şarkıları “Insha Allah” ve “Ya Nabi Salam Alayka” gibi parçaları farklı dillerde seslendirildi, bu da Zain’in dünya çapında büyük bir popülarite kazanmasına katkı sağladı. “Forgive Me” albümü ve “Palestine Will Be Free”, “Freedom” gibi şarkıları büyük yankı uyandırdı. Instagram’da 7,5 milyon takipçisi bulunan Zain, müziğini bir araç değil, bir mesaj taşıma biçimi olarak görüyor ve her şarkısının derin bir anlam taşımasına özen gösteriyor. Sevgi, barış ve insanlık mesajlarıyla milyonlarca insana dokunan Zain, özellikle İslam dünyasında büyük bir hayran kitlesine sahip. Geçtiğimiz günlerde, Yeni Şafak Pazar olarak Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) verdiği konser öncesi Zain ile buluştuk. Zain, Lübnan’daki iç savaş yıllarında yaşadığı zorlukları, müziğe olan ilgisini, içsel dönüşümünü ve kariyerindeki değişimleri anlattı.


Lübnan’da savaş döneminde dağlara sığındık

Lübnan’da doğdunuz ama İsveç’te büyüdünüz. Lübnan’daki iç savaş dönemine ve çocukluğunuza dair neler hatırlıyorsunuz?

Evet Lübnan’da doğdum, ancak İsveç’te büyüdüm. Sekiz yaşımdayken ailemle birlikte İsveç’e taşındık. Çocukluğumun çok fazla hatırladığım bir kısmı yok, çünkü İsveç’e taşındığımda aslında çok küçüktüm. Ama Lübnan’da yaşadığım döneme dair bazı anılarım hâlâ aklımda. Özellikle savaş dönemini hatırlıyorum. Lübnan’da evimizin çevresinde bomba sesleri duyuyorduk. O dönemde ailemle birlikte evi terk etmek zorunda kaldık ve dağlara sığındık. Bu tür anılar, çocukluğumdan geriye kalan en belirgin hatıralarım. Sonrasında ise İsveç’e taşındık ve orada yeni bir hayata başladık.

Babanız İsveç’e göç etmeden önce Lübnan’da bir şarkıcıydı ve müzikle olan bağınız o dönemde şekillendi. Onun müzik kariyerinin, sizin müziğe olan ilginiz üzerindeki etkisi ne oldu? Özellikle çocukken, babanızın sahne aldığı anlardan veya dinlediğiniz şarkılardan sizi etkileyen bir eser var mıydı?

Babam, Ahmadullah, ünlü bir şarkıcıydı ve onun sahne aldığı etkinliklerde çok sık bulunurdum. Bu etkinlikler genellikle hafla adı verilen özel konserler ya da kutlamalar olurdu. Hafla, Lübnan’da bazen küçük partiler ya da müzikli geceler olarak düzenlenen etkinliklere denir. Babam bu etkinliklerde şarkı söylerken ben de sahnede ya da kanun gibi müzik aletlerinin yanına gidip onu izlerdim. O dönemde, sahnede müzikle iç içe olmak bana büyük bir ilham verdi. Yaklaşık 10 yaşımdayken, müzikle daha fazla ilgilenebilmek için ilk kanunumu aldım. Bu, müziği gerçekten anlamak ve çalmak için bana bir fırsat sundu. Kanun çalmayı öğrenmeye başladım, kendi başıma çalışarak müzikle ilgili yeteneklerimi geliştirdim. Zamanla müziğe olan ilgim daha da arttı ve bu süreçte pek çok şey öğrendim. Sonraki yıllarda, müzikle ilgili daha fazla deneyim kazandım ve global sanatçılarla çalışan bir şirkette görev aldım. Bu deneyim, bana dünyaca ünlü sanatçılarla çalışma fırsatı sundu ve müzik kariyerimde önemli bir adım attım. Bu şekilde, müziğe olan tutkum ve çalışmalarım beni bu noktaya getirdi.


Amerika’daki müzik sektörü bana göre değildi

Michael Jackson, Lady Gaga, Akon gibi dünyaca ünlü isimlerle çalışan RedOne ile yaptığınız iş birlikle adınızı duyurdunuz. Ancak bu dünyanın size göre olmadığını fark ettiniz. Bu süreçte sizi en çok zorlayan neydi ve sizi şu anki müzikal yolunuza yönlendiren dönüm noktası ne oldu?

Evet, çok yakın bir arkadaşım olan RedOne ile birlikte çalıştım. Onunla İsveç’te tanıştım. O da aslen Faslı, ancak benim gibi İsveç’te büyüdü. Birlikte müzik yapmaya başladık ve sonrasında Amerika’ya taşınmaya karar verdi çünkü müziğini küresel çapta duyurmanın Amerika’dan geçmesi gerektiğini düşünüyordu. Bana da gelip katılmak isteyip istemediğimi sordu. Tabii ki “Kesinlikle gelirim!” dedim ve Amerika’ya taşındım. O süreçte RedOne’dan çok şey öğrendim. Hep söylerim, başarımda en büyük etkenlerden biri, iyi bir dostum olan RedOne’dır. Ancak müzik endüstrisinin içinde yer aldığımda, hep bir eksiklik hissediyordum. Ne olduğunu tam olarak bilmiyordum, ama müzik sektörünün etrafındaki her şey bana yabancı geliyordu. Müziği seviyordum, stüdyoda çalışmayı seviyordum ve RedOne ile birlikte olmayı seviyordum ama sektörün geri kalan kısmı beni tatmin etmiyordu. Bir noktada, 27 yaşımda İsveç’e geri döndüm. O dönemde hayatımda bir değişiklik yapmam gerektiğini hissettim. Bazı arkadaşlarım beni bir camiye götürdü, O dönemde İslam’dan oldukça uzaktım, camiye pek gitmezdim. Ama o günden sonra her hafta gitmeye başladım, sohbetleri dinledim, daha fazla şey öğrendim ve hayatımla ilgili birçok soruma cevap buldum. Yavaş yavaş, “İşte ben böyle bir hayat istiyorum, böyle olmak istiyorum” diye hissetmeye başladım. Bir yıl sonra, RedOne’a müziği bırakıp, İsveç’te normal bir hayat sürmek istediğimi söyledim. O günden sonra hayatımda bir dönüm noktası yaşadım. İşte hikâyem böyle başladı ve geri kalan her şey artık tarih oldu. Şu anda buradayım.


Dünyanın her köşesinden mesajlar alıyoruz

Bu süreçte yaşadığınız içsel dönüşümün ardından, müziği yalnızca bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bir mesaj iletme aracı olarak kullanmaya başladınız. Şarkılarınızdan bu dönüşümü net bir şekilde duyabiliyoruz. Müziği, İslam’ın mesajını iletmek amacıyla kullanma kararı size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Evet, 2007’de müziği bırakma kararı aldıktan sonra bazı arkadaşlarım beni çok etkiledi. Bana, “Senin bir sesin var, bir yeteneğin var, müziği nasıl oluşturacağını biliyorsun” dediler. Onlarla konuşurken, “Herkesin bu mesajı duymasını istiyorum” dedim. Müziğin güçlü bir araç olduğunu biliyordum ve bu nedenle “Tamam, deneyelim” diye düşündüm. Sonrasında İngiliz merkezli İslam’dan ilham alan bir müzik prodüksiyon şirketi olan Awakening Records ile iletişime geçtim ve bugünkü müzik yolculuğum böyle başladı. Sorumluluk konusuna gelirsek, elbette bunun büyük bir sorumluluk olduğunun farkındayım. Ama etrafımda çok iyi insanlar var ve doğru bir amaç için çalışıyoruz. Niyetlerimizi sürekli yenilememiz gerekiyor çünkü aynı niyeti her zaman korumak gerçekten zor. Ama iyi bir ekiple, güzel insanlarla birlikte olduğunuzda bu süreç daha sağlıklı ilerliyor. Elhamdülillah, biz İslam’ın mesajını sanatsal ve güzel bir şekilde duyurmaya çalışıyoruz. Bugün, 17-18 yıldır bu işi yapıyoruz ve artık küresel anlamda tanınan bir isim olduk. Dünyanın her yerinden, her köşesinden insanlar bize mesajlar gönderiyor. Elhamdülillah, bunun için çok minnettarız.


Batı medyası Müslümanlar’ı doğru şekilde yansıtmıyor

Bu mesajları verirken neler hissediyorsunuz peki?

Harika hissediyorum, gerçekten harika. En güzel şey, bir konser salonuna gittiğimde, sahnedeyken ve seyirciler önümdeyken insanlara, “Nerelisiniz?” diye sorduğumda yaşanıyor. O anda salonda dünyanın dört bir yanından insanlar olduğunu görüyorum. Ve Elhamdülillah, her yerde Müslümanlar var. İşte biz de bunu göstermeye, insanlara hatırlatmaya çalışıyoruz.

Medya, bizi doğru şekilde yansıtmıyor. Ama eğer biri gerçekten bir Müslüman ile konuşursa, gerçeği görecektir. Bence Batı’da pek çok insan, medyada duydukları şeylerden dolayı çekiniyor ve bir Müslüman’a yaklaşarak, “Bu gerçekten doğru mu?” diye sormaktan korkuyor. Ama sadece bir konuşma başlatın ve göreceksiniz. Göreceksiniz ki Müslümanların yüzde 99,99’u sizin gibi, benim gibi, sıradan insanlar. Hepsi bu.

Şarkılarınızda barış ve umut temalarını işlerken, özellikle İslam coğrafyasındaki acılara dikkat çekiyorsunuz. Bir Müslüman sanatçı olarak, bu tür mesajları iletmek sizin için ne ifade ediyor? Son dönemde İslam coğrafyasında yaşananlar sizi nasıl etkiliyor?

Bir Müslüman sanatçı olarak dünyadaki adaletsizlik ve yanlış bilgilendirme konusunda konuşma sorumluluğu hissediyorum. Bunu, karşılaşabileceğim sonuçlara rağmen yapmaya çalışıyorum. Örneğin, Filistin’e verdiğim destek nedeniyle bazı konserlerim iptal edildi. Ama umurumda değil. Eğer bir platformumuz varsa, bunu barış ve adalet mesajını yaymak için kullanmalıyız. Aynı zamanda Müslümanların gerçek yüzünü olabildiğince doğru bir şekilde yansıtmaya çalışıyorum. Küçük bir parça olabilirim ama müziğim, videolarım, şarkılarım ve röportajlarımla, Müslümanların yüzde 99,99’unun tıpkı herkes gibi normal insanlar olduğunu göstermeye çalışıyorum. Filistin önemli bir konu, ama bunun ötesinde pek çok hayır işine de destek veriyorum. Şöhretimi, platformumu ve ismimi iyi bir amaç için kullanıyorum. Bunu, iyi bir insan olarak görünmek için yapmıyorum, bunu bir görev olarak görüyorum.


Sekiz dilde şarkı söyledim ama üç dil konuşabiliyorum

Sekiz farklı dilde şarkı söylüyorsunuz. Bu da küresel bir etki yaratmayı hedeflediğinizin bir göstergesi. Kurduğunuz bağı nasıl tanımlarsınız?

Evet, şu ana kadar İngilizce, Arapça, Türkçe, Malayca, Endonezce, Kürtçe, Urduca ve Fransızca olmak üzere sekiz dilde şarkılar söyledim ama sadece üç dili konuşabiliyorum. Bunun, dünyadaki birçok insana ulaşmamda kesinlikle yardımcı olduğunu düşünüyorum. Çünkü insanlar, aksanınız kötü olsa bile, onların dilinde şarkı söylediğinizde bunu takdir ediyorlar, daha fazla bağ kuruyorlar, bu da benim daha geniş kitlelere ulaşmama yardımcı oldu. Özellikle Türkiye’de bunu çok hissettim. İlk Türkçe şarkılarımda aksanım pek iyi değildi ve bundan biraz utanıyorum. Keşke daha iyi yapabilseydim. Elhamdülillah yine de güzel tepkiler aldım.


Sahne arkasında basit bir hayatım var

Sahneye çıktığınızda enerjik performanslar sergiliyorsunuz, ancak özel hayatınızı gizli tutuyorsunuz. Maher Zain, sahne arkasında nasıl biri?

Çok sıkıcı! Hep şunu söylerim: Seyahate çıktığımda sosyal medyada beni görüyorsunuz, ama eve döndüğümde artık sosyal medyada olmuyorum çünkü hayatım çok, çok basit. Bence birçok insan için sıkıcı olabilir ama ben bundan memnunum. Basit bir yaşamım var; evde kalmak, aileyle vakit geçirmek, antrenman yapmak, müzikle çalışmak. Gerçekten bu kadar basit.


#Maher Zain
#şarkı
#müzik
#Gazze
#insanlık