Mekke'de 573'te doğan Hazreti Ebubekir'in, anne ve babasının mensup olduğu Teym kabilesinden soyu Mürre bin Ka'b'da Hazreti Muhammed'in nesebiyle birleşiyor.
Hazreti Ebubekir, Mekke döneminde Kureyşli müşriklerin ağır işkencelerine maruz kalan Müslüman köleler ile yabancı erkek, kadın, zayıf ve güçsüz pek çok kimseyi büyük paralar ödeyerek satın alıp azat edilmesini sağladı.
Hazreti Muhammed'in Mekkeliler'i İslam'a gizlice davet ettiği sırada Kureyş'in ileri gelenlerinden birçok kimse, Hazreti Ebubekir aracılığıyla Müslüman oldu. Hazreti Ebubekir, kabilelerin soyunu inceleyen "ensab" ilmini iyi bildiği için Mekke'ye gelen kabile mensuplarıyla kolayca dostluk kurulmasını sağlıyordu.
Bu özel durumu sebebiyle Türk ve İran edebiyatında "mağara dostu, can yoldaşı" anlamına gelen "yar-ı gar" ismiyle anılan Hazreti Ebubekir, hicretten sonra Mekke döneminde olduğu gibi Medine döneminde de Hazreti Muhammed'in yanından hiç ayrılmadı ve birçok olayla ilgili istişarede yardımcı oldu.
Sağlığında annesi, babası ve bütün çocukları İslam'ı kabul eden tek sahabe olan Hazreti Ebubekir, Huneyn Gazvesi ve Taif Muhasarası'na katıldı.
Tebük Gazvesi'nde Hazreti Muhammed'in kendisine verdiği en büyük sancağı taşıyan ve ordunun bu gazveye hazırlanması için bütün servetini tahsis eden Hazreti Ebubekir, Hazreti Muhammed tarafından hicretin 9'uncu yılında haccın kurallarına uygun şekilde ve emniyet içinde eda edilmesini sağlamak üzere "Emir-i hac" tayin edildi, bir yıl sonra da Veda haccına katıldı.
Hazreti Muhammed, vefat etmeden evvel namaza çıkamayacak kadar hastalanması üzerine namazları Hazreti Ebubekir'in kıldırmasını istedi.
Hazreti Muhammed, vefat edeceği gün kendini iyi hissederek sabah namazı için mescide gitti ve namaz kıldırmakta olan Hazreti Ebubekir'in yanında namaza durdu. Hazreti Muhammed'in iyileşmesine bütün sahabeler gibi çok sevinen Hazreti Ebubekir, namazdan sonra bir süreden beri uğramadığı evine gitmek üzere izin aldı.
Birkaç saat sonra Hazreti Muhammed'in vefat ettiğini öğrenen ve onun hücre-i saadetine girerek yüzünü açıp alnını öpen, daha sonra mescide giden Hazreti Ebubekir, burada Hazreti Muhammed'in vefat etmesine inanmak istemeyen sahabeleri ikna etmeye çalıştığı meşhur konuşmasını yaptı.
Ensarın, Sakifetü Beni Saide'de toplanarak halife seçimi konusunu görüştüğünü öğrenince Hazreti Ömer ile buraya giden Hazreti Ebubekir, ensar ve muhacirlerden birer emir seçilmesini isteyen sahabelere bu görüşün doğru olmadığını, İslam birliğini sağlamak için tek lider etrafında toplanılması gerektiğini söyledi.
Hazreti Ebubekir tarafından Hazreti Ömer ve Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın halife adayı olarak gösterilmesine rağmen sahabeler, onun halife olmasını uygun görerek Mescid-i Nebevi'de biat etti.
İki yıl süren hilafeti döneminde Kur'an-ı Kerim'i mushaf haline getiren Hazreti Ebubekir, İslam dininden çıkarak isyan eden bazı kabileler ve peygamberlik iddiasında bulunanlara karşı mücadele etti.
Hazreti Ebubekir, İslam dinini tebliğ etme konusunda Hazreti Muhammed'in başlattığı stratejiyi devam ettirerek, Sasanilerin elinde bulunan Fırat'ın aşağısındaki bölgelere ordu göndermeye karar verdi. Halid bin Velid komutasındaki Müslümanlar, Basra Körfezi'ndeki önemli yerleşim merkezlerini fethetti, daha sonra Suriye cephesine geçildi.
Hazreti Ebubekir, Bizans'a karşı Suriye'de 30 Temmuz 634'de yapılan ve Filistin'in kapılarının Müslümanlara açıldığı Ecnadeyn Savaşı'nın ardından hastalanması üzerine, sahabelerle kimin halife olacağı konusunu istişare etti.
Hazreti Ömer'i veliaht bırakmayı kararlaştırarak Hazreti Osman'a bir ahitname yazdıran Hazreti Ebubekir, 23 Ağustos 634'te (Hicri 13) 63 yaşında vefat etti.