Ayasofya’nın cami olarak içerisinde kesintisiz 481 yıl ibadet edildiğini belirten Erbaş, bu süre içerisinde çok büyük değişimler geçirdiğine dikkat çekti. Erbaş, şunları söyledi: “Bugün Türkiye, yüzde 99’a varan Müslüman nüfusa sahip. Oran itibariyle bakıldığında fethedildiğinde İstanbul’da bugünkü kadar Müslüman yoktu. Belki Müslümanlar ile Hristiyanların oranı birbirine eşitti. Buna rağmen Ayasofya, fethin bir sembolü olarak Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüş. Ayasofya
Erbaş, Ayasofya’da görevlendirilecek 2 imam ve 4 müezzinle ilgili ise şu bilgileri verdi: “Öncelikle kıraat notasında İstanbul’un en iyi kârileri yani okuyucularından olacak. İlmi kapasitesi mümkün olduğunca üst seviyede olacak. Yani İstanbul’da görev yapan hocalarımızın en iyilerini seçip orada görevlendireceğiz. Bunu hem imamlar açısından hem müezzinler açısından söylüyorum. Musikişinas olanları özellikle tercih edeceğiz. Arapça ve İngilizce başta olmak üzere yabancı dil bilen hocalarımızı tercih edeceğiz. Ücret alındığı dönemde Ayasofya’ya saatte binin üzerinde ziyaretçi geliyordu. Şimdi ücret de alınmayacağı için ziyaretçisi daha da artacak. Orada görev yapan imamından müezzinine hepsi, gelen ziyaretçilere destek olsun, yardımcı olsun istiyoruz.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında Ayasofya Camisi’nde yürütülecek koruma, geliştirme, tanıtım ve yönetim faaliyetlerine ilişkin protokol imzalandı. “Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde Yürütülecek Koruma, Geliştirme, Tanıtım ve Yönetim Faaliyetlerine İlişkin İş Birliği Protokolü”nün imza töreni, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Konferans Salonu’nda yapıldı. Protokolle ilgili de özel açıklamalar yapan Erbaş, “Bu protokolde, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü, Müzeler Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı var. Dolayısıyla daha fazla koruma, sahip çıkma durumu hasıl oluyor. Belki müze olduğu dönemlerden daha fazla şu anda sahip çıkılacaktır” dedi.
Erbaş, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılışının herkesin şahit olmak istediği bir an olduğunu belirtirken, vatandaşlara koronavirüs salgını nedeniyle uyarılarda bulundu. Erbaş, “Keşke bu salgın süreci bitmiş olsaydı da orada milyonlarca insanımız, omuz omuza, safları sıklaştırarak namaz kılabilseler idi. Ama şu anda böyle bir imkan yok. Uzaktan canlı yayınları seyrederek bu heyecanımızı gidermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çok güzel bir iş yaparken, bir yanlışa, bir zarara da sebep olabiliriz” dedi. Koronavirüs nedeniyle hac ibadetinin ve umre ziyaretinin bu yıl yapılamadığını hatırlatan Erbaş, bu durumun İstanbul’a ve Ayasofya’ya olan teveccühü daha da arttıracağına işaret etti.
Filistinli Bayyud ailesi, 11 Temmuz’da dünyaya gelen kız çocuklarına, aynı gün cami olarak ibadete açılan Ayasofya’nın adını koydu. Baba Hasan Bayyud, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması nedeniyle başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye ve Filistin halklarına “hayırlı olsun” dileğinde bulundu. Bayyud, aile olarak Ayasofya’nın ibadete açılmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Biz de yeni doğan kız çocuğumuza bu sevincimizin bir yansıması olarak Ayasofya adını koyduk” dedi.
“Ayasofya’nın ihya edilmesi Mescid-i Aksa’nın ve dünya Müslümanlarının özgürlüğünün bir müjdesidir” diyen Bayyud, kızıyla Ayasofya’yı ziyaret etmek istediğini söyledi.