Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Esenler Film Festivali, yoğun geçen programının ardından kapanış ve ödül gecesine ev sahipliği yaptı. Festival konukları arasında Orta Doğu film endüstrisinin öncü isimleri arasında yer alan Mai Masri de vardı. 60’ın üzerinde uluslararası ödüle sahip olan başarılı yönetmenin, İsrail hapishanelerinde çocuğunu doğuran Filistinli bir kadına odaklanan “3000 Gece” filmi de festivalde gösterildi. Yeni Şafak’a konuşan Masri, şu anda İsrail hapisha-nelerinde durumun daha da ciddi olduğunu belirterek şunları söyledi: “15-20 yıldır yargılanmadan İsrail hapishanelerinde yatan çok sayıda Filistinli mahkum olduğunu biliyorum. Belgeselimin başrol oyuncusu da bu son iki ayda tam iki kez tutuklandı. İsrail işgalcilerinin amacı onları cezalandırmak, korkutmak ve Filistinlilerin seslerini susturmak. Ama başarılı olamayacaklar, çünkü her şeyden önce Filistinliler asla susmayacak, ikinci olarak da er ya da geç mahkumları serbest bırakmak zorunda kalacaklar.”
Gazze’deki direnişle ilgili de bir film projesi olduğunu ve önümüzdeki aylarda çekimlerine başlayacağını belirten yönetmen, 7 Ekim’in Filistin ve dünya için dönüm noktası olduğunu aktardı. Masri, “7 Ekim’den beri yaşananlar Filistin’i tekrar haritaya koydu. Çünkü unutuluyordu ve kasıtlı olarak İsrail ve bazı Arap ülkeleri arasında normalleştirilerek, haritada yokmuş gibi davranılıyordu. Ama şimdi Filistinliler yeniden harekete geçti” diye ifade etti.
Dijital platformlarda İsrail dizi ve filmlerinin yer bulması ve Filistinlileri terörist, İsraillileri masum göstermesi üzerine de konuşan Masri, “Çok az olsa da bazı dijital platform-larda Filistin yapımları var. Son iki yılda Netflix’te toplamda 20 Filistin yapımı film yer aldı. Bunun yanı sıra çokça İsrail yapımına yer veriyorlar. O filmlerde de Filistinlilerin terörist olduğunu, İsrail ordusunun zekalarının mükemmel olduğunu anlatıyorlar. 7 Ekim’de askeri düzeyde bile ne kadar kötü oldukları kanıtlandı. Kendi halkını ve kendi rehinelerini yüzüstü bıraktı veya öldürdü. Bu yüzden, Filistinli olsun ya da olmasın, gerçeği gösteren daha fazla sese kesinlikle ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu durum bence sosyal medyada klişelerin ve algıların çok fazla değişmesine yardımcı oluyor. Şu anda dünyadaki çoğu insanın Filistin anlatısına inandığı açık. Ve bu yeni bir şey. Bizim için de bu yeni durumun üzerine bir şeyler inşa etmek çok önemli” dedi.