
Dünya gündemine oturan Gazzeli Hamed Ashour ve köpeği Garib’in hikâyesini merkeze alan “Anka Kuşu Gazze” belgeselinin ilk gösterimi yapıldı. Bu belgeselle Hamed’e ve Gazzelilere nasıl oldukları soruldu. Yönetmen Kübra Kuruali, iki yıldır devam eden soykırımda insanlar konuşulmazken hayvanlar üzerinden bir gündem yaratılması ve işgalci İsrail'in olayları çarpıtması üzerine bir şey söylemek istediklerini belirtti.
Gazzeli Hamed Ashour ve köpeği Garib’in hikâyesini merkeze alan “Anka Kuşu Gazze” belgeselinin ilk gösterimi yapıldı. İnsan İzi Derneği’nin katkılarıyla hazırlanan dokümanter film, soykırımın ikinci yılı sona ererken Fatih Kültür Merkezi’nde gösterildi. Programda konuşan İnsan İzi Derneği Genel Başkanı Umut Sarıkaya, Gazze’deki soykırıma karşı dünyanın ikiyüzlü olduğunu söyleyerek, “Eğer bir köpeğin kurtuluşu için küresel kampanyalar düzenlenebiliyor, fonlar toplanabiliyorsa insanlık adına asıl soru şudur, ‘Gazze halkı neden aynı merhameti görmüyor?” dedi. Yönetmenliğini Kübra Kuruali ve Kaan Burak Şen’in gerçekleştirdiği belgeselin yapımcılığına Kübra Kuruali, yapım koordinatörlüğüne Rabia Şenol, görüntü yönetmenliğine Enis Özbey ve kurgusuna Onur Eğri imza attı.

İKİYÜZLÜ DÜNYA
İşgalci İsrail’in saldırılarından dolayı yerinden edilmiş Hamed Ashour, göç ederken karşılaştığı köpeğe sahip çıkar ve onunla fotoğraflarını paylaşır. Bunu gören Avrupa merkezli hayvan hakları dernekleri köpek için seferber olur. Tüm bunlar yaşanırken; köpeğiyle aynı çadırı ve aynı kaderi paylaşan Hamed’e, “nasıl olduğu” sorulmaz. Aynı tarihlerde İşgalci İsrail; Gazze’deki yüzlerce eşeği “rehabilite edilmek amacıyla” Avrupa’daki hayvan barınaklarına gönderir. “Anka Kuşu Gazze” belgeseli bu iki olay üzerine Hamed’e ve Gazzelilere nasıl olduklarını soruyor. Belgeselde Şair Hamed Ashour’a, yorumları ve kendi yaşadıklarıyla Gazeteci Nadra Al-Tibi, Müzisyen Fares Anbar, Karikatürist Alaa Al-Agta, Gazeteci Abdelrahman Alkahlout, Gazeteci Hani Aburezeq, Gazeteci Sawsan Sultan, Veteriner Mu’tasım Adnan Kaddura ve Şair Sameer Atiyeh eşlik ediyor.
KÜLLERİNDEN DOĞDULAR
Yeni Şafak’a konuşan Yönetmen Kuruali, kısa sürede hazırladıkları bu zorlu belgeselle ilgili şunları söyledi: “İki yıldır devam eden soykırımda insanlar konuşulmazken hayvanlar üzerinden bir gündem yaratılması ve işgalci İsrail’in olayları çarpıtması üzerine bir şey söylemek istedik. Sözü de Gazzelilere bıraktık. Filmin ismi de onlarla yaptığımız konuşmalardan çıktı. Müzisyen Fares Anbar bize Gazze Belediyesi’nin logosunun Anka Kuşu’ndan oluştuğunu, çünkü Anka Kuşu’nun küllerinden doğan bir kuş olduğunu söyledi. Gazzedefalarca bombalandı, yıkıldı ve yeniden dirildi. Gazzeliler bize kendilerinin Anka Kuşu olduğunu hatırlattı.”
DUYGUSAL OLARAK DA ZORLANDIK
Çocukluğundan beri Filistin meselesinin içinde olduğunu aktaran Yönetmen Şen, “Uzun zamandır belgesel yapıyorum. Pek çok trajik vakanın içinde bulundum, fakat Gazze’deki kadar yoğun bir acı ve trajedi hafızamda yok. Dolayısıyla kolay olmadı. İletişim kurduğunuz insanların da psikolojisi tam olarak sağlıklı değil. İşin sadece teknik boyutuyla değil, insani boyutuyla da ilgilenip, daha hassas davranmak gerekiyordu. Ama çok şükür derdimizi anlatabildiğimi düşünüyorum” diyerek duygusal olarak da karşılaştıkları zorluktan bahsetti.


KİMSE BİZE HAYVAN HAKKI DERSİ VERMESİN
- Belgeselde yer alan Gazzeli Fares Anbar, “Gazze’deki insanlar hayvanları çok seviyor ve kendileri aç kalıp onları beslediklerini biliyorum. Kimsenin bize hayvan hakları konusunda ders verecek durumu yok. Asıl önemli olan oradaki çocuklarla ilgilenilmesi, o çocuklara dikkatin çekilmesi gerek” derken, belgeselin bir diğer konuğu Karikatürist Alaa Al-Agta ise belgesel ile farklı bir bakış açısını göstermek istediklerine işaret etti: “İnsanların bilmediği hikâyeleri onlara anlatmak için böyle bir proje gerçekleştirdik. 12 milyon Filistinlinin yıllardır yüz yüze kaldığı soykırımı göstermek istedik.”