Hamilelik sürecinde hiç kuşkusuz her ebeveynin tek dileği oluyor, bebeklerinin sağlıklı dünyaya gelmesi. Ancak zorlu bir o kadar da keyifli geçen dokuz aylık süreçte sıkça yapılan hatalar hem bebeğin hem de annenin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. İşte bu yüzden hamilelikte fiziksel ve ruhsal sağlığa dikkat etmek ayrı bir önem taşıyor. Bu nedenle hamile kalmadan önce bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmek şart. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Filiz Candan Topuz, bebek beklerken kaçınılması gereken hataları anlattı, önemli önerilerde bulundu.
İşte hamilelik döneminde en sık yapılan hatalar ve önemli öneriler...
“İki canlısın, 2 kat fazla yemelisin” Bu cümleyi hemen her hamile kadın ailesinden veya eş dosttan mutlaka duymuştur. Ancak sanılanın aksine hamilelik döneminde 2 kişilik yemek bebeğe yarar sağlamadığı gibi, annenin de fazla kilo alıp doğum ve sonrasında problemler yaşamasına neden olabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Filiz Candan Topuz, hamilelik döneminde fazladan ortalama olarak sadece 300 kaloriye ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek "Önemli olan fazla değil, dengeli beslenmek" dedi.
Toplumdaki hatalı inanışlardan biri de, fazla su içilirse amnion sıvısının artacağı şeklinde. Amnion sıvısını bebeğin idrarı oluşturuyor. Dolayısıyla bu sıvının miktarını annenin içtiği su belirlemiyor. “Anne iyi beslenir ve son 3 ayda istirahat etmeye özen gösterirse, bebeğin suyu da normal olacaktır” diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Filiz Candan Topuz, sözlerine şöyle devam etti:
Hamilelikte deniz ve havuz suyu zarar vermese de, vücut ısısını düşürecek kadar uzun kalmayın. Suda en fazla 30 dakika kalmanız yeterli olacaktır. Suda fazla zaman geçirildiğinde ısı kaybı oluyor ve enfeksiyonlara, özellikle idrar yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlanıyor. Ayrıca ideal banyo suyu sıcaklığı 37-38 derecedir. Su ısısının 40 santigrat dereceyi geçmemesine dikkat edin.
İshal, kusma, idrar yolu enfeksiyonu, “konjonktivit” denilen göz iltihaplanmaları, cilt enfeksiyonları, özellikle mantar enfeksiyonu gibi enfeksiyonlara neden olabileceği için temizliğinden emin olmadığınız suda yüzmeyin. Bunun aksine temiz suda yüzmek ise kasların hemen hemen tümünü çalıştırdığı için hamilelik döneminde önerilen egzersizler arasında yer alır.
Hamileliğin ikinci 3 ayı itibariyle, göbeğin büyümeye başlamasıyla birlikte vücudun ağırlık merkezi öne doğru kayıyor ve buna bağlı olarak bel ile sırt ağrıları başlıyor. Toplumda bel sağlığı için sert yatakta yatılması gerektiğine yönelik yanlış bir inanış var. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Filiz Candan Topuz, sanılanın aksine sert yatakta yatmanın sırt ve bel ağrılarına yol açtığını vurgulayarak, “Hamilelik döneminde bu sorun daha da şiddetlenebilir. Bu nedenle yatıldığında vücudun şeklini alabilen ve bele destek veren yatakları tercih etmekte fayda var” dedi.
Vücudun ağırlık merkezini değiştirerek diz, kalça ve bel ağrılarına sebep olabileceği için yüksek topuklu ayakkabılardan kaçının. Dengeli yürüyüş ve dengeli adımlar için ortopedik ayakkabılar tercih edin.
Kaplıca suyu ile banyo yapmanın sakıncası yok, fakat kaplıca havuzu veya sauna hamilelere önerilmiyor. Bunun nedeni ise sadece sıcak suyun değil ortamın da ısısının yüksek olması nedeniyle vücut ısısında artış oluşması. Sıcağın damarlarda genişlemeye yol açması sonucu düşen kan basıncı da bayılmaya neden olabiliyor. Ayrıca vücut ısısının 38,9 C’ üzerine çıkması, özellikle ilk 3 ayda bebeğin zarar görmesine yol açabilir. Örneğin hamilelikte ilk 3 ayda ateş yükselmesine, yarık damak dudak gibi orta hat gelişim defektlerine, kalp anomalilerine, kol ve bacaklarda gelişim anomalilerine, baş ve kafa içi gelişim anomalilerine ve düşüklere sebep olabiliyor.
Kafein fazla tüketilirse metabolizmayı hızlandırdığı için çarpıntı, uykusuzluk ve ilerleyen hamilelik haftalarında mide reflüsünü artırabilir. Günlük güvenli tüketim dozunun 200mg/dl olduğu ve bir fincan kahvede 95mg/dl olduğu düşünülürse, günde 1 fincandan fazla kahve içmek hamilelik döneminde bu şikayetlere neden olabilir. Kolalı içecekler de kafein içermeleri ve gereksiz kalori sağladıkları için önerilmiyor. Bu hiç içemeyeceğiniz anlamına gelmiyor, bir kutu kolada 50 mg kafein olduğunu düşünerek dikkatli tüketin.
Aslında ilaçların büyük bir kısmının bitkilerden elde edildiğini düşünürsek, bitki çaylarının fazla tüketilmesinin ilaç etkisi yaratacağını düşünmek yanlış olmaz. Ancak yeterli bilimsel çalışma olmamakla birlikte, hamilelikte aynı çaydan 2 fincandan fazla tüketilmesi, örneğin melisa ve yasemin çaylarını içmek, aşırı uykuya eğilim yapabilir. Yeşil çay da yoğun kafein içerdiği için hamilelikte günde bir fincandan fazla önerilmiyor. Özellikle hamilelikte rahim kasılmasını artırıcı etkileri nedeniyle adaçayı, ahududu, sinameki ve fesleğen çaylarından da kaçınmak gerekiyor. Hamilelikte ıhlamur, kuşburnu, zencefil ve papatya çayları ise günde 1-2 fincan tüketilebilir.
Araştırmalar günde 1-2 kadeh alkol tüketen kadınların bebeklerinde öğrenme, konuşma ve dikkat eksikliği ile hiperaktivite gibi bozuklukların daha sık rastlandığını ortaya koyuyor. Alkolün bebeğin sinir hücrelerinin gelişimi ve fonksiyonunu bozduğu, kemik ile kıkırdak hücrelerinde erken ölümlere sebep olduğu düşünülüyor. Bunun sonucunda da bebekte yüz anomalileri oluşabiliyor. Ayrıca alkol tüketiminin düşük doğum tartılı bebek doğurma ve erken doğum riskini artırdığı tespit edilmiştir.
Amerikan Obstetrisyenler ve Jinekologlar Cemiyeti günde 2 kadehten fazla alkol tüketimini ağır alkol tüketimi olarak kabul edip, bu hamilelerin bebeklerinde fetal alkol sendromunun oluşma riskinin çok yüksek olduğunu belirtmişler. Bu nedenle hamilelikte özellikle ilk 3 ayda alkol tüketilmesi önerilmiyor. Hamilelikte sigara içmek de çok riskli! Öyle ki sigara içindeki kanserojen maddeler ile nikotinin bebeğe geçmesine yol açabilir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Filiz Candan Topuz, bunun sonucunda da erken doğum, ölü doğum ve bebekte gelişme geriliği gibi son derece ciddi tablolar gelişebildiği uyarısında bulunuyor.