Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yer alan ve UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde bulunan Malabadi Köprüsü, insanlığın engelleri aşma çabalarının, mühendislik ve mimari birikimin somutlaştığı en mükemmel örneklerden biri olarak adeta zamana meydan okuyor. Batman Çayı üzerine kurulan ve Diyarbakır-Tebriz Kervan Yolu güzergahında bulunan anıtsal yapı, 40,86 metrelik sivri kemeri ile dünyanın en uzun taş kemere sahip köprü özelliğini taşıyor. Kullanılan malzemelerin mühendislik bilgisi, taban yerleştirilmesi ve kemer genişliği hesaplanarak inşa edilen köprü, yaklaşık 9 asırdır kullanılmakta olan odaları ve üzerindeki figürleriyle ayakta duruyor.
Malabadi Köprüsü'nün, Bosna Hersek'teki Mostar ve Sokulu Mehmet Paşa köprülerinin inşasına yol açan kültür ve teknik birikime önemli katkı sağladığını söyleyen Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İrfan Yıldız, Malabadi'nin, sel taşkınları nedeniyle yıkılan iki köprünün yerine, 1145 yılında Timurtaş oğlu Necmettin-i İlgazi tarafından yapıldığını aktarıyor. Yıldız, "ana gözlü" ve "yolu dik olan" köprüler grubuna giren yapının, barındırdığı han odaları ve tuvaletiyle dikkati çektiğini söyledi.
Ana kemer gözünün yaklaşık 40 metre uzunluğunda, 25 metre yüksekliğinde olduğunu ve bu özelliğiyle dünyanın ender köprülerinden biri olduğunu vurgulayan Yıldız, köprünün, sanat tarihi alanında çok önemli olduğunu ve bir an önce UNESCO'nun asıl listesine girmesi gerektiğini dile getirerek, şu ifadeleri kullanıyor:
İbnül Ezrak'ın Mervani "Kürt Tarihi" kitabında, köprünün nasıl yapıldığının, hangi aşamalardan geçildiğinin en ince ayrıntısına kadar anlatıldığını aktaran Yıldız, Artukluların inşa ettikleri köprüye Mervani döneminde yapılan ve ilk köprüye ait olan Bad ailesinin köprüsü anlamına gelen "Malabade" adını verdiklerini anlattı.
Yıldız, şunları da kaydetti:
"Daha önce bulunan köprü, sel taşkını sonucu yıkılıyor. Timurtaş döneminde yeni bir köprü daha yapılıyor. Akarman ya da Karaman köprüsü denilen bu köprü de 2 yıl sonra sel taşkında yıkılıyor. Öyle olunca da yeni inşa edecekleri köprünün çok geniş açıklıklı bir köprü olması gerekiyor. Artuklu'nun mühendislik şartları çok iyi, mühendisliği gelişmiş bir devlettir. Oturuluyor planları yapılıyor ve söz konusu köprü inşa ediliyor."
Yıldız, yapılan statik hesaplar, malzeme ve horasan harcının kullanılması nedeniyle köprünün özgün yapısını kaybetmeden günümüze kadar ulaştığına işaret ederek, "Yine üzerindeki süslemeleri bakımından da ender olan yapılardan biridir. Aslan, güneş kabartmasını barındırıyor. Köprüyü yapan ustanın, mimarın, köprüyü yaptıran dönemin sultanına, köprünün maketini takdim ettiği figürlerde, köprünün üzerinde halen ilk günkü şekliyle duruyor" dedi.
Köprünün bir özelliğinin de diğer yapılara göre daha büyük olan han odaları ve tuvaletin bulunması olduğunu aktaran Yıldız, bu odaların yolcuların konaklaması ve köprüdeki görevlilerinin kullanması amacıyla yapıldığını dile getirdi. İnşa tekniği, süslemeleriyle dönemin ender özelliklerini yansıtan köprünün, su yapıları, köprüler üzerine çalışan mimar ve sanat tarihçilerinin görmesi gereken bir eser olduğunu vurgulayan Yıldız, çok gelişmiş köprüler yapan Artuklu medeniyetinin zirve eserinin Malabadi Köprüsü olduğunu söyledi.