Hicaz Demiryolu demek, büyük bir rüyanın gerçek olması anlamına geliyor. İstanbul’la kutsal toprakların birbirine bağlanmasını sağlayan bu projenin mimarı II. Abdülhamit. Bugün maalesef kullanım dışı olan Hicaz Demiryolu 100 yıl önce, 27 Ağustos 1908’de ilk yolcularıyla İstanbul’dan Medine’ye yol alırken, dünya Müslümanları için büyük umutlar da taşıyordu. Bu açılışın gerçekleşmesinin üzerinden 101 yıl geçti. Geçtiğimiz günlerde Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yunus Emre Enstitüsü (YEE) işbirliği ile “İstanbul’dan Hicaz’a: Belgelerle Hicaz Demiryolları” Sergi ve Konferansı Ürdün’de gerçekleşti.
Etkinlik kapsamında Osmanlı Arşivlerinden günümüze ulaşan 100’ün üzerinde belge ve fotoğraf sergilendi. Sergide Hicaz Demiryolu’nun yapımı için II. Abdülhamid tarafından başlatılan bağış kampanyasına Osmanlı toprakları içinden ve dışından destek verenlere dair belgeler, telgraf örnekleri, resmi yazışmalar, tarihi haritalar ve fotoğraflar yer aldı.Etkinliğe Ürdün Kraliyet Ailesi mesnuplarından Prens Asem Bin Nayef ve Prens Ali Bin Nayef’in yanı sıra Ürdün’de görev yapmakta olan diplomatik temsilciler ile Türk ve Ürdünlü misafirler katıldı.
“İstanbul’dan Hicaz’a: Belgelerle Hicaz Demiryolları” sergisinin Başkent Amman’dan sonra Hicaz Demiryolu İstasyonlarına ev sahipliği yapan Ürdün’ün tarihi ve kültürel öneme sahip şehirlerinde de ziyaretçilerin hizmetine sunulması planlanıyor.
Sultan II. Abdülhamid Han’ın hakkında “Benim eski rüyamdır.” dediği Hicaz Demiryolu, 1900-1908 yılları arasında Şam ile Medine arasında inşa edildi. Şam’dan Medine’ye doğru inşasına başlanan hat, 1903 yılında Amman’a, 1904’te Maan’a, 1906’da Medayin-i Salih’e ve 1908’de Medine’ye ulaştı. Demiryolunun inşaatı aşırı sıcak, kuraklık, su sıkıntısı ve kötü arazi şartlarının getirdiği tabii zorluklarla rağmen kısa kabul edilebilecek bir sürede tamamlandı. Döneminin en önemli projelerinden biri olan Hicaz Demiryolu, Dünya’nın farklı coğrafyalarında yaşayan Müslümanlar tarafından Osmanlı’ya ulaştırılan bağışlarla gerçekleştirildi ve Müslümanların birliğini simgeleyen bir eser haline dönüştü. Demiryolunun finansmanı 1/3’ü bağışlardan, 2/3’ü diğer gelirlerden sağlandı.
1900’de başlayan proje, bugün için bile şaşkınlık uyandıracak bir hızla, 1908’de tamamlandı. 27 Ağustos 1908’de, bundan tam 100 yıl önce de ilk İstanbul Medine seferini yaptı. Tüm Müslüman alemi, kutsal topraklara ulaşımı kolaylaştıran bu projeyi dualarıyla, destekleriyle tamamlamış oldu. 9 yıl boyunca halka hizmet etmeye devam etti Hicaz Demiryolu. Son Surre Alayı ise 14 Mayıs 1917’de demiryoluyla gitti. 7 Ocak 1919 yılında imzalanan Mondros Antlaşması ise her şeyi değiştirdi. Anlaşma, Osmanlı Hicaz bölgesindeki tüm hakimiyetini kaybettirdi. Ardından hicaz demir yolunun yönetimi Osmanlı devletinin elinden alındı. İlerleyen yıllarda demiryolu savaşın etkileri ve bakımsızlıktan dolayı tamamen kullanılamaz hale geldi.