İslâm’a adanmış ömürler

Kamil Büyüker
04:0016/07/2025, Çarşamba
G: 16/07/2025, Çarşamba
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasından çıkan Öncü Âlimler kitabı Bünyamin Albayrak ve Ahmet Ünal tarafından hazırlandı.Kitap Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan 30 alim ve din adamının hayatına ayna tutuyor.

Her biri birer yol açıcı rehber ve yolu aydınlatan kandil… Onlar son dönem ilim ve irfan sancağını burçlara dikmiş âlimler… Öncü Âlimler kitabı tam da yolunu ve rotasını yitirmiş bir coğrafyada bize rehberlik ediyor.

Yakın tarihimizin pek çok zaviyeden kayıplarla dolu olduğu zamanlarda tek sermayesi ilim olan bir grup âlim, samimiyetle, büyük bir gayretle tahsil ettikleri ilmi aktarmakla ömürlerini tamamladılar. Her biri de bu yolda birer kandil vazife gördü. Zira bugün İmam Hatip, Kur’an Kursu, dini tahsil ve tedris konuşuluyorsa bu Ahmet Hamdi Akseki, Hasan Akkuş, Celal Ökten, Abdurrahman Gürses, Mehmet Rüştü Aşıkkutlu, Ali Yakup Cenkçiler gibi isimler vesilesi iledir. Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasından çıkan Öncü Âlimler (DİB yay., Şubat 2025, 144 s.) isimli eserde bu silsileden 30 isme yer veriyor. Bünyamin Albayrak, Ahmet Ünal imzasıyla hazırlanan eser belgesel kıvamında metinlerden oluşuyor. Zira metinlerin esas kaynağı Diyanet TV’de yayımlanan Öncü Âlimler programı ile Diyanet Dergisi’nde yayımlanmış Adanmış Ömürler başlığı altında yayımlanmış biyografilerden oluşuyor.

Kitapta yer alan isimlerin büyük kısmı Osmanlı’nın son dönemine yetişmiş, Cumhuriyet’e geçişi yaşamış, yoksunluk, yoksulluk devirlerini bir de kısıtlamalar, yasaklarla birlikte yaşamış isimler. Bütün olumsuzluklara rağmen önsözde de ifade edildiği gibi hepsi ilim için gayret göstermeyi bir meleke haline getirmiş. Yazarların “vefa ve hürmet” kabilinden bir “niyet ve ihtimam” içerisinde kaleme aldıkları bu âlimler, bugün de yetiştirdikleri talebelerle verdikleri eserlerle yaşamaya devam ediyor.


FARKLI COĞRAFYALARDAN İLİM VE İRFAN KANDİLLERİ

Kitabın bir diğer hususiyeti her biri Anadolu coğrafyasının farklı bir bölgesini aydınlatması. Mesela Tillolu Hafız Taha. 1938 yılında Siirt’in Tillo ilçesinde dünyaya gelmiş, baba tarafından soyu İsmail Fakirullah hazretlerinden Hz. Abbas’a kadar dayanan küçük yaşta hıfzını tamamlayıp, daha sonra arapça tahsil eden ve sonrasında çift kanatlı yani İslami ilimlerin farklı alanlarında kendini yetiştirmiş bir isim. Hem talebe yetiştirmiş hem de sohbetleri ile cami hizmeti yürütürken 2019 yılında vefat etmiş bir isimdir. Kitapta Ehl-i Sünnet Kalesi olarak nitelenmiş isim ise Yunus Kaya’dır. 1927 yılında Erzurum’un Tortum ilçesinde dünyaya gelmiş Yunus Kaya Hocaefendi, doğduğu bölgede aldığı dini eğitim Alvarlı Efe Hazretleri ile olan yakınlığı, dönemin Erzurum Müftüsü Muhammed Sadık Solakzâde efendiden aldığı eğitim ve en sonunda 1957 yılında Mısır’da Ezher’de ve Bağdat’ta ilim tahsili yaparak Müftülük ve Vaizlik vazifelerini yürütmüştür. Kitapta ifade edildiği üzere kendine mahsus bir vaaz tekniği vardır ve o vaazın nasıl olması gerektiğini şöyle özetler: “Vaaz, bir ağaç gibi olmalıdır. Konusu kökü, gövdesi dalları olmalı ve sonuçta toplumun ahvaline uygun meyve vermelidir. Konuya ayet ve hadisler öyle tatbik edilmelidir ki dinleyenler ayetlerin kendilerine indiğini, hadislerin kendilerine buyrulduğunu hissetmelidir.” (s.92) Müftü ve vaizlik hizmetinin yanı sıra 18 yıl Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde ders veren Yunus Kaya Hoca, ilim yolunda hiç yorulmadan ömrünün son demlerinde de Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İhtisas Merkezinde dersler vermiştir. Neden Ehl-i Sünnet Kalesi idi sorusu yine kitapta cevabını buluyor. Kendisi her platformda dinde reform yanlılarına gereken dersi vermesini bilmiştir. Hatta bir keresinde bu konuda söz kendisine geldiğinde “Kemale ziyade noksanlık olur. Mesela kara kovan balına daha fazla tatlı olsun diye şeker eklerseniz balı zayi etmiş olursunuz. İşte dinimiz İslâm da böyledir. Rabbimiz Maide suresinin 3. ayetinde “dininizi kemale erdirdim.” buyurur. Siz kemale ermiş bir dinde değişme ve reform gerektiğini söylüyorsanız bu kemale ziyade etmek anlamına gelir ki bu durum İslâm’a yapacağınız bir hizmet değildir. Olsa olsa ancak balda olduğu gibi dini berbat etmeye çalışmak demektir.” (94-95)


MEKKE’DE KİTAPÇIYA VERİLEN DERS

Yine başka bir öncü âlim Karadeniz bölgesinde ve tüm Türkiye’de hatırı sayılır bir ismi olan Mehmet Rüştü Aşıkkultu Hocaefendi’dir. 1901 yılında Of’un Cufaruksa beldesinde dünyaya gelen Aşıkkutlu hafızlığını ikmal edip, ilk dini tedrisini köyünde tamamladıktan sonra gittiği İstanbul’da Serezli Şükrü Efendi, Kesikbacak İsmail Efendi, Serezli İsmail Hakkı Bayrı’dan kıraat, aşere okuyup 1932 yılında memleketine dönmüştür. Kıraat ilminde üstad olan Aşıkkutlu Hoca, aynı zamanda arapça, tefsir, hadis, akaid, usul, fıkıh ve feraiz gibi dersler okutmuştur. Kıraat ilmine verdiği değer kadar Kur’an’ın anlaşılmasına da önem veren Aşıkkutlu Hoca, bir hac yolculuğunda yaşadığı hadise dikkate değerdir. Hac ibadeti için Mekke’de bulunan Aşıkkutlu hoca geçtiğimiz günlerde vefat eden talebesi Kâmil Şenocak ve Mustafa Kılıç’la Mekke’de bir kitapçı dükkânına girerler. Kitapçıdan bir kıraat kitabı talep ederler ve kitapçının şu tenkiti ile karşılaşırlar: “Siz Türklere hayret ederim. Gelen giden kıraat kitabı soruyor. Kur’an’ın tilavetiyle uğraştığınız kadar niçin tefsirle meşgul olmazsınız?” Aşıkkutlu Hoca hemen cevabını verir “biz kıraat da okuruz, tefsir de okuruz.” Bunu üzerine kitapçı, hocayı kendince imtihana tutar ve bir sayfa açarak tefsir etmesini, eğer tefsir ederse 50 riyal olan kitabı 30 riyale vereceğini belirtir. Bunun üzerine Aşıkkulu Hoca hem tefsiri yapar hem de konunun farklı cephelerine değinir. Adam bunun üzerine “Efendim! Siz büyük âlimmişsiniz. Söz olsun talebeleriniz de tefsir yaparlarsa bu kitabı on riyale üçünüze de vereceğim” der. Nihayet talebeler de tefsiri bihakkın yapınca adam mahcup olur ve üç kişiye de onar riyalden kitabı verir. (s.31)

Kitapta vefalı okuru bekleyen Timurtaş Uçar, Hafız Hasan Şen, Osman Hulusi Efendi, Abdurrahman Kâmil Yetkin, Abdullah Ustaosmanoğlu, Zübeyir Koç, Hafız Yusuf Ziya Bilgin gibi sayısız isim yer alıyor. Hepsine açtıkları güzel çığır adedince, sayısız rahmet olsun.


#Dibâce
#İslam
#ömür